BİAP diye bi parti kurucam ben, parasıyla değil mi? baktıkça içi acıyanlar partisi.
elimde namus gazı yine. bu gece çünkü, namus gazını okuma gecesi, bir kez daha.
en çok da icrai sanatkar günü bugün, içip içip ağlama romansı meselesi.
biapçılar olarak her parti toplantımızda aleksandralara içeriz birlikte. belki de olmaz, eğreti kalır bizimki. hiç olmadı, içer içer ağlamayız efendim. bizim bi aleksandramız yokmuş, ağlayamazmışız. işte o zaman, ağlayamayışımıza ağlarız. belli mi olur, işte o an"bir rahat, bir mutlu" oluruz, kana kana ağlarız.
sanırım bir ömür boyu kıskanacağım, "keşke ben yazsaydım" diyeceğim tek öykü bu. iddialı laf di mi, şu an böyle.
çok utanıyorum bazen. aziz nesinden, bir de nazım hikmetten. birikiüç, bir de diğerlerinden. rahattaki kıçım kötü haberleri kaldıramadı diye of çekmek, tamamen aleksandrasızlıktan gibi geliyor. içip içip ağlayanların yanında, içip içip ağlayamayışıma ağlıyorum.
biap tüzüğü madde 1. sığının, ağlayın.
4 yorum:
Bir teori der ki insanoğlu başkalarının acılarına bakmayı çok severmiş.
Başkalarının acılarına baktıkça içi acıyan insanlar, "vah vah vah" "tüh tüh tüh" "aman şükür bizim başımızda yok böylesi" şekillerinde laflar edip kendilerini tatmin ediyorlarmış
(bkz. Susan Sontag - Regarding the Pain of Others)
bence başkalarının acılarına baktıkça içi acıyanlar iki gruba ayrılıyor. şükürcüler ve aslında bizzat o "başkaları" olduklarını bilenler.
ayrıca bunun "economics of altruism" versiyonu da var.
Bu gece kendiliğinden grup oluşturabilecek kadar bardak kadar karacık karası içtim deryik.. Ve eve geldiğimde, ağladım bu yazıyı okurken. Bildiğin ağladım, bu kadar çözümsüzlüğe girmiş olabilir miyiz diye sorarak hem de.
Kur partiyi, genel sekreter, basın sözcüsü,bağımsız aydın milletvekili filan olacağım, biapçıyım deriz, olur gideriz.
Tekrarlıyorum; yorgunum...
mesela benim baktıkça içim acımıyor. artık acımıyor yani. hemen biap'tan ayrılıp kendi fraksiyonumu kuruyorum. "baktıkça içi artık acımayanlar partisi - biaap" (ne yazık ki!)
Yorum Gönder