saftım. büyüdüm kaldı biraz kırıntısı tabii. ben küçükken bööle hop ağlamaklı, dudak sürekli dışa kıvrılası bi küçük kızdım. küçücüktüm resmen, ilkokul 1'de 19 kiloydum. biraz kırıntısı kaldı evet.
şimdi nerden geldiyse aklıma, bana ilk kim yalan söyledi diye düşündüm. yani bööle "diş perisi yok yavrum" gerçekleri değil, beni alt üst eden yalanlar... sınıf arkadaşlarımdan bi kız vardı siyah lüleleri olan, oydu galiba. ben onu hatırlıyorum. yalan da ayrıntılı değil; ama aptal yerine konmuştum gereksiz yere (gereklisi olmaz gerçi). o hissi çok net hatırlıyorum. yalan= aptal değilim ben. tepkisi böyle.
neyse işte yıllar geçti, ben kilo aldım tabii, sonra saçım başım değişti, büyüdüm, yollara koyuldum. neticede yalanlar menüsü hazırlayacak temeli attım. bunun öncesi şu: insanlar ikiye ayrılır; yalanlar arasında fark görenler ve görmeyenler. bi de araftakiler var; onlarla geç tanıştım: herhangi bi yalana katlanamıyo gibi görünüp çatır çatır yalan söyleyen sinsiler. neyse menüye geçelim..:
1)içinizi deşen yalanlar: göz göre göre acıtmak için söylenenler. size kayıp verenler. daha gelmedi başıma, gelmesin de.
2) beyaz yalanlar: ve böyle bi yalan çeşidi olacağına inananlar, tabii. bu "karıcım çok güzel görünüyosun"la başlar, "ay sen kilo vermişsiin"le devam eder, "çok zevkliydi, harikasın" halini alır, "seni hep sevicem"le biter. bunu da görmedim sanırım, en azından sonunu. gecinden versin.
3) gerekli yalanlar: mesela ben söylemiştim. sağlık söz konusuydu. kötü bi haberi saklamıştım. saklamak için yalan söylemem gerekmiyodu baştan, sonradan gerekti. ama kimse kızmadı bana, teşekkür edildi. neyse.
4) koşullu yalanlar: bu en enteresanı. "şartlar öyle gerektirdi" yalanı. bu yalanı söylediğiniz ortaya çıktığında "olabilir, yapmışımdır, şartlardandır" demek icap eder. süleyman demirel edasıyla, "netçedeeeğ olan olmuşturrrr" çekerseniz daha bi katmerli. işte bu en salak yerine koyan yalandır. koşulunu sevsinler derler adama. katmanlıdır bi de.
5) "ben ne dersem inan" yalanı: ah bu en katmerlisidir, bu araftaki sinsilerin favorisidir. çünkü aslında inanmamak gerekir. bi üst maddedeki yalanla prensipte yapışık ikizdir. "ben ne dersem inan- ama benim belirlediğim koşullar dışında". ah doğru ya, o şartlardan haberdar edilmeniz gerekirdi.... perfect info yok yeğenim, ne çıkarsa bahtına. bu "aptallar umut eder" motto'sunun katmerlendiği, "aptal olan böyle bi lafa inanır" anıdır. çok öğretici olduğu rivayet edilir. öğrettiği şey şudur: dürüstlük görecelidir.
6) "senin iyiliğin için" söylenen yalanlar: 3. maddeden farklı olarak, gerekmezler. kişi öyle karar vermiştir, patlatır yalanı. sorunca da boku size atar. "ay kaldıramazdın amaaağ". ne biliyon derler adama.
7) gizlilik yalanları: bazen özel hayatınız, hayır kişisel sırlarınız için yalan söylemeniz gerekir. kimse kusura bakmasın. bu kendi ruh sağlığınız için gerekir; dışardakiler öğrense onlar için hiçbir şey değişmeyecekken sizin hayatınız allak bullak olacaktır. defansif yalan bi yerde. bunun ne kadarı yalan ne kadar gizlemek, bilemiyorum. bazen bu yalan taşınamayacak hale gelir, ama sizindir. bırakamazsınız. zor geliyo kulağa.
daha vardır tabii... neticede insanoğlu doğruyu ararken yalan söyler, öyle tuhaftır. ama şahsen 5 numarayı tek geçerim. çünkü buna genellikle "bana hep dürüst ol" paçavrası bağlanır. siz salak gibi dürüst olursunuz. ah ama koşullar... ah o hain koşullar... sizin koşullarınız yoktur, siz hep dürüstsünüzdür; belki 7. madde hariç; o da gizliliğe girer. neyse, o hain koşullar getirir size yalanı, yoksa söyleyenin niyeti yoktur.
nolur işte, bi gün o yalan durup dururken, siz hiç aramıyoken pıt diye ortaya çıkar kendi kendine. resmen mehtabı takip ederek evine dönen kediler gibi... gelir bulur sizi. çok gülersiniz çok. ve yine aynı his gelir boğazınıza, 19 kilo olursunuz bi an: "ama ben aptal değilim ki.. ne gerek vardı ki..." ... üzülmeyin şekerim: aptal değilsiniz; koşullar sizi aptal sanıyo. ahahaha.
"bana aptal muamelesi yapma" lafını duyduğunuz an, koşullar gereği aptal yerine konduğunuzu hatırlarsınız, olabilirdir tabii.. mümkündür. koşul egoist, göreceli bi şidir. koşul sizi aptal sanıyodur. ah bi de öncelikler vardır- koşulların yarattığı; o an dürüstlük önceliklerden değildir, başka kaygılar vardır, o kaygılar sizi ilgilendirmez. netçedeeğğ olan olmuşturrr. haddinizi biliniz, dürüstlük görecelidir. elinizdekiyle yetinin.
sonra nolur biliyo musunuz? koşullar gereği arkanıza bakmama kararı alırsınız.
büyümezsiniz; ama çok bi rahatlarsınız.
ve hepsi bi anda olur.
"yeter artık, hakikaten çekemiycem" dersiniz.
ve artık dönüş yoktur. rahatlarsınız.
düşünmeyecek, dinlemeyecek, sormayacak ve konuşmayacaksınız.
artık koşulları aştınız; hiç ama hiç takmayacaksınız.
ve buna yapacak bi şi yoktur.
netçedeeğğ olan olmuşturrr.
şimdi nerden geldiyse aklıma, bana ilk kim yalan söyledi diye düşündüm. yani bööle "diş perisi yok yavrum" gerçekleri değil, beni alt üst eden yalanlar... sınıf arkadaşlarımdan bi kız vardı siyah lüleleri olan, oydu galiba. ben onu hatırlıyorum. yalan da ayrıntılı değil; ama aptal yerine konmuştum gereksiz yere (gereklisi olmaz gerçi). o hissi çok net hatırlıyorum. yalan= aptal değilim ben. tepkisi böyle.
neyse işte yıllar geçti, ben kilo aldım tabii, sonra saçım başım değişti, büyüdüm, yollara koyuldum. neticede yalanlar menüsü hazırlayacak temeli attım. bunun öncesi şu: insanlar ikiye ayrılır; yalanlar arasında fark görenler ve görmeyenler. bi de araftakiler var; onlarla geç tanıştım: herhangi bi yalana katlanamıyo gibi görünüp çatır çatır yalan söyleyen sinsiler. neyse menüye geçelim..:
1)içinizi deşen yalanlar: göz göre göre acıtmak için söylenenler. size kayıp verenler. daha gelmedi başıma, gelmesin de.
2) beyaz yalanlar: ve böyle bi yalan çeşidi olacağına inananlar, tabii. bu "karıcım çok güzel görünüyosun"la başlar, "ay sen kilo vermişsiin"le devam eder, "çok zevkliydi, harikasın" halini alır, "seni hep sevicem"le biter. bunu da görmedim sanırım, en azından sonunu. gecinden versin.
3) gerekli yalanlar: mesela ben söylemiştim. sağlık söz konusuydu. kötü bi haberi saklamıştım. saklamak için yalan söylemem gerekmiyodu baştan, sonradan gerekti. ama kimse kızmadı bana, teşekkür edildi. neyse.
4) koşullu yalanlar: bu en enteresanı. "şartlar öyle gerektirdi" yalanı. bu yalanı söylediğiniz ortaya çıktığında "olabilir, yapmışımdır, şartlardandır" demek icap eder. süleyman demirel edasıyla, "netçedeeeğ olan olmuşturrrr" çekerseniz daha bi katmerli. işte bu en salak yerine koyan yalandır. koşulunu sevsinler derler adama. katmanlıdır bi de.
5) "ben ne dersem inan" yalanı: ah bu en katmerlisidir, bu araftaki sinsilerin favorisidir. çünkü aslında inanmamak gerekir. bi üst maddedeki yalanla prensipte yapışık ikizdir. "ben ne dersem inan- ama benim belirlediğim koşullar dışında". ah doğru ya, o şartlardan haberdar edilmeniz gerekirdi.... perfect info yok yeğenim, ne çıkarsa bahtına. bu "aptallar umut eder" motto'sunun katmerlendiği, "aptal olan böyle bi lafa inanır" anıdır. çok öğretici olduğu rivayet edilir. öğrettiği şey şudur: dürüstlük görecelidir.
6) "senin iyiliğin için" söylenen yalanlar: 3. maddeden farklı olarak, gerekmezler. kişi öyle karar vermiştir, patlatır yalanı. sorunca da boku size atar. "ay kaldıramazdın amaaağ". ne biliyon derler adama.
7) gizlilik yalanları: bazen özel hayatınız, hayır kişisel sırlarınız için yalan söylemeniz gerekir. kimse kusura bakmasın. bu kendi ruh sağlığınız için gerekir; dışardakiler öğrense onlar için hiçbir şey değişmeyecekken sizin hayatınız allak bullak olacaktır. defansif yalan bi yerde. bunun ne kadarı yalan ne kadar gizlemek, bilemiyorum. bazen bu yalan taşınamayacak hale gelir, ama sizindir. bırakamazsınız. zor geliyo kulağa.
daha vardır tabii... neticede insanoğlu doğruyu ararken yalan söyler, öyle tuhaftır. ama şahsen 5 numarayı tek geçerim. çünkü buna genellikle "bana hep dürüst ol" paçavrası bağlanır. siz salak gibi dürüst olursunuz. ah ama koşullar... ah o hain koşullar... sizin koşullarınız yoktur, siz hep dürüstsünüzdür; belki 7. madde hariç; o da gizliliğe girer. neyse, o hain koşullar getirir size yalanı, yoksa söyleyenin niyeti yoktur.
nolur işte, bi gün o yalan durup dururken, siz hiç aramıyoken pıt diye ortaya çıkar kendi kendine. resmen mehtabı takip ederek evine dönen kediler gibi... gelir bulur sizi. çok gülersiniz çok. ve yine aynı his gelir boğazınıza, 19 kilo olursunuz bi an: "ama ben aptal değilim ki.. ne gerek vardı ki..." ... üzülmeyin şekerim: aptal değilsiniz; koşullar sizi aptal sanıyo. ahahaha.
"bana aptal muamelesi yapma" lafını duyduğunuz an, koşullar gereği aptal yerine konduğunuzu hatırlarsınız, olabilirdir tabii.. mümkündür. koşul egoist, göreceli bi şidir. koşul sizi aptal sanıyodur. ah bi de öncelikler vardır- koşulların yarattığı; o an dürüstlük önceliklerden değildir, başka kaygılar vardır, o kaygılar sizi ilgilendirmez. netçedeeğğ olan olmuşturrr. haddinizi biliniz, dürüstlük görecelidir. elinizdekiyle yetinin.
sonra nolur biliyo musunuz? koşullar gereği arkanıza bakmama kararı alırsınız.
büyümezsiniz; ama çok bi rahatlarsınız.
ve hepsi bi anda olur.
"yeter artık, hakikaten çekemiycem" dersiniz.
ve artık dönüş yoktur. rahatlarsınız.
düşünmeyecek, dinlemeyecek, sormayacak ve konuşmayacaksınız.
artık koşulları aştınız; hiç ama hiç takmayacaksınız.
ve buna yapacak bi şi yoktur.
netçedeeğğ olan olmuşturrr.
10 yorum:
"uyuyamamak" ve "ben küçükken"e ortak deepnot:
Sen uyku ile uyanıklık arasında med-cezirlere düşerken,ikisi arasında cereyanda kaldığın bi yerde bulacak Can Baba o küçük kızı.Saçlarını okşayıp yüzünü avuçlarının içine alacak ve biraz da korkmuş o kocaman gözlerine bakıp:"..yalnızlığım benim çoğul türkülerim/ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi.." diyecek.Gülümsemesini sana bırakıp eski datça'nın o dar sokaklarında güler'inin yolunu tutacak,bir elinde şarap şişesi,bir elinde agız dolusu şiire dönen sözcüklerle..
Dünyada milyonlarca yan oda varken,geldi benimkinin dibine taşındı kardeşim bu kız da..Töbe töbeeee.. :)
Ben o "ben aptal degilim ki" durumlarini cok yasadim..cok aptal hissetmisligim vardir..
o yuzden kendime beynelmilel retard demek istiyorum..
deepnotum: aaa.. valla ben burdaydım, siz yeni taşındınız:)
can baba ağız dolusu küfretsin, ona o yakışıyodu. bu yazıya da aldırmayınız efendim, ben aslında çok keyifliyim. yani ruh halimin dışında bu.
tuğçe: estağfurullah :) çok güldüm ama bu lafa ben :)
bu kategorize etme durumun bağlılık yaratma halinde bende. aklıma bi hımhım? geldiğinde danışasım gelecek yakında. bızzt!
lavender: valla bekleriz demiş idim yine diym :) maddeleyince daha rahat anlıyorum galiba ben :P
ya deryik, beni kategorize etme
Bülent
bülent: peki bülentcim de... senin yalanların zaten bunun dışında ve üstünde. "gece yalanları" demedim ki hiç bak.
hani acıtır o albüm ama gülümsetir de.
yaa bülentcim, böyleyken böyle :)
Efenim diil bu yazıya hepsine aldırıyoruz;zaten aldırmasak burda ne işimiz var :)
Öte yandan bi keyifsizlik hali sezinlendiği için diil aksine yazma isteği verdiği için iki kelam edesim geldi.Senin ruh halinin dışında yani :)
ben de ağız dolusu küfür yazacaktım ama güler'ine gidişine yakıştıramadım,o yüzden çevirdim lafı :)
Bu arada evet haklısın,sen sabittin ben geldim :)
Postmodern şiir
Deryik lan,
takma kafana yalan dolan.
Git gez dolaş, ortalıkta dolan.
Alx
deepnotum: yok güler alışıktır küfre, üstüne alınmaz ki..
alx: yücesin alx'cim.
Yorum Gönder