gidelim burdan krizlerimin bi yere varmadığını öğrenmem çok zaman aldı. deneme yanılma süreci. insan giderken kendini taşıyor canım. bakınız etrafımdaki dilden tek bi ses bile anlamıyorum; ama hiç yabancı diil artık.
aç parantez. dün toplamda 6 saat dansettim. özlediğim kadar dans ettim. "kent taç dis" kıvamı 90lar şarkıları çaldı (listeye eklemece), onlarla bile dans ettim. doğal yollardan salsa öğrenme hallerini seviyorum. o dumanaltı jazz bardaki porto rikoluların müziğine ise bağımlıyım. kapa parantez.
ben gitme fikrini niye seviyorum acaba... yani kolay gidebilen biri değilim; aksine çok özleyen biriyim. anı biriktirmece. ben hatrımdaki kareleri seviyorum, insanlar olaylar yıllar... her şey tek bir kare oluyor. sonra bazen o kare tekrar yaşanmış oluyor, fark ediyorsunuz, acıtmıyor. güldürüyor. barışçıl yani.
ama mesela ilk kez, ilk kez, o devasa fooğraf albümüm yanımda değil. ve ilk kez dün "çocukluk fotoğrafın var mı yanında" dedi biri, öyle fark ettim. albümümü bırakmışım. nasıl olur yahu? sim hanımla "yeter taşıma" krizi yaşadık evet, fotoğraf dediğin dicıtıl bi şi oldu, evet... ama ben nasıl bırakırım o albümü? nasıl 7 ay sonra anca fark ederim?
neyse, gitme fikrini seviyorum galiba. hareketi değil.
şu aralar panama'ya gitmeyi çok istiyorum. nedense latin amerikanın en cıvık, en net, en art niyetli, en muzur ülkesi gibi geliyo. hayır, panamalı arkadaşım öyle değil. hem panama kanalı boğaza da benziyo biraz. git deryik git. hem bana "6 ay cangılda yaşar mısın, bi proje var hükümet destekli" dedi. 3 kişiye dedi. atladık "evet" diye. 6 ay cangıl. neye atlıyorum yahu? bi yandan "defne büyürken yanında olsam" krizi bi yandan asla hayır diyemeyeceğim bi teklif, içimi titretip rüyalarıma giren... bu yaz araba kiralamaca, hırvatistan, yunanistan, belki sırbistan, türkiye gezmece. nıhaha. sim hanım "inter raile çık" diyerek ara gazını verdi. sorunsuz olucak umarım. bi araba dolusu gezicez. git git git.
ve lakin şimdi gidip bi sandviç yiyebilsem, bu da bi adımdır.
hava o kadar rüzgarlı ki.
fazla rüzgarlı.
bi de ben saçlarımın kocaman bi yele, pelerin gibi olmasını seviyorum. o kocaman hacmi seviyorum. hıh işte. altı bukleli üstü düz saçımı seviyorum. artık.
aç parantez. dün toplamda 6 saat dansettim. özlediğim kadar dans ettim. "kent taç dis" kıvamı 90lar şarkıları çaldı (listeye eklemece), onlarla bile dans ettim. doğal yollardan salsa öğrenme hallerini seviyorum. o dumanaltı jazz bardaki porto rikoluların müziğine ise bağımlıyım. kapa parantez.
ben gitme fikrini niye seviyorum acaba... yani kolay gidebilen biri değilim; aksine çok özleyen biriyim. anı biriktirmece. ben hatrımdaki kareleri seviyorum, insanlar olaylar yıllar... her şey tek bir kare oluyor. sonra bazen o kare tekrar yaşanmış oluyor, fark ediyorsunuz, acıtmıyor. güldürüyor. barışçıl yani.
ama mesela ilk kez, ilk kez, o devasa fooğraf albümüm yanımda değil. ve ilk kez dün "çocukluk fotoğrafın var mı yanında" dedi biri, öyle fark ettim. albümümü bırakmışım. nasıl olur yahu? sim hanımla "yeter taşıma" krizi yaşadık evet, fotoğraf dediğin dicıtıl bi şi oldu, evet... ama ben nasıl bırakırım o albümü? nasıl 7 ay sonra anca fark ederim?
neyse, gitme fikrini seviyorum galiba. hareketi değil.
şu aralar panama'ya gitmeyi çok istiyorum. nedense latin amerikanın en cıvık, en net, en art niyetli, en muzur ülkesi gibi geliyo. hayır, panamalı arkadaşım öyle değil. hem panama kanalı boğaza da benziyo biraz. git deryik git. hem bana "6 ay cangılda yaşar mısın, bi proje var hükümet destekli" dedi. 3 kişiye dedi. atladık "evet" diye. 6 ay cangıl. neye atlıyorum yahu? bi yandan "defne büyürken yanında olsam" krizi bi yandan asla hayır diyemeyeceğim bi teklif, içimi titretip rüyalarıma giren... bu yaz araba kiralamaca, hırvatistan, yunanistan, belki sırbistan, türkiye gezmece. nıhaha. sim hanım "inter raile çık" diyerek ara gazını verdi. sorunsuz olucak umarım. bi araba dolusu gezicez. git git git.
ve lakin şimdi gidip bi sandviç yiyebilsem, bu da bi adımdır.
hava o kadar rüzgarlı ki.
fazla rüzgarlı.
bi de ben saçlarımın kocaman bi yele, pelerin gibi olmasını seviyorum. o kocaman hacmi seviyorum. hıh işte. altı bukleli üstü düz saçımı seviyorum. artık.
10 yorum:
Kıskandım. Cangılı, arabayı, Hırvatistan, Yunanistan ve Sırbistan'ı. Çok kıskandım hem de.
Ben böyle gezip görmek istedikçe, çıkmak istedikçe; belime bağlı bir halattan çekiyor sanki birileri. Duvara Karşı'da diyor ya Güven Kıraç Birol Ünel'e: "Bi' sikime gittiğin yok!"
Aslında onu bana diyor o.
Lanetlenmiş miyim diye düşünüyorum bazen.
Söylenmemiş sahipsiz bir şarkı gibi gitmenin fikrine başın dumanlı olması.Al sana eflatun bir ölüm hali.Ne mi anlattım ben şimdi?Rüz gar'a karşı bıdırdadım işte.. :)
neden bilmiyorum, bu yazıyı okuyunca içim acıdı.
bende de bir izlanda takıntısı başladı, hayırdır inşallah! izlanda olmassa finlandiya da uyar galiba :)
merhaba efenim. bu panama'nın kanalından başka bir de panama bandıralı gemileri vardır. bunlar bazı bazı tarihlerde istanbul bogazinda bi yerlere toslayarak vaeya bi yerlerde karaya oturarak hayatlarını geçindirirler. aklıma gelmişken söyleyeyim dedim, söyledim. şimdi mutluyum :)
ben de istiyorum ben de istiyorum.
deryik şimdi "yüzüklerin efendisi şarkı ve şiir lügatı" diye bişi var, sana ordan "a drinking song" ve "a walking song" u kopyalicaktım ama, dedim böle uzun
olur şimdi, ufacık bir comment kutusunda okursa şiirlerin ruhuna aykırı olur. (ekşi'de linki var, aynen bu başlıklarla).
böyle hep bir gidiş havalı, üstü parçalı bulutlu, yanı ormanlı nehirli, arkada ev önde dünya şiirler bunlar. yazını okuyunca aklıma geldiler..
parizyen'in yazısını okumuştum hırvatistan'a dair, o günden beri aklımdan çıkmıyor. hem de vizesiz. oh, mis.
başlıkta konuyla alakalı bir ses oyunu mu yakaladım bilmem :D
jelatin: gençsin güzelsin şeker diyor, elbet gezeceksin ara gazı veriyorum. hatta seyahatnamen olacak heheyt :)
serkan: valla öyle oldu sanki :)
turuncu: :D
gaykedi: kuzey ışıklarını görmeye izlandaya... gidilir yahu. benim de aklımda ama soğuk diye duruyorum. gayet iyi fikir.
gözlük abi: çok güldüm :) doğru, "panama bandıralı gemi" bir, "balkanlardan gelen soğuk hava dalgası" iki... kalıplaşmış şeyler bunlar :)
iki nehir: bir "drinking song" furyasıdır gitmekte, anlamıyodum efendim, ihya oldum valla. mersi mersi.. kutsal bilgi kaynağı olmak zor :) vizesiz. mis :)
emir bey: bir san'atçıdan kaçmaz idi zaten. mil mersi :)
bu yaz belki sirbistanda karsilasiriz ;) Bizim cok yakin bi arkadasimla bir sirbistan kacamagi projemiz var da .
tuğçe: valla benim tesadüf kapasitem belli, karşılaşırız kesin :)
Yorum Gönder