farkında olmadan yılın en uzun gecesini geçen hafta yaşayıp bitirmişiz. bu demektir ki günler uzayacak. bence artık kar yağsın. günler uzadıkça kar ihtimali azalıyomuş gibi bi yanılsama içindeyim, mutluyum.
yeni yıl hala çok zoraki bi kutlama bence; ama geçen yıla göre daha iyi davranıcam kendisine, maksat ev toplaşmasına bahane çünkü. ay şimdi "2009'un enleri" listeleri uçuşur. halbuki 2009'un tek "en"i benim istanbula taşınmamdı. bu "yıl kapama törenleri" var ya, onları sevemiyorum ben. cuma tatilini seviyorum, o mis.
yeni yıl, illa bi şi yapmakla görevli görüyosa kendini, yenilenen cv'me iyi gelsin. bereketi yerinde bu ara gerçi, tık tık tık. bi de, pasaportum boynu bükük duruyo kenarda, işim düşsün kendisine. ki bu da mümkün; ama 365 gün içinde en denk gelmemesi gereken güne denk gelecek galiba. bi de "haftasonu kaçılacak yerler listesi" işleme konabilsin, okeye dördüncümüz bile var.
haftasonu dediğin aslında evde şarap. evde arkadaşlar ve şarap ve hatta fiski ve hatta bira. yorgun olmasam icabet edeceğim organizasyonlar filan da vardı ama napalım, yorgundum, organizasyon bize geldi. pazar ise bol dizi, bi film, yimek ve pinekle geçti. 2 günün yorgunluğu anca çıktı. ayakta uyuyabilen biri için pazar günü zaten en yatay gün.
sonraaa.... mesela: çöpmadam.
maksat o ambalajların filan, çöp olmadığı anlaşılsın, akılda kalsın.
sıkıştırmadığım tek parmak baş parmağım ve fena halde ağrıyor.
saçım yine uzadı. koşarak uzuyo zaten.
bugün migren salgını vardı ofiste, hepimizin kafatası çatladı ağrıdan. sonra ben, hediye bilinciyle cevahire gittim. hani en büyük olana. insanlardan böyk. kırmızı yeşil her şey. mağaza içi müzikleri kulağımı tırmaladı, şakaklarım oyuldu. ama yürüyen merdivenlerin iniş ve çıkış yönündeki ekranlarda çevko ve tohum vakfının reklamlarının döndüğünü gördüm, sevindim, zaten o kocaman neon ışıklı yerdeki tek iyi şey buydu. çevkonun 30 saniyelik, geridönüşümle ilgili bi filmi var. bence gayet sade ve güzel ama televizyonlara çıkacak bütçesi yok. onun için işte ekranda görünce hoşuma gitti. her ekranda zaten halihazırda içinde bulunduğumuz mekanın reklamının olmasından daha mantıklı en azından.
hediyeler içime sindi hem. sıra yoktu, satıcılar kendini noel babanın cini sanmıyodu ve bi tanesi hatta "bunlar da var ama renkleri iğrenç" diyerek en dürüst tezgahtar ödülünü aldı. ayrıca oysho, yine pijama olmayan ev pantolonları ile formundaydı, yoksa pek hazzetmediğim yanları mevcut. kendine link veren blogır: kendini okuyan blogır, ısrarla da okutan blogır, bi cümle içinde 2 kere- vuhuhu. aman yahu, tıklamasanız da anlam kaybolmuyo. de ve ki bağlaçları gibiyim yeri geldiğinde. öyle işte, oduncu oldum. sonra metro, koşarak kaçarak.
pisboğazlık seviyesinde yemekten bahseder oldum ama: aşure aşure aşure.
şimdi: duş-koş-düş-sız.
4 yorum:
pijama olmayan ev pantolonlarının hastasıyım.
benimki de önüne geçilemeyecek bi hızda uzuyor. insanların 1 cm uzar uzamazken ben 4.dibimi çıkarıyorum :S
bi de anne yoksa aşure yoktur da çok pis yalan, bugün ofisteyseler yabmış getirmişlerr ufff herikaydı. anne yoksa süper aşure yoktur o başka :D
bi de ben dekor da değilim cidden. geçenlerde de yazdım hatta biri ne kutluosunuz dese ağlayackmışım gibi. yaa yooo aslında herkes gezmek, dinlenmek, toplaşmak ve tatil için falan seviyor. vallahi kimsenin bi şiyi kutladığı yok ya, belki de fena inandırmışlar kendilerini. 2 saniye düşünseler ya da ne bileyim sorgulasalar onlar da sarkacın ucunda sallanacaklar haberleri yok.
fırsat bileyliyoruz, yakaladığımız anda da kutlamaca oynuoruz. fırsatçılığa da yeni yılın gelişini kutluyoruz biz diyoruz. 30 saniyelik bi kutlama. 1 ocak da her şey bu kadar mı sıradanlaşır. yorulduk yeni yıldan bize ne moduna bodozlama uçuş.
ayy yok tamam yılbaşı değil 31aralık tatili diyeyim de kapayayım bu konuyu.
mermaid: bu işe mi girsek, sektörde ihtiyaç var sanki :P
damlo: annem aşure yapmaz ama feci yer :) yılbaşından hazzetmeme birinciliğini törenlerle teslim ettim. günü 24'e, yılı 365'e bölen canlıdan her şey beklenir.
Yorum Gönder