4 Mart 2007 Pazar

suşilenmek

efendim suşi yaptım bugün ben. biraz kore usulü oldu ama güzel oldu. hatta komik bi şekilde bütün gün pirinç içinde geçti, artık görmek istemiyorum. dünden kalan "türk usulü pilav"a aklınıza ne gelirse ekleyip akdeniz mutfağı karması yapıp yedik. o gazla suşi roll geldi akla... e hadi madem, bi kazan kaynatalım. malzeme sıkıntımız yok, siz sos söyleyin ben göstereyim... kazanlarca pirinç haddinden fazla lapa halde kaynatıldı, susam yağı koyduk galiba, o kısım biraz kopuk... salatalık, sosis, havuçgillerden; ama ne olduğunu çözemediğim bi sebze, omlet şeritleri vs koyduk içine, sar sar sar... sonra kes... otur afiyetle ye. çok eğlendim. sinir bozucuydu.

koreli arkadaşım, salatalığın en sulu orta yeri var ya, onu kesip atıyomuş "yenmez" diye. karnıma sancılar girdi, çok eğlendiler. zaten salatalık denen güzelim şey 45 cm, kolum kadar burda. tek tek jelatinlenmiş ve etiketlenmiş olarak satılıyo, patlıcan gibi. bi tek patlıcan alıyosunuz, fiyatı üstünde. kabus. kokusuz renksiz ve fabrikasyon... pırasa mesela, bi tane almaya kalktık, sonra vazgeçtik. hiç doğal durmuyo. kalınlığı yumruğum kadar. beni korkutuyo. hani "ner yersen osun" lafı çınlıyo beynimde. bu milletin hepsi donmuş gıda bu hesapla... tek tip ürünler serisi. neyse...



bu arada, çok ulvi bi sorum var: burda S, M,L ve XL olmak üzere 4 BOY YUMURTA satılıyo. reyonda bunu fark edip dehşete düşünce resmen 15 dakika boyunca hepsini açıp karşılaştırdık. evet efendim, standart bi ölçü var her boy için!!! yani tavuklara mı yumurtaya mı bi şi yapmışlar, yoksa toplayıp sonra mı ayıklıyolar? nasıl bir hastalıktır yahu -- hepsi eşit boy ve kıvrımda yumurtalar... delicesine el değmiş tarım ve hayvancılık. hiç sevmiyorum. hani çift sarılı yumurta hesabı girmemiş allahtan işin içine, sistem çökecek.. bunun yanında bi de yeşil pakette "ekolojik yumurta" var. diğerlerini ne yumurtluyo bilmiyoruz bile yani.

elmalar, dolmalık biber... geriliyorum. güya ilk dönem aşmıştım bu sebze reyonu depresyonunu ama hayır işte; yine çıkıyo. çok aynı ve suniler. meyve sebze değil bunlar, nasıl anlatsam... hepsi birer ürün!! üretilmişler, yetiştirilmemişler... yumurtalar bile.

pazara gitmek gerek, üşeniyorum hava rüzgarlı. puf puf.

ne diycektim, unuttum. öyle kalsın.

bugün 5 saat pirinçle oynamak yerine nepal araştırmamı, doğal kaynaklar ve kadın araştırmamı bi hale yola koyabilirdim. ders çalışabilirdim. hayır ama; kuru yosuna pirinç sardım. doğu asya mutfağında emek ve pirinç olucak tezimin konusu.

sahi bi tez vardı, noldu ona? nıhahaha... kendi tezim için gerekli araştırmayı yapmayı düşünmüyorum bile. oha mart gelmiş yahu. sonrası nisan, sonrası ilkbahar yaz sonbahar kış. sonra 2008 bi bebek olarak gelir, 2007 yaşlı bir dede olarak sahneyi terk eder.
dünya hızlı dönüyo.

3 yorum:

Dilara dedi ki...

tamam geliciim ben ve tüm hünerlerinin meyvelerini yemek istiyorum. ehihhi:)

narsis dedi ki...

Kokusu olan ama tadi olmayan seftaliler, susuz mandalinalar, evet evet tek tek paketlenmis kapkalin kabuklu plastik tadli salataliklar, renksiz domatesler? Tane tane satilan kabak ve patlican?

Yurdumun koy pazarlarindan alisveris yapmak aslinda bir iskence degilmis.

deryik dedi ki...

lavender: ay ben heyecan yaptım ama :P

narsis7ekho: bi de beyaz peynir kısmı, illa minik küpler halinde doğranmış... her şey paketli her şey fazlasıyla kitabıan uygun; ama bi çizik zeytin lezzeti yok. köy pazarları valla yahu.

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker