araştırma, bilimsel hede hödö, sonuçlar.
hepsi manipülasyona açık. sorduğunuz soruya bağlı.
misal, evet/hayır gidelim:
- eşcinsellerin toplumdan dışlanmasını onaylıyor musunuz?
e cevap tabii ki hayır. kim edebilir, karşında araştırmacı var. hoşgörü öbeği herkes.
bi de şöyle soruyoruz:
- eşcinsel komşunuzun bayram ziyaretine gelmesini kabul eder misiniz?
cevap yine hayır. çünkü tavır şu: "ben dışlamam ama benden uzak olsunlar".
yani bu kadar basit işte. ne sorduğuna bakar. insanlar o cevabın kenara not edildiğini, kullanılacağını, "doğru cevap"ın ne olması gerektiğini biliyor. uyanıklar. cin gibiler, jeton atıp saf düşüncelerini öğrendiğiniz makineler değiller.
haliyle şöyle araştırmaların sonuçlarına bakıp direnmek, sorgulamak, deşmek, metodolojiyi okumak için aranmak, tırım tırım aramak gerek. tonla emek, masraf, çalışma. biliyorum çünkü benzerinde çalıştım. bu yüzden, hele ki sosyal araştırmalarda, aklınızdaki sonucu ortaya çıkaracak sorular sormanın kolay olduğunu da biliyorum.
çünkü bir ülkenin "ay dışlanma yok fakirlik var, para görseler terör biter" argümanı, neden çocuklarına kürtçe isim verilemediğini açıklamıyor. o zaman kömür, beyaz eşya dağıtma saçmalıklarına sessiz bir onay veriyosunuz. altın saçsın merkez bankası bi seferlik madem? diğer fakirlerin niye teröre yönelmediği belirsiz mesela. yani farkı açıklayamıyor. hem bu tespitlerin devamında tahminen fakir = işsiz gibi bi önerme de varsayılıyor; halbuki "çalışan yoksul" diye bi şi var. eşek gibi çalışan ve geçinemeyen yoksullar. en klişe örneğiyle: limon satan öğretmen. çalışmak sosyal güvenceye de yetmiyor. tek dertleri yoksullukmuş; ama hastanede dilinizden anlayan yoksa tedavi de olamazsınız.
terörü ekonomiye bağlamanın tehlikesini en iyi bush göstermişti. barış getiricem diye bi bakmış ki petrol götürmüş. zaten muhammed yunus'un "mikrokredi" projesiyle barış nobeli alması da bu mantıktan çıktı. ekonomi alanında da alabilirdi; hayır, barış nobeli verdiler. kredi sağlayarak barış saçmak.
böyle bi bireyler ordusu, safi proleter. kültürü yok, kökeni yok, çalışsın kazansın efem. di mi yani, hiç. çalışsın, alsın aşını, kıssın sesini. doyarsa susar, ses etmez. bu kadar basit olsaydı toplumlar, sims kıvamında yaşayıp giderdik güzel güzel.
daha gider bu. niyet meselesi. araştırdın da neyi, ne için. daha da önemlisi, kim için. bana "tek dışlanma ekonomik dışlanma, gelin canlar iş verelim" çözümüyle gelenin beynini dırdırlarımla delebilirim. tamam iş de ver. verme diyen mi var. çalışmak en temel haklardan neticede. gerisini çözmüyor, o ayrı.
1 yorum:
kaç milyonduk sahi biz? 72 mi? kolay yorum yapabilmek ya da genelleyebilmek için sayıyorlar bizi zaten. 72milyon elma misal. sıfır fark
Yorum Gönder