10 Mayıs 2007 Perşembe

aldıırrmaaa deliii gönlüüm

simge geldi hoş geldi. dün "deryik yaşıyo musun?? havaalanındayım ben geliyorum bak!!" konulu bi mesaj alınca ını nın ını nın ınını nııın (ali desidero) çekip "fiyuu bugün ayın kaçı kaçı" paniğiyle aradım kendisini, bi 3 saat içinde simgeciğimin kollarında oluciim, amsterdam bekle beni.

peki rüyamda "hollandanın almanları denize döküşü canlandırması" görmem bi nedir? tamam geçen cumartesi bağımsızlık günüydü, içlenip ağladılar ama..

sertab erener bi tek lal albümünü yapsa yeterdi bize aslında. kızıl kıvırcık, operadan yeni fırlamış ve dişlek sevdik biz onu. turuncu hali de fena diildi. şimdi sarı oldu di mi?

Efendim burdaki uluslararası ceza mahkemesi'nde 1 haftadan uzun süreyle (ne kadar bilmiyorum ama hepsi "1 hafta yeterdi" diyo) eğitime tabii tutulmuş 18 hukuk adamının değerlendirme formunu çevirdim. Formlardan grubun haylazını falan saptamak mümkün. zira formun sonunda "eleştirileriniz" kısmına sadece 4ü "konferanslar kısa tutulsun, öğlen 3te falan bitsin sonra hollandayı gezdirin bize, hani haftasonu programları, kaynaşamadık" demiş. böyle değil tabii, hukuk diliyle demişler. çok sevdim kendilerini. ahaha bi tane "katılımcılar da sunum yapsın" diyen vardı, bu dörtlüye versek döverler heralde. bu da grubun ineği zannımca. neyse koca koca amcalar gugıllarlar falan :)

bu bağlamdaaaağ annemin "biraz büyük oldu kutuya koydular öhöm" diye kibarca uyardığı meşhur koliyi bekliyorum. dikkat dansöz çıkabilir. bi de postacı bu hostelin yan binaya ait bi yurt olduğunu bilmiyosa teeeee postaneye gitmek gerekicek, hoşlaşmadığım bi yer kendisi. hollanda ve 7 düvel azabı: tek sıra olalım, elimizdeki numarayı bekleyelim. bu ülke bu hızda nasıl bi verimliliğe erişiyo cidden bi soru. iktisadi olarak imkansız belki başka ilimler biliyodur cevabını.

mutfağı artık kullansam diyorum. hazır gıdalar, artık hayatımdan çıksanız diyorum, bu ikili delilik sona erse. gece yarısı fast food diye tırım tırım aranmak da hoş değil.

duvarımda 17 ayrı biranın bardak altlığı asılı, hepsini tattım. hehe efes bile var icabında. tekel birası altlığı bulup da göndermeyen hayatını bira fıçısı olarak geçirsin.
hava parçalı bulutlu, çok sıkışınca yağıyo.


sen şarkılar söyle içinden boşver.
sonra sezen kıskanıp benzer bi şarkı da kendine yaptı:
o zaman şarkı söylemek lazım avaz avaz.

hani saygıda kusur yok ama biz biliyoruz ki the beatles'tan sonra yeni bir şey söylenmedi henüz. sezencim de türk versiyonu olsun madem bu ekolün. gerçi o şiirsel gider iken beatles ilkokul cümleleriyle tavlamakta "its a fool who plays it cool". ve yine rolling stones tatmin olamıyoken elini tutmaktan bahseden böcük saflığı var tabii bu gençlerde.

çalsın madem john lennon: woman. bi de jealous guy.
ha john'u da beatle severiz, o ayrı.

12 yorum:

Adsız dedi ki...

sertab, sezen, tarkan son on senedir kış uyklularında olmalılardı. hatta sezen aksu en son gülümse'yi yapmalıydı!

özledim seni. yazın gelebilsem keşke.

Adsız dedi ki...

bira mı ?

Emir Bey dedi ki...

miiişel may bel
diis ar vörds ar go tugedır vel gibi birşey =)

Emir Bey dedi ki...

en sevdiğim the beatles şarkısını da bu denli net bilmem çok şaşırtıcı gerçekten =)

Parizyen Ay Lambasi dedi ki...

deryik!
1 ay sonra istanbul'a gel!

this is an order!
eheh

deryik dedi ki...

dilara: vaay yorum! :) biz de özledik efendim sorma... gelirsin gelirsin. olmadı ben gelirim. biter bu hasret bu çile :)

zeyneppppxxx: şimdi bu zeynep dişçi bi zeynep ise "şarabın yeri hala ayrı, hele kerebiç!!" diyor, "bira burda daha ucuz ve güzel" diye açıklıyorum :) onun dışındaki zeyneplere cevabım: "hı hı bira" :)

emir bey: paul mccartney bi gün gerçekten bi fransız kızla tanışır, lakin kız ingilizce bilmez, paul'ün de tek bildiği "ma belle" demektir fransızca. şarkı öyle çıkar. "I'll say the only words that i know you'll understand"...

parizyen ay lambası: öhöm!!! deniyciim piki. korktum :)

the navigator dedi ki...

Does anyone by any chance know of an online translator from Turkish to English paragraphs? I would really love to read this blog, but I do not speak Turkish! HELP ME?!
I love you!
~navigator.

enne dedi ki...

Sertab şimdi siyah kısacık saçlı, ben de onu kızıl ve kıvırcık haliyle sevmiştim. Ama olsun, "Aşk" şarkısını çok güzel söylüyor. Bu yazını çok beğendim ben, bazen sanki, eee, karmakarışık oluyo, toparlayamıyosun sanki, ööle bırakıyosun yazıyı. Bence yani, seni okumak güzel ama, seviyoz yani.

deryik dedi ki...

the navigator: guess who left a comment :) well, translators would collapse with these words dear:P i'm not writing with perfect grammar plus i make up some words sometimes... ask me, i'll translate it 4 u. u dont miss much though, nothing new that u dont know :)

Tugc dedi ki...

Ay ay ingilizcesini de yesinler :)
Hazir gidalardan bir sure sonra fenalik geliyor. Anneme gelip, ilk kez bana sebze yap dedigimde kadincagiz aglayacakti resmen..Inanamamisti..Yurt disi insani normal yemek ister bile yapiyor:)

deryik dedi ki...

tuğçe: konuşturuyolar insanı :P yahu evet ben de anneme "pırasa özledim" dediğimde bayaa bi şaşırmış idi:D

the navigator dedi ki...

hihihi... I have the advantage to have you near, in person, but what do I do when I can't see you and ask you anymore? There should be some really cool websites that translate paragrahps from Turkish to English?

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker