26 Mayıs 2007 Cumartesi

tıkanç

içim dışım balık bö. evet. iki gün daha... gugıl benim için bi nevi sharlock holmes oldun artık. meclis tutanağıymış, üretici şirketin ÇED raporuymuş, fish farming international dergisiymiş, heheyt. hadi okuyun sıkılın.

uzun uzun anlatılacak bi konu aslında. dışardan bakınca kafayı balıklara ve balık çiftliklerine takmış biri olarak çok ot görünüyorum galiba. hatta sıkıcı mıyım yoksa takıntılı mıyım diye de düşündüm, neticede kültür balıkçılığı dergilerine abone oldum, yatırım kararlarını ve devlet teşviğini günü gününe takipteyim. galiba giderek takıntı oluyo.

özellikle danıştay kararıyla çiftliklerin taşınmasına dair tebliğ iptal edilince.

yan sektörleriyle 25,000 kişiye istihdam sağlayan, tek koydaki 24 çiftlikle nerdeyse bodrum'un bi yıllık turizm gelirini getiren bi sektör; AB'ye satabildiğimiz tek hayvani ürün olan balık. bu ihracatın %50'sinin haritada zor görünen bi adadan yapılması.

turizm yatırımları desen, onlar da bissürü bissürü. yat kalk parselle. fantastik "flamingo yetiştirelim turist gelsin" sayıklamaları falan, şaka gibi... betonlaşmadan tatil yapamıyoruz ishali.

bunların ortasında tarafların "yok en çevreci ben, bak otelime gelen adam pis denizde yüzsün ister miyim, aptal mıyım" ile "ı-ıh en mis kokulu ben, deniz pis olursa balığım ölür bi kere" savunmaları... "çevre"nin rant kavgasında meşruiyet sağlama aracı olması. politikalarda önce "turizm ve döviz" daha sonra "ve tabii çevre ot böcek bok püsür" denmesi. herkesin ama herkesin çevreyi ikincil görmesi. birinin de çıkıp "kardeşim sen betonla ben yemle sıçtık bitirdik şu koyları, basıp gidelim yahu" dememesi. yes, i do imagine. mucuk.

iyiye alamet olan şeylerin fantastik girişimler, popülist politikalar olduğunu acıyla anlamak. gerçekleşmesi imkansız hayallerin ortasında "kıyı yönetim planı" yapmayan tek ülke olduğumuz için sürekli sektörler arası çatışma yaşamak. kaçak çiftlikler, ihracat, köydeki balıkçılar ve bi zamanlar temiz deniz. 4 bakanlık, bolca iyi niyet; ama sıfır icraat. Boğaziçi köyü (resmen kan çekiyo ben napiym),eski adıyla Bargylia (kazılar varmış bu arada, pışşt)... protesto için yol kapatan köylülerden deniz ulaşımıyla kaçan bi tarım bakanı. şaka gibi di mi.

bi yerde hep bi tıkanıklık.
lavabo aç. lazım işte. föööş diye dökücen, oh mis.

bu yaz boyu tek tek "nereniz tıkandı şeker" ropörtajları. nen var kujum. onun öncesinde (heheyt 2 gün sonra) bi sunum ki şu an sadece incelenecek vaka var, metodoloji, teori yok. fos. oku deryik, oku. yunanistan vakası benzerdir diyodum onlar iyice vahim, kültür balıkçılığı yaptıkları halde yasa tanımıyo böyle bi faaliyeti. tonlarca kaçak üretim. şaka gibi.



bi de böyle minik yavru balıklar, mikroskobik şeker şeyler.
neden bilmem, piri reis haritasına benzettim.

ta taaaa.... hala sıkılmadan buraya kadar okuyan varsa, brafoo brafoo..
sizi denedim gençler, mil mersi.
önümde açık 13 pencere var, içindekileri hala okumak istediğimi dehşet içinde fark ediyorum. fena sardım. özge duy sesimi, afrikalı çocuklar olmasa da muğlalı balıklar şimdilik. kıyın kıyın, bi yerden başlamalı, di mi ama.

3 yorum:

narsis dedi ki...

Başım dik, ben okudum.
Profaaayl resmi de bol çiçekli günden mi ne?

İçerikle ilgili inatla yazmıyorum, turismo görünce irkiliyorum. Para kazanma aşkına çevre de neymiş diyen (hatta hiiçbir şey demeyen-düşünmeyen) mafya babası otelciler... Grrrr

Son olarak: Yardım gerek mi abla? (Msnde super bi zımayli var buraya konacak tek kaş havada ama işte imkanlar dahilindeyiz)

deryik dedi ki...

evet efendim çiçekli günden :)

şimdi kiminki en bi talan onu anlama derdindeyim, daha ziyade yönetmelik, tebliğ vs okuyorum... acil durumlarda çığlık atarım, sesim gelir.

süpris var sana demiş miydim? nıhohahah.

narsis dedi ki...

Süpriiiiislerin üstüne gidip süprüsslerini kaçırmak huyum değildir, beklerim; ama azcık bel altı vurmaya giriyor bu, NERDE HANİ YAAA

Bu çığlığın ardından saçımı başımı düzeltir tekrar sakinleşirim.

(Yorum panosu mu mesaj panosu mu bilemiyorum artık...)

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker