Galbraith devam( ki zaten okuduk 1 yıl boyunca); ama diğerlerini aldattım. Araya Aziz Nesin'in "namus gazı" kitabı kaçtı. Dedemin kitaplığındaki eski yüzlü, yırtılmış aziz nesin rafından alıp okumuştum ortaokulda falan, dili çok cazipti. Resmen dalga geçiyordu bir şeylerle; ama tam anlamamıştım neyle olduğunu- muzur bir mizah sezmiştim işte anca. Anneannemin evine dair çocukluk anılarım arasında en hatırladıkladıklarımdan biri heralde: kızarmış ekmek kokusu, sıcak su şişesi ve aziz nesin rafı. Ama en çok da namus gazı ve "yeşil renkli namus gazı" öyküsü. Sonra "altı bekçi atlıkarıncada"yı okumuştum, bi de şu "potinbağı senfonisi"ni- ilk işi konuşmayan sanığı dövmek olan yufka yürekli polisi. Sonra memleketin birinde hoptirinam.. diğerleri. Ben büyürken Sivaslar oldu, sonra aziz nesin öldü. Sonra işte bilinen koşturmacalar... o rafı arada ziyaret edebildim, hepsini okuyamadım; ama iki-üç tanesini aşırdım ve namus gazı'nın o eski, sararmış baskısı kadar gördüğümde bana huzur veren kitabım olmadı. Bu "beyaz saçlı cüce"nin kaleminden korkmak yerine zevk alabiliyor olmanın tadı başka.
53 yaşımda 53 kitabım yayınlanmış olur mu acaba? ha-ha-ha.
Bu bir "ben aziz nesin de okudum, hıh" yazısı mıdır? ho-ho-ho.
Yeşil renkli namus gazının sunisini şişenin dibini koklayarak tanıyabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder