6 Mart 2010 Cumartesi

cumtesipaz

çilingirlik zor zanaat imiş. ben, kalacak yeri olsa dahi, evine 1 gün girememe ihtimaliyle deliren biriymişim. kardeşine laf etme, başına gelirmiş. hollandada anahtarımın kırılması, çalınması (evet, çalındı!), kilit bozulunca içinde kalması vs tonla vaka yaşamıştım ama bi şekilde içeri girmiştim hep. bu seferse, cık imkanı yoktu, ev arkadaşım ankaradaydı. eve girince yer karolarını öpecektim dün resmen. dün diyosam cuma, gecenin bi yarısı olunca tarih pazara geçti ama ben geçmedim.

bu cumartesi kuşluk vakti, acucuk geç kalarak filan, kaldığımız yerden mermaidcimle turumuza devam. eminönü. onun silikon tabancası üstünlüğü var, ben hala elimi sıcak silikonla yakma ihtimalimle boğuşuyorum, darth vader hikayesi çıkar diye korkuyorum. hani arada bi haller gelir insana, evde yürürken kapıya omzunu, yatağa ayağını çarpar, yetmez sıcak tencereyi cart diye tutuverir ve ütü elini yakar falan filan: felaketler zinciri. işte o hallerdeyim ben. kendime sakarlık sirki resmen. o yüzden, bi silikon tabancam eksik, erteliyorum.

neyse, projelerin birini finansman nedeniye hayata geçiremedik. ve yani, daireler çize çize bir sürü alternatif aradık. velakin belki bunun kredisi vardır, bankalar bu işe girse köşe olurlar.

sonra yün almaya gittik. yünden, şişten ve tabii ki dikişten hiç anlamam. kumaş cinslerini bilmek bi işime yarayamıyo. şimdiye kadar ördüğüm tek şey elim kadar bi şiydi, yaşım da 11 mi ne. mermaid sabırla "kalın yün ne demektir" konulu dersini verdi, ben her seferinde "ama rengi güzel, bu olmaz mı" dedim. "ince o ince, o olmaz bak bu olur" dedi o da. hani adam aile arabası için hayati karar derdinde, yüz bin özellik kıyaslıyor, kadınsa "pembe hangisiyse onu alalım"/ "ay bunun döşemesi çiçekli" filan diyor, öyle bir kıvamdaydık. ilmek atmayı da bilmediğim için, o başliycak ben bitiricem. ki bi daha buluşalım. hepsi benim hain planım, nıhahaha.

esnafla ilişkilerimizin temellerini sağlam attık. bikaç yeri işaretledik filan. onun dışında bolca "şu dağın ardı" vaadiyle dolandık durduk, elimiz boş bile kaldı ama sanırım ben sora sora bağdata gidemeyiş hallerini seviyorum. yani gerdek gecesi için kurulan dekorları görseniz... kat kat kabarık fırfırlarla kaplı bir yatak örtüsü, tam ortasında payetlerle kalp işlenmiş. üstünde 5li yastık seti, ki biri küstüm yastığı ve o bambaşka bi hikaye idi. rahatsız olmasını geçtim; sanki ademle havva yarabbim, öyle bir özen, tarihe altın harflerle işlenmeli halvetiniz. sonra yok bu ülkede vajinismus yaygın, yok iktid.arsızlık en büyük sorun filan. öyle bir dekor yapınca, oyuncular tabii ki performans beklentisi baskısı ve hatta sahne korkusu yaşar. bi de oldu olacak aile bireyleri de "gerdeğe gerdeğe gerdeğe geeldiiik" diye marş söylesin kapıda. neyse, en azından bu ruh halini anlamam gerekmediği için şanslıyım.

doğumgünü hediyelerini sevdiğini umarak nihayet paket teslim, o sırada en bi güzel öğle yemeği, et kokmadan pilav üstü, yayıla yayıla, sırt yaslayarak, dinlenerek. aa fotoğraf da çektik birer adet. dönüş yolunda yağmur, semtime gelirken rakım farkından resmen sulu kar. dondum dondum! çilingirle rötuş randevusu ertelendi, sıçana dönerek canıma koştum çünkü o bir hasta, çorbası tasta. sonra napalım derken, bakhalar- fena değildi diyelim, tavsiye edemeden.

ay bunların hepsi bugün olmuş gibi gelmiyo ama 18 saattir ayakta olduğum için de olabilir. ev arkadaşım geldi, yeni anahtarlarını verdim. artık devrilebilirim.

3 yorum:

mermaid dedi ki...

sevmek mi; benim artık bir "en sevdiğim kupam onunla kimse içmesin"im var, ve boynumdan çıkarmadığım kolyem. diğerlerinden hiç bahsetmiyorum.

ne yazdı ne yazamadı dedi ki...

silikon tabancasını benim de almışlığım var. fakat kullanmıyorum. isteyene hediye edebilirim. fakat şunu da bilin, çok gereksiz bir alet. siz nasıl esnafla ilişkinizi sağlam temellere oturttunuzsa ben de bir ara bir nalbura dadanmıştım bizim evin orada, o kaçırmıştı en sonunda ağzından: "abla gerek yok silikon tabancasına çakmakla silikonun ucunu ısıt yeter demişti"...o gün bugündür cüzdanımın bozuk para bölmesinde 3cm'lik bir silikon silindir taşırım. lazım olursa mcgyver gibi ortaya çıkarıp çakmağımla sorunu halledeceğim diye. :D hiç lazım olmadı o başka...

mermaid dedi ki...

evet gereksiz olduğu kadar da tehlikeli. ben matkap gibi pratik ve işlevsel sanmıştım. yine de ben çakmakla ucunu eritemeyeğimden işimi gördü. ama kesinlike dehşet super bi şey değil. bu arada elimi de yaktım çok kötü olmuyor:)))

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker