10 Temmuz 2006 Pazartesi

çamur çamır mırmır

bugün okuldaki seramik atölyesini çok özledim. 3 ders aldım, fazla bi şi yapmadım (aa ama san'at sertifikamız var di mi özge?:P).
Melike Güral (ki evet var Güral Porselenle bi ilişkisi) seramiği sevdirdi resmen bize. Okulun tek her daim manikürlü ve en bi koket seramik hocasıdır kendisi (ah ah ilk gün "kalıbını döksek heykel olur" demiş idik), genelin aksine "heykel çalışın, ben kurbağa bacaklı kase istemiyorum" der, çabalatır, anlatır, öğretir. İçine sinmezse bütün heykelinizi bozar, sil baştan yaparken söylenseniz de sonuç daha iyi olur. 1-2 saat boyunca yanınızda çamurla güreşen (ciddi bir güreş, ben beceremedim çamur öbeğini mermer masadan kucaklayıp, havaya kaldırıp tekrar mermere vurmayı) minyon kadına, saçındaki postişe, ayağındaki çivi topuklara bakarsınız, sakince "bazen çok anlamsız geliyo, tak pırlantaları otur di mi? hiç işte" diyiverir, güler geçer. 16-17 yıllık seramikçidir. Bazen bakar bakar "bu senin çizgin değil" der, "çizgim mi varmış heyt be" diye havaya girersiniz. Önceki deneyimlerimden biri olan "kızım kalemlik yap, uğraştırma beni" yerine "atölye kapısı kitlenir miymiş canım, ne zaman istersen çalışabilmelisin" der. Melike Hoca gençtir, hoştur, iki çocuk annesidir ve bence bi yanı her daim çocuktur, gözleri mavi mavi parlar. Kendisiyle ve hayatıyla barışıktır, bir yandan da bizim dersleri, stajları, kantini falan sorar. Sınıftaki sinirli bakışları anlayıp "birbirinize giriyosunuz, bireysel çalışın" diyebilir- bunu umursar.

Şu an içerde 3 heykelcik duruyor, birini porselen kalıbını çıkartmak için kütahya'ya yollamak istemişti, unuttu heralde. Melike Hoca'nın unutması ya da gelmemesi doğaldır (mesela fırındakileri çıkartmayı, verniklemeyi ve sergiye götürmeyi diğer hocalar yaptı) ve kimse kızamaz; çünkü esas şeyi hatırlar işte. Biraz da çocuksuluktan (çocukça değil, çocuksu) heralde, Melike Hoca bizle dertleşir, gençlik anılarını en içten şekilde anlatır ve manikürü hiç bozulmaz. Melike Hoca bir Alev Ebuzziya olmasa da, yeteneklidir, çabalar ve işini sever- tuhaf denemeleri olduğunu anlatır durur. En önemlisi ise seramiği sevdirebilen bir seramik hocasıdır.


Velhasıl, seramik atölyesini ve çamuru özlüyorum. Bugün de değil sadece, birkaç gündür. Girsem napıcam- bilmem bi şi de yok aklımda. Öyle işte.

Hiç yorum yok:

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker