27 Aralık 2008 Cumartesi

kılbaşı

şu 24 yıldır, hadi şuurumun açık olduğu son 20 yıldır filan diyelim, yılbaşı kutlamasını sevmem. yani elbet kutlanır bi şekilde, 3-2-1 ahahahha, ama beni gerer. gayet dandik bi "benim yeni yılım doğumgünümde başlıyo" açıklamam vardı küçükken, hala o kafadayım. hediye alma stresinden kaynaklanmıyo bu, severim ben o işi aslında. ben baştan işin bu kadar büyümesine karşıyım galiba. misal, ortalığı saran yeşil-kırmızı tonların, altın rengi simlerin, ren geyikleri, noel baba göbeği, parlak toplar ve bir sürü parça pinçik şeyin normal şartlarda bana "aa parlıyoo aa boncuk" tepkisi verdirmesi gerekirken tamamı fena halde sinirimi bozuyo.

ama zorunlu hediye krizi ayrı bi başlık mesela. bu sene ofisinde çekilişle birbirine hediye almak zorunda kalanlara ve pek tabii ki işgüzar liseli bilmiş bi kızın icraatı olan "ay hadi birbirimizin adını çekelim hediye alalım" şenliğine maruz kalanlara bol sabır. hepinize çok üzülüyorum. bana bu tip dandik çekilişlerde sınıfın en alakasız elemanlarından gelen yegane işe yarar şey bi taraktı. evet tarak. velakin kafamın üstünde saç diye taşıdığım yeleye dayanamayıp parçalanmıştı.

neyse işte, bu nefret eşiğindeki antipatim bu sene dağılıyo, çok enteresan. hala yılbaşı renkleri ve süsleri konusunda geriliyorum; kalabalık yerlerde dandik kar spreyiyle "2009" yazısı görünce dikiliyorum; ama daha bi makul geliyo gözüme artık. dehşetle kendimi izlemekteyim. bu sene biraz tadını çıkarabilicem, eminim. istanbulda olucam bi kere, ne güzel. ama işte dedim ya, kutlama kısmında genelde sorun yok zaten. "felekten bir gece" mahiyetinde tadını çıkarabiliyorum. beni geren şey dekor.

bu arada, noel baba antalyalı filan, ama onun dışında da bu yılbaşı kutlama işinin ortadoğudan çıkmış olması şart. alalım bi danimarkalıyı (kutba yakın diye seçtim). adamların tasarımları belli. misal, sofrayı, kendisini ve ağacı simlere bulamasının gereğini anlayamaz. beşibiryerde nedir bilmeyen bi kadın, ağaca coşkuyla ampullerlerler dolayamaz, tepesine yıldız konduramaz. onlar ot ot ağacı odanın ortasına diker, bekler öyle. gibi geliyo bana.

ayrıca, sorarım size.. "gece vakti bacadan girip tanımadığım veletlerin çorabına hediye koyucam, kızağımı da ren geyikleri çekecek nıhahaha" diyen bir deli çıktı diye, biz 40 akıllıya noluyo? hangi akla mantığa sığar bu adamı ciddiye almak? kimbilir ne kullanmış, kafası güzel olmuş, biz bi kainat "evet evet hediyeee" diyen android ordusu gibi izindeyiz. tamam aziz, hikayesi var filan, biliyoruz. ama gerçekçi olalım. yarın öbür gün "donunu başına geçir ve kelebekleri yala" diyene de inanabiliriz.

hayır yani, ondan sonra gökçek harikalar diyarı yapınca beğenmiyosunuz, üzülüyo çocuk.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Ben o işyeri mağduruyum. Bi aşçıyı çektim. Adam arabama kılıf alın diye bas bas bağırıyor. Şimdi bu adama ne alsan beğenmez. Ben de kılıf almam. iki günüm var. Mutsuzum. Kılıf ne yaa

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker