11 Mart 2007 Pazar

naylon lay lom

BU YAZIYI Bİ ZAHMET OKUYUN, NOLUR.
DİDAKTİK AMA GÜZELDİR KENDİSİ. GEREKLİDİR.


naylon torba bir, kağıt mendil iki. kullanırken vicdan azabı duyduğum iki şey. sabuş ki her peçete uzatışımda itinayla ikiye bölüp "bu kadarı yeter, israf etmeyelim, ağaç bu" der. her seferinde. ikiye bölüp versem bi daha böler ikiye. bi de hediye paketi atılmaz bizde, senelerce aynı kağıtlar kullanılır.

naylon torba kısmı sim hanım kaynaklıdır. evde bitmeyen bi naylon torba stoğu var. atılmaz. mümkünse yeniden kullanılır. naylon torba atmak ormana bi kamyon dolusu plastik boşaltmış gibi hissettirir. sim hanım arkadan cık cıklar, açıklama bekler.

naylon torba konusunda ufak notlar...

kendisi günlük hayatta sıkça kullanılan bi şi ama pek sevimsiz garibim. bazısı ince olur kopar, bazısı kalındır iş görür. falan filan. ama bi ekmek alsanız hop yanında poşet gelir. çok sevgili migros "poşetlerimizin çöp torbası olarak kullanılması marka imajımızı zedeliyo" vurdumduymazlığıyla poşetlerin dibini deldiğinden beri türk orta sınıfı bi de "çöp torbası" alışverişi yapar oldu, onu da poşetleyerek getiriyo evine. yemekleri korumak için poşet, çöp poşetlerini topluca atmak için poşet. naylon evler!!! kabus.
ayrıca deniz kaplumbağaları her yıl denize karışan naylon poşetleri denizanası sanıp yiyo, mideleri şiştiği için ölüyolar. o çok sevgili CARETTA CARETTALAR DAHİL.

şimdiiii.....

1) efendim o poşetleri bi zahmet oturup katlayın, evinizin bi köşesinde biriktirin. poşet katlamak çok rahatlatan bi şiymiş burda keşfettim. hem böylece "yer kaplıyo" bahanesi elenmiş olur.

2) her gün çıkarken çantanıza bi iki tane minicik katlanmış poşet koyun. hatta bu haftaki amacınız "eve hiç yeni poşet getirmemek" olsun.

3) sırt çantası kullananlar, bavul misali çantalı kadınlar... size naylon torba yasak. çantanıza koyun. hani dökülecek sıvı vs varsa, zaten çantanızda taşıdığınız torbaya sardınız, di mi?

4) minicik tel tokayı bile poşetleyen "maksat müşteri yağlamak"satıcılarına bi zahmet "torbaya gerek yok" deyin. tek bi cümle kurun, cebinizde çantanızda taşıyın ama naylonlanmayın. hatta "ziyandır gerek yok" falan deyip bilinçlenmesi için bi adım bile atabilirsiniz. Yandaki foto KIBRIS.

5) hollandacım süper marketlerde naylon torbaya 40 cent fiyat biçmiş, tüketimi azalsın diye. migrostan torba araklayan, sebze naylonlarını cebine atanlara selam olsun. ülkece herkes süpermarket alışverişine kendi torbasını götürüyo haliyle. siz de bakkala ekmek ve yoğurt almaya giderken yanınıza poşetinizi alın. zaten poşet gerekeceği kesin yani.

6) sebze meyve alışverişini manavdan yaparken kesekağıdına elini atarsa, "benim poşetim var buraya koyun" deyin, kağıt israfını da engelleyin.

8) en güzeli, bi tane alışveriş çantası edinin. döne döne kullanın. burda çok güzelleri var, kocaman, içi kartonlu gibi, kalıplı yani ve üstü baskılı. bildiğin çanta gibi.

9) aslında en güzeli pazar filesi yahu. ya da pazar çantası... teyzelerin aklını seveyim, eski toprak gibisi yok.

10) aa daha da önemlisi... şimdi burda bi ufak şaşala 2 milyon verince anlıyo insan: pet şişeleri tekrar tekrar kullanın. suyu evde doldurup yanınızda taşıyın. tercihen cam şişede su için (misal, baylan halen cam şişede su veriyo), hem daha sağlıklı hem de tadı düzgün. yemek yediğiniz yerden ısrarla isteyin, uyarın. ortamın ukalası olun. o mekanların hepsi "depozitoyla kim uğraşacak yaau" arsızlığından plastiğe geçti. bi de nerden geldiğini bilmediğim bi "fransız kadını stili, suyu plastik tadıyla içmeyi reddetmektir" cümlesi var beynimde. isteyene.

11) bira tenekeden değil, şişeden. depozitosu da cabası. şişeyi geri götürün. keza süt de öyle.

12) ve tabii ki...
taksiye değil otobüse, metroya binin.
arabanızın hızına değil taban kuvvetine inanın.
arabaya mı bindiniz, asla tek kişi gitmeyin, 5 kişilik bi aracı mümkün olduğunca doldurup bireybaşı araba kullanımı düşürmeye çalışın.


bundan sonraki hedefiniz geridönüşüm olacak. özellikle BOĞAZİÇİ ÖĞRENCİLERİnin hiçbir mazareti olamaz, okul gayet güzel hizmet sağlıyo. pil çöpü bile var.




kağıt, pil, cam. kağıt, pil, cam.
ayırın. ayırın.
biriktirin ve atın. ayırın.



hem kendi vicdanınıza, hem doğaya, hem de ekonomiye katkınız olsun. ODTÜ kağıt ve kartonlardan elde edilen parayla öğrencilerine burs veriyo. yılda 10 öğrenci şimdilik.
ayrıştırın ve sakın poşetlemeyin.
kağıt cam pil kağıt pil cam. çöp kutunuzun üstüne yazın!!!!!

burdaki sevgili okulum şunu yaptı: her öğrencinin 300 euroluk baskı kotası var. çıktı mı alırsın fotokopi mi çekersin sana kalmış. ama fiyatlandırma kağıt başına. tek taraflı baskı 7 cent, çift taraflı baskı kağıt başına 10 cent. haliyle her 2 sayfa yazıda (14-10= 4), 4 cent karda oluyosunuz. şimdiye kadar en az 700 sayfa çıktım olduğuna göre, bayaa bi mühim kendisi. hatta ben hızımı alamayıp bi kağıda 4 sayfa bastırmaktayım, bunun için yazıcının zoom teknolojisiyle sayfayı büyütüp bi yüze 2 bastırıyorum, yazılar ufak kalıyo bahane değil yani.. cimrilik değil bu, her gün bi ormanla eve gelmekteyim, can acıtıyo düşünmek. hele çevre master'ı yapan biri olunca.

e siz de kendiniz yapın. az kağıt, az naylon, az cam. az pil.

mümkün yani. başta zorlansanız da, bundan şikayet etmenin bi lüks olduğunu artık anlamamız gerek. doğadan arsızca daha fazlasını istemek yerine taleplerimizi kısmak da bi yaşam şekli. en mühimi bizi sürekli uyaracak bi vicdan yaratmak. bi vicdan azabı duymak. hani isterseniz, bu vicdan ben olurum ama ağır konuşurum ona göre. ehehe.

bu hafta hiç yeni naylon poşet girmeyecek eve. hatırlatırım!!!

10 yorum:

Adsız dedi ki...

oyy oyy bizim okula koydurduğumuz pil kutularından bazıları KAYIP. deryik gelsene buraya konuşma yap. belki seni dinlerler. :((

merhababenszn dedi ki...

efenim bi çevre mühendisi adayı olarak içimin yağları eridi. buradaki çözümlerden 4ünü 5ini akıl edememiş oluşum da yeni bir şeyler öğrendim olee diye sevindirdi.

ben buradan sizin aracılığınızla diş fırçalarken suyu açık bırakanlara da bir selam etmek istiyorum.

sevgiler saygılar

deryik dedi ki...

gülin: efendim bizim okulda pil kutuları sanki kampüs içindeki sokak lambalarına sabitlenmişti. yılmayınız yani. çözüm çok :)hem pil eksik kalsa kağıt, cam ve plastik kısmı olsa yine razıyım yahu, zaten pil devri kapanıyo :)

szn: ne demek ne demek... aslında şu kağıttan burs işini bütün okullar başlatsa ya.. biz odtüye kağıt ve karton taşırdık her ay. ankara çapındaydı; ama pek duyurulamadı. belki götüren olurdu.

Adsız dedi ki...

Sayın deryik hanfendi. Bu yazınızla beni çok üzdünüz. Neden: Askerde Poşettim (Kısa dönemlere poşet derler)
Şimdi ise benim gibileri üretiyorum. Yani Poşetçiyim :)
2 hafta öncede Hollandaya 7 ton Market poşeti ihrac ettik. Kimbilir bir tanesi sizede rastlayabilir.
Poşet hakkında bilinmesi gereken :
Kullanılmaması değil, dikkat edilmesidir. Çünkü Poşetler tamamen geri dönüştürülebilir. Tekrar tekrar kullanılabilir. ikinci seferde gıdaya temas etmeyen maddelerde kullanılır, o başka...
en zararsız, en ucuz, en hafif malzemeden üretilir.Üretimi esnasında hiç ağaç kesilmez. Bir çok kişi , bu işten ekmek yer. Ekmeğimizle oynamayın. Poşet kullanımını artıralım lütfen..
Daha zengin bir türkiye için Poşete evet!!!

deryik dedi ki...

kaptanı derya: 1) geri dönüştürülebildiğine zaten "plastiğin geri dönüşümü" kısmında değindim yeterince sanırım.. ayrıca ben "yeni poşet getirmeyin elinizdekini kullanın" dediğime göre, elde poşet olduğunu varsayıyorum. yani naylon poşet kullanımını azaltın diyorum, kullanmayın değil. 2) "üretimi sırasında hiç ağaç kesilmez"... evet belki, k şüphedeyim, yan maddeler kesin ağaç gerektiriyodur. neyse... yok olması 1000 yıl sürüyo. türkiyede halen gerekli şehir çöplüğü alt yapısı olmadığını hatırlatırım. olmayan bi şiyi varsayamayız (bi iktisatçı olarak bunu da dedim ya..). en hafif ve en ucuz olmasını bilemeyeceğim (ki konuyla da ilgisi yok) ama en "zararsız" olmadığına dair size tonla referans makale gösterebilirim.
poşetçilere bi garezim yok, fark ettiyseniz bu tüketim alışkanlıklarına dair bir yazı. filmde patronuyla kırıştıran sekreter görünce "mesleğime hakaret" diye yollara dökülen sekreterler gibi olmayalım lütfen. "ekmeğimizle oynamayın"dan sonra gelen "daha zengin türkiye" kısmı bana sadece bu sektörün bütün türkiyeye yetecek bi istihdam sağladığı fantezisini yaşatıyo.

ah bu yorumun şaka olmasını çok isterdim gerçi.

Emir Bey dedi ki...

of çok mühim bir şey bu !

"poşetlerimizin çöp torbası olarak kullanılması marka imajımızı zedeliyo"

bunu diyen adamı bulsam yüzüne aptalsın sen imajına da koyiyim sana da derim çok afedersinzi bırakırım paşalığımı kapısında çıkar giderim.

caretta carettalar çok mühim, bir de çok komikler şirinler ve de. ölmemeliler. zaten azlar baya. olimpos a gelirlerdi vaktiyle insanların aptallıkları yüzünden oraya da gelmez oldular çiftleşme döneminde hoş gerçi şu an çok önlem alındı ama olsun. zaten az var. minta diye bir kitap vardı okuyun siz de efendim. minta su kaplumbağası demekmiş de ordan geldi aklıma.

hey ben eczaneye dedim geçen poşet verme yahu elimde eve çıkcam zaten dedim. sevindim şimdi =)

deryik dedi ki...

emir bey: gurur duyduk efendim. yorumlar da sağ salim elime geliyo, ilkini yayınladım o yüzden :)
minta, evet. not ettik:)

Adsız dedi ki...

deryik hanımcım,demek migros o yüzden deldiriyordu poşet altlarını..ben de sanıyordum ki alışverişten sonra oraya buraya çarpa çarpa geliyorum da poşetin dibi yırtılıyo :)

mahallenin delisi dedi ki...

bu hafta eve hiç poşet girmesin kampanyasına biraz geç olsa da bugün katılıyor ve hedefi bu ay eve hiç poşet girmesin olarak güncelliyorum kendi adıma.

ayrıca o devasa poşet yığınlarını eritmenin meğer ne yolları varmış: poşetlerden şapkalar,paspaslar ve çantalar yapılabiliyormuşta haberim yokmuş. örneğin şu adresten poşetlerden yumak yapmayı öğrenmek mümkün. bence gerisi hayal gücünüze kalmış. ama tabi ki "burada yapılmışı var" açıp bakabilirsiniz :)

tüm bunları bulmama vesile olan ilham için teşekkürler,

deryik dedi ki...

işitmekaybı: var işte bi hinlik işin içinde :P

deli işte: aaa... ne güzel:) aaa çok sevdim ben bunları yahu! esas ben teşekkür ederim :D

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker