17 Eylül 2010 Cuma

13 dakika


Jiare-Ziyaret

izlemeyeni dövüyolar. ben dövüyorum yani. izleyin.
yok üşeniyorsanız, okumayın artık burayı. sahiden. istemiyorum. ne gerek var. her şeye üşenelim, çok kıymetli 13 dakikalarımızı böyle şeylere harcamayalım, çok daha boktan meseleler ertelenemez çünkü. mesela tırnak törpünüz, borwser'da açık olan diğer sayfacıklar. her şey zapping üzerine kurulu, siz 13 dakika  buraya bakmak yerine, özetini okuyup hop hop zap zap ilerlemeyi tercih edebilirsiniz. bense artık bi durup, gözümü kitleyip, tek bir noktaya bakmak istiyorum. gözümü kırpmadan. haliyle üşeniyorsanız, vaktinizi almiym. bi daha hiç almiym hatta. sinirliyim, evet.


o kadar sinirliyim ki dünden sonra bi posta daha ağlayabileceğimi sanmadığım halde tam performans. biliyordum, duyuyordum, durdu sanıyordum. takip edememişim. kendime kızgınım. ben yetişememişim. oraya gidebileceğimden değil, bilememişim bile. duyamamışım bile. üstelik her bir gereksiz bilgi, angelina jolie'nin kızının ayakkabısına kadar, önümüzde seriliyken.

yıllar önce, okuldaki saatli binaya spreyle "munzur özgür akacak" yazıldığında, "tamam haklı protesto ama binanın suç ne" demiştim. evet evet, bunu diyenlerdendim ben ve o zamanlar, belki de "yine de" hak verebilen azınlıktandım. ama derdim neymiş: ah çok bi estetik binamıza kırmızı sprey! pişmanım, özür dilerim. bence, kafamıza yıkılmadıkça bi halt anlayacağımız yok.

böyyük şehirli kızın, züppe ama güya "devlete ait" üniversitesinin dekor şıklığındaki saatli binasına gösterdiği özene karşı gola çetu. ve hanım kızımız "ama"lıyor : ama sprey?! ordan bakınca ne komik görünmüşümdür ben. mezunlarımız nerdeler, ne iş yaparlar acaba? böyyük patronlar fabrikası olduğumuz yalan değil ki. ben kenara çekilmeyi, sahneyi bırakmayı kabul ediyorum. saatli bina için içim titrerken, yok yahu ben bi bok anlamamışım,yelkovana tüküreyim. cehaletimden de, kendimden de utanıyorum. bi daha saatli binaya bakabilecek miyim bilmiyorum. o zaman, tam da o gün, enseme okkalı bi tokat patlatmamışlara da kızgınım. lazımmış bana. "ne spreyi be manyak" denmeliymiş, bi sarsılmalıymışım.

ben hala kıyısından, görerek değil okuyarak, dinleyerek değil başkasından duyarak anlamaya çalışıyorum. ama deniyorum. hayatıma dahil olmayan bazı değerler bunlar, haliyle, aynı şey değil benim gözyaşlarım.benimki kendime sinir. referans noktam hissiyat değil, tahmin. muadil filan aramadan. yok muadili. birilerinin dünyasının kaydığını anlamak için, hatta benim tahminimin çok ötesinde bir felaket yaşadığını hissetmek için, alim olmam gerekmiyor. sadece 13 dakika ayırabilmek, iyi bir başlangıç.

bu ülkede birilerinin dünyası durdu. saatleri durdu. tıklamayacak bir daha.ölüverecekler. onlar ölünce de sessizlik, daimi sessizlik ve ah o unutuşun güzel uykusu başlayacak. ölmeden önce ölürsen ölünce ölmezsin. peki ya öldürülürsen? böyle arafta asılı bir halde, kalakalırsan?

allianoi için "türbe olsa dokunmazlardı" diyen çok insan duydum. buyrun, bir daha düşünün. sahiden dokunmazlar mıydı? sizce bu ülkede dokunulmaz olan bir şey sahiden var mı? 

bilgi notu: gola çetu için tabii ki tonla itiraz yapıldı. ben onları takip edebilmiştim de işte, orda kalmışım. verilen cevabı merak etmişsinizdir. bu cüretin kaynağını... buyrun:


"(..)Savcılık, bu tutanak sonrasında 11 Şubat 2010’da kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. Savcılığa göre, Gola Çetu bir ibadethane olarak kabul edilemezdi: “Zira söz konusu yerin birkaç ağaç ve kayalıkla bir miktar düzlükten ibaret açık bir alan olduğu, insan eliyle yapılmış ve ibadete tahsis edilmiş bir ibadethanenin mevcut olmadığı...” 

yani hep aynı hikaye: gola çetu da yok. allianoi da yok. hiçbi şi yok.
şimdi kral çıplak diye tutturanlara, rolleri azıcık değiştirip bağırmak lazım:
hepsi var, sadece aptallar göremiyor!

6 yorum:

hep dedi ki...

hani aslında zor değildi be Deryik :(

Adsız dedi ki...

Bu ulkede dokunulmaz olan bisi var: millevekilleri..

Benim Hayatim dedi ki...

Benim babamın köyü de yok baraj almış. Çocukken gidebileceğimiz bir köy evi olmadı. İstanbul'da atalarımın köklerinden uzakta büyüdüm. Şimdi babaanneme benzeyen bu teyzeleri izlerken göz yaşlarım durmuyor. Bu saflık,masumluk kimin hakkı var inandıklarını O'nların elinden almaya, ağlatmaya?? Çaresizlikleri içimi acıtıyor :(

Eyüp Sultan yerinden taşınabilir mi? Teklif bile edilemez. Sadece oy zamanı gelir bu insanlar akıllarına ...

Free as a bird eight days a week... dedi ki...

Ben yaşım yetmediğinden anlatılanlara ağlardım ama artık şimdinin acılarına şahit oluyorum. Oraların huzuru başka şeye benzemez bir bırakıversinler kendi haline. Ama yok, yaşananlar her seferinde daha da acılaşıyor.Bu kaçıncı yıkım diyor ya, öyle işte:(

mermaid dedi ki...

adsızın yorumuna katılmamak elde değil. ve gerçekten aslında zor. sen kabul etmesen bile.

Damlo dedi ki...

deyliden devam ediim o zaman: http://www.dailymotion.com/video/xddq4t_kyzylyrmak-denizlere-tay-mukemmel_music

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker