6 Mart 2007 Salı

bugüne en uzak gün... dün

hafif alkollü bi şekilde taş zemine yatmış kikirderken yanımdaki kızlara "iyi ki varsınız" dediğimde, neden bilmem; konyadan alınmış bir ney taksimi çalıyordu... koreli kızın bilgisayarında. 4 tane vaka tip. yok 5 oldular sonra. çığlık çığlığa gülüyomuşuz, sesimize geldi beşinci. iyi ki varlar cidden.

şu 5 yılda ben galiba en çok yurtta kalmayı sevdim. hani deli gibi ev baktığım zamanlar da oldu evet; ama ben yurtları seviyorum yahu. taş zemine yatıp kikirdemek elimde hırvat birası. bi sarhoş iki sarhoş üç göbek. dormu değil (tek iyi yanı mina'ydı; yoksa yapayalnız bi yer), ben şişlideki yurdumun balkonunda battaniyelere sarınıp fosforlu martılar izlemeyi seviyordum. şişli'de martılar fosforlu bu arada, dünyanın en güzel "gece martı izleme sistemi" kurulu orda. kapı kapı gezmeyi seviyordum. kimsenin yurdumu bilmeyişini seviyordum, yurda her gün sövmeyi bile sevebilirdim. kerebiç'i seviyordum ben... hala seviyorum gerçi. zeycan'ı çok özledim bi de. sivas barosu duy sesimi. fosforlu martılara doğru odam kireçtir'i söylediğinde 3 tane kedi yangın merdiveninden yanımıza çıkmıştı. dinlemişler miydi miyavlamışlar mıydı hatırlamıyorum... zeycan hep odam kireçtir'i söyler. sokak tabelası biriktiren amcayı da özledim.

ben bütün dertleri dinleyip kaydedip çözmeye çalışan emekli güzin abla'yım. bunu seviyorum. galiba yani; çünkü deşiyorum anlatmak isteyip de anlatamayan görünce. kaşınırım. ama kaşınmasam da yolda sokakta bana hayatını anlatan insanlar var. bi anda yanımda bitip "çok yakın bi arkadaşım var, onu niye sevgili olarak göremiyorum? yatmayı denedik olmadı, niye ki? bak bu da torunum; çok mutsuzum ama iyi ki torun sahibiyim" diyen 50 yaş depresifleri bile oldu. ama şu hayatta her şeyimi bilen bi tek kişi var; o da zaman-mekan sıkıntısından yeterince yenilenemeyen bilgilere sahip. hani her gün vukuat yaşamıyorum tabii; lakin anladınız siz.


ama hepsinden öte ciğerimin sınırlarını keşfedecek bir çığlık atmak, şunca zamanki bütün nefes verişlerime rağmen hala çıkamayıp orda kalan en ufak karbondioksit kırıntısını bile dışarı atmak, yeni doğmuş da ciğer açıyomuş gibi sıfırdan başlamak nefese...

evet çok istiyorum.

yepyeni bi akciğerlerle sıfırdan nefes.

müthiş olurdu.


ilk kez bisikletimi özledim ama çok rüzgarlı. hem bisikletimin farı yok.

3 yorum:

pır pır tırtıl dedi ki...

hiç yurdum olmadı. hiç yurt arkadaşım da olamadı doğal olarak.
bu iyi mi kötü mü bilemiyorum. kıyas dahi yapamıyorum yani.bu ve benzeri nedenler yüzünden olsa gerek hayat hakkında çok az şey biliyorsun falan filan diyenler çoktur etrafımda. ama bildiğim şeyler de var. senin dediğin şişli martılarını biliyorum mesela. fulyanın en yüksek apartmanından onları izlemişliğim çoktur.

=) benim bisikletimin hiç farı olmadı. olduysa da sanırım ben nasıl yandıklarını hiç bilmedim.

tırtıl

deryik dedi ki...

tırtıl: benim de sıradan bi yurt hayatım olmadı, çok ufak bi yurttu, devlet yurdu değildi vs vs... şişli martıları en güzel şey şişlideki.
efendim burda farsız olursanız ceza kesiyo polis amcalar.. ondan :)

Emir Bey dedi ki...

bir of çekin eminim karşıki dağlar yıkılır lakin oralarda dağ da yoktu demek ondan bu kadar kederlendiniz !

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker