okunması gereken kitaplar, izlenmesi gereken filmler, dinlenmesi gereken şarkılar, öğrenilmesi gereken danslar, tadılması gereken yemekler ve gezilmesi gereken diyarlar dünyasında yaşıyoruz, hoşgeldiniz. hani bunlardan birini bile takmayan varsa o kişinin hayatına müthiş imrenmekteyim, biline.
haliyle yetişemiyoruz di mi çocuklar? e- veeeet.
yetişemeyceğimizi kabul ettik mi? eee-veeet.
yetişemeyceğimizi kabul ettik mi? eee-veeet.
hah işte yol ayrımı burda: "ne kadarı olsa yanımıza kar" mantığı "ya hep ya hiç"le söndürülebilir. yetişemiyosak niye koşuyoruz di mi yani?
24 saat yetmeyen insana ortalama 70 yıllık bi ömür de yetmez neticede. bi bakmışız 2 ay geçivermiş, hayat bi tuhaf. hoş mesela başka takvimler mümkün, bengal takvimine göre 6 mevsim var. yeni yıl nisanda. belki farklıdır tempoları.
bu telaşlarla uyumak ve uyanmak bi tuhaf. ilerde başvuru yapabileceğim yerleri düşünmek, kabul edilme kısmı değil hayır; sadece onlara başvurmak bile bi şi bazen. uzaklara gitmek. marisol'ün anlatıp durduğu şu tatlı-ekşi portakal gibi yumuşak şeftalimsi şey'den yemek mesela. yetişememek çok acıtıyor bazen. hani yeni bi kitap/film/ şarkı yapılmasa, belki... yok ama. yığılıyor. ve bunların ortasında mesela ben bi bahçe sahibi olmak isterdim. ah hele seramik fırınlarına geri dönmeyi de çok isterim. bu da var yani. cam işçiliği öğrenmek de ilginç olmaz mı? böyle bi "yetişemiyceksek maymun iştahlı olalım" prensibi hakim; bi müzik aleti çalalım gençler ve futbol/basketbol dışında takip ettiğimiz bi spor olsun. falan fülün.
derken.
koli geldi hoş geldi:
1 PENGUEN
1 NOKTA (SON SAYI!!!!)
1 NATIONAL GEOGRAPHIC: "deniz bitti" sayısı. yanında balık çiftlikleriyle ilgili yazılar.
YEŞİL ERRRİK!
Sonuçta nedir, bi şekilde yakalıyoruz işte ucundan. mutlu bi şi. yaşasın anne kolisi.
ve nedir yani, ben hala çok uykuluyum. uyumak kadar anında yapılacak bi şi yok. uyuyamama nedir bilmiyorum şu hayatta. çok kolay bi şekilde kendimi yatağa kitleyip saatlerce uyuyabilirim. sonra işte burdan biri çıkıp "ölünce dinlenicem bol bol, bu hayatta 4 saat uyku yetiyo bana" deyince --
ben niye yetişemiyorum, biraz daha anlaşılıyor sanki.
ankara'dan elimde ne var? Atalet. bitmeyen bi atalet hissi kapmışım ankara'dan, ilk fırsatta fırlıyor. Gerçi ankara mı bana verdi o hissi yoksa ben mi ankara'ya bok atıyorum belirsiz.
neyse işte. gözlerim kapanıyo. yetişemiyosak yastığımızın yumuşaklığından, rüyaların güzelliğinden monşer.
7 yorum:
bir de beyoğlunda gezersin vardı onu unutmuşum.
bulursan bana da bir şeylere yetişememekten şikayetçi olmayan insanlardan bir tane getiriver, onu dövüp hırsımı ondan çıkarayım. atalet bence ankara'dan degil, yataktan :) mesela ben de 4 saat uyusam herhalde hayatım GERÇEKTEN çok farklı olurdu... ühühühü ağlicam.
anne kolısı cok guzel..bana hic yapmiyorlar uzaklardayken. ben kendi kendime internet kolisi yapiyorum:)
I saw Happy Feet and I Love National Geographic!!!
I am watchin The Time of the Gypsies soon... if you wanna watch it too let me know. We can have a movie night with the girls!
(a fan from Den Haag).
emir bey: göz de süzülüyo.
PBBC: di mi yaa... uyu uyu büyüsek neyse de yani. oof of. nedir işte saat 1, anca kalktım.
tuğçe: tuucaanım siz şimdi yola çıkmadan yollayınız bi koli, anca gelir zaten. kendi kendine sürpriz olsun :)
navigator: time of the gypsies!!!! yep count me in :)
deryacım
kolin de gelmiş hayırlı olsun..pengueni rotterdam taraflarına NERGIZ kardeşine doğru da yollasan mesela hoş olur:D
da ÖNCE bi maillere baksan tori davetimi görsen, zaten tez yazma konusunda imkansızlıklırla mücadele eden şu arkadaşına cevap atsan be güselim?
PS: YA BEN ANONİM DEĞİLİM AMA BAŞKA TÜRLÜ ATAMADIM..BENİM BLOGUM YOK..EVET EZİĞİM BEN:P
TORRIII TORIIII diyorum anında nergizcim yani.. hatta bi ipucu: "other"ı seçip isim girebilirsin, benim yegane anonimim olabilirsin, falan filan :)
Yorum Gönder