2 Mart 2010 Salı

fıldır

benim arkadaşlarım, benim diye demiyorum, harikalardır.

misal bi tanesi, hayaline adım adım, sabırla, arada tahminen hayata bolca söverek, ama sonunda bileğinin hakkıyla, kavuştu. "takım elbise bile almıştım, mülakatlara gittim" dediğinde, içim öyle çekildi ki. 3 düğmeli ceketi ilikleyecek en son insan çünkü o. seda dediğin alet kullanır; bisiklet, yelken, kamera, montaj bi şileri filan. seda, şimdi nihayet kamerasıyla ve iyi ki 3 düğmesiz kaldı. yanında kendimi kolay-cacık hissediyorum, öyle hissettirmesi bile güzel.

başka birini biri üzdü. o üzeni büzmek için dayanılmaz bi istek duyuyorum. kola şişesine filan tıkabilirim gibi geliyo. vörç diye emen bi vakum işimi görür. içimdeki şiddete duyduğum minnet. ho ho.

hardal yeşili ile nar çiçeği ikilisi ve çizgilerler. tuhaf derecede cart ve güzel ve bence bahar geliyo.

bundan başka, raflar ve kutular, sanki dağınıklar. her şey ortalıkta. ya da sapıttım iyice. dal avına çıkıcam hem; ama düşmüşünü bulmak gerek. bi de raf çakıcam. bi de o nane yeşili komodin ne güzeldi di mi mermaid? çok güzeldi, görseniz. kitap gezdiriyorum çantamda, etrafı görüyolar filan. elbet okunur, bi de otobüste okuyabilsem, yol tutmasa. dikiş kursu hala yalan vaziyette. koza koza.

akşamları en güzel şey koltukta uyuyakalmak, "hadi yatağa"yla taşınmak. öyle işte.

sabah güneş parlıyodu, şimdi yağmur var.
içimden bi şiler taşıyo, şişiyo da uçamıyo. tavanı delip geçemeyen balonlar gibiyim. haberleri okudukça reflüm azıyo.bkz sağdaki kolonda bi yerde, parildaanım'dan öğrenip koyuverdiğim üzere, akbank ve garanti fonluyomuş ılısu barajını, türk malı türkün malı, hasankeyf illa ki batmalı. nesiniz, nerdensiniz, nedensiniz, bi anlasam.

bunun dışında, yani buraya habire tekrar ettiğim çerezimsi haller dışında, bissürü şey dönüyo beynimde. tek derdim defalarca boşaltıp boşaltıp doldurduğum kutular değil. sıkıl sıkın. ne var sanki, anlatsam bi ben anliycam yine. tanıdığım çoğu kişi daha gözümün, saçımın ne renk olduğunda uzlaşamadı, ben de bilmiyorum ki. ara renkli bi hallerde, arada derede duruyorum. evet kendimi çok "arada" hissediyorum yine ben. dağ bayır sekerek, güzel bir fon müziğiyle koşmak filan - fena olmazdı. rilke'yi sakız yapmış olsam da, ne kadar da güzeldi kelimeleri. dantel gibiydi. yine de, hiç anlamadığınız şarkılar iki ciğerinizi birbirine dikiyosa sözlere çok da takılmamak gerek belki de. hissiyatlar efendim, mühim şeyler.

biraz vakte ihtiyacım var, kozaya, işte hardal yeşili ve nar çiçeği konusunu incelemek için filan. dino'nun eller tablosuna bakakalmak için. odamda, öylece.

1 yorum:

ne yazdı ne yazamadı dedi ki...

"yine de hiç anlamadığınız şarkılar iki ciğerinizi birbirine dikiyorsa, sözlere çok da takılmamak gerek belki de"

Yine de, böyle bir cümleyi düşünüp/hissedip söze dökebilmek için biraz rilke'yi sakız etmiş olmanın faydası vardır belki de..

Vuruldum...

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker