22 Aralık 2009 Salı

yimek.

blogırınızı tanıyıp bilin diye söylüyorum. çok önemli ya, şart, yoklamanız var, ondan:

1. yumurta çok severim. her halini, her şeklini. yumurta yemek, kahvaltıyı anlamlı kılan tek şeydir. julia roberts filmlerinden en çok kaçak gelini sevmem de sanırım o "yumurtanızı nasıl seversiniz" meselesi yüzündendi, yoksa hikayeyi filan hatırlamıyorum. ben filmi değil de o sahneyi seviyorum sanırım; kızın 20 küsur çeşit yumurta pişirdiği ve tek tek denediği sahne. alakok yumurta kıvamı tutturmayı beceririm, övünürüm hatta. pilavımla da övünebilirim ama yok, yumurta başka. kolesterol filan diyolar, o güzelim sarı-beyaz şey yapmaz öyle şeyler bence. "civcive iyi gelen şey bana mı dokunacak" diyerek bilimi arkamda bırakıyorum. yumurta yemek de bi törendir. bence her öğün yenebilir. piyazın yanında yumurta olur, en mutlu ben. salatadan çıkar, yine bi coşku. omletim beğenilir sevinç fıskiyesi. 3 gün yumurta yemesem hüzünlenirim. bu da böyle biline.

2. peynir severim. hepsini diil ama, taze ve yumuşak olucak. misal, bana ezine verin bi kalıp, bi bakmışsınız hiç olmamış. keza brie. brie benim hollanda günahımdı. marisol fenası yüzünden, peynirin yanında bile peynir yer hale gelmiştik. şimdi elimde bi kutu var ve yarısını elmayla birlikte yedim. gouda da fena diil ama "brie, bambaşka biri" diyerek, tutamayarak... kelime oyunu. neyse, tutabilirsem kendimi, şarapla yiycem. ama sanmıyorum.

3.yoğurt. yoğurt candır, yoğurtsuz kalsanız anlardınız. yoğurdu hakikaten ilk türkler akıl ettiyse, bence üzerimize düşeni ziyadesiyle yerine getirmişiz demektir. cacık dasüper bi şi mesela. koyu kıvamlı, nanesi tuzu yerinde, azıcık zeytinyağı gezdirilmiş bi kase cacık. sonra yoğurda her türlü saçma şeyi katıp karıştırdığınızda bile sonuç güzeldir. çiğ kalmış sebzeler, tatsız kuru meyveler vs vs. her şey yoğurtla kişilik kazanır. patates püresi bile yoğurtla güzelleşebilir. çiğ pırasa buna dahil. ayran sonra, ayran gibisi yok. sürekli tansiyonu düşenler bilir kıymetini.

4. domates kokusu, elma kokusu. diğer sebze meyveden anlamayabilirim ama iyi domates ve iyi elma buram buram kokuyo ya hani, anlayacak çok bi şi de yok yani. bence çok güzel, insanı mutlu eden bi şi. kesiyosun kokuyo, kesiyosun kokuyo. yemeden önce bi tur doyuyosun. salatalık da kokuyodu sanki ben küçükken, beslenmede getirmek yasaktı. üzüm bi de evet. üzüm ve kiraz. "tabağa çok koyma, bitirmeden rahat etmiyorum, fenalaşıyorum sonra" meyveleri. genetik, ondan.

5. reçel. reçel de keza, yokluğunda kıymeti anlaşılan bi diğer nimetimiz. meyve saklamanın en güzel yolu. portakal kabuğu reçelidir, ayva marmelatıdır, damardan verseniz uyar bana. erik yahu, erik reçeli. bi kavanoz erik reçeliyle albert heijn'da dans etmiş biriyim ben.

6. bütün bunlardan hareketle, kahvaltı muhteşem bi öğün bence. nasıl atlanır bilmiyorum. yani tamam aceleden keyifle yenemeyebilir ama bi şi yenmeli, atlanmamalı. canım süreya ne demiş: kahvaltının mutlulukla bi ilgisi olmalı. evet bi kere. yok makarnaymış, dönermiş, ana öğünle ilgili düşkünlüklerim pek yok. kahvaltı ve içerdikleri kıymetlim.


brie kemiriyorum köşesinden. hepsini yemiyosam, tamamen aşktan.
kutuya koyup kaldırdım bile, canım iradem.
evet evet: "aşk, bi kalıp brie'nin yarısını yemeden durabilmek için havalara bakmaktır."
bi de kayra vintage + chivas regal + ananas. arada bi yüzümü güldürüyosun be ofis.
yılbaşı için 3 kere: vuhuhu!

6 yorum:

mermaid dedi ki...

ezine peyniri. ölürüm. güneş yumurta bayılırım. ben ağzıma koymadığım yumurtayı son üç yıldır senin gibi bi omlet ustasıyla sevdim, şimdi yemediklerimi kaza ediyorum :)ayran en çok içtiğm şey. yoğurt, cacık ay ay. reçelle falan ne super oluyor. reçel demişken ay ay ay. bergamut, prtakal, ayva, vişne, tabi ki böğürtlen. ay. benim bütün ara öğünlerim kahvaltı konseptidir. ne makarnası, bir yumurta yeter. ve evet kahvaltı en önemli şeydir.

jelatin dedi ki...

İlkokul hayatım boyunca okul öncesi kahvaltım bir bardak Nesquikli süt idi. Sonra orta okulda filan da... Nesquikli sütten tosta nasıl geçiş yaptım, hatırlamıyorum. Annem, ben servise binmeden elime bir tost tutuştururdu, onu serviste -kelime anlamıyla- kemirirdim. Bazen kalanını dayanamaz çöpe atardım.

Annem kahvaltı hazırlamaktan nefret eder. Dünyanın tüm yemeklerini -barbunya hariç- layıkıyla yapan, mutfak konusunda hiçbir şeyden çekinmeyen, üşenmeyen bu kadın, sabah kahvaltıları konusunda tam bir canavara dönüşürdü. Dolayısıyla orta okul & lise civarında yediğim tostların kuruluğunu, sevimsizliğini, annemin onların içine sevgisini katmamasına bağlıyorum. (Benim geç yatıp geç kalkmaya programlanmış, dolayısıyla sabahları yataktan kazınan bünyemin hiçbir suçu yok!)

Neyse o tostlar bir ara benim kilo alma takıntımla kepek ekmeğine dönüştü. Kepek ekmek, beyaz peynir, salatalık. (Sandviç) Bunu seviyordum sanırım, çünkü akşam çok az yediğim için sabah yediğim o "şey" adeta bir İskender gibi görünüyordu gözüme.

Büyüyünce ne mutlu ki üniversite kafesinin nefis börekleri, üniversite Stabucks'ının nefis fesleğenli poğaçası girdi hayatıma. Ne güzel oldu. Yanında kocaman bir latte. Köpüksüz, ekstra shot'lı, non-fat. Hâlâ, alkollü gecenin sonrasındaki sabahlarda kocaman bir kahveyle karnımı doyurmaya bayılırım. 1 saat geçer, öğlen olur, ben yemek yerim.

Bazen, tatil günlerinde, kahvaltı saatinde uyanmışsam eğer, hemen geri uyurum. Kahvaltı etmek öyle zulüm bir şey benim için çünkü. Tek tek tek tek hazırla. Ekmek peynir olmuyor. Onun yanına domates salatalık lazım. E onu doğramak lazım. Doğranacak şeyleri öncesinde çürümeyecek miktarda satın almak lazım. Düşündükçe basıyor beni. Tek kişilik kahvaltı durumu beni çok üşendiriyor.

İstanbul o konuda güzel. Erken kalktığın zaman, seni nefis omletlerle & kızarmış ekmeklerle & domateslerle ağırlayan kahvaltı mekânları var. Boğaz eşliğinde... Nar mesela! Böyle bir sunum, böyle bir şıklık yok. (Tulum peynirinin çilek dilimleriyle servis edildiği tek mekân orası sanırım?) Yani biri hazırladığı sürece kahvaltı, "belki"! Aksi takdirde bana çikolatalı Nesfit'imi verin, ezine peyniriniz sizin olsun.

Damlo dedi ki...

Hehe bunların hepsini severek yiyen birine hiç benzemiyorsun deryiko neredeyse el kadar bi kızsın.
formülü nedir acep? sen de bence böyle bi site kur tarifler ver mesela, yiyorumyiyorumzayıf kalıorum.com söz dost siteler(o da neyse) e ekliciğim seni :D:D

geleyim konumuza pardon konuna :D

kahvenin altı olan bi şi nasıl kötü olabilir ki?
yumurtayı ve sütü ilkokulda bıraktım ama ben. Annem o kadar çok yedirdi ki ters tepindik. Şimdi kokusuna tahammülüm yok. Sevgili pazar kahvaltısında şöyle güzel bi menemen olsun istiyor resmen 1589 tane anlaşma imzalıyoruz yapmadan. Ayy onu koyma, ayy o kokucak en sonunda yumurtasız menemeni icat ediciğim o olcek. Mesela yumurtası kek de yababilirim ben :Pp
ama bitek hali var ki ona hayır diemiorum, hayır diyemiosam sofraya konmasına izin veriorum işte :D neyse şaka bi lokma alıyorum ucundan: yuvarlak kesilmiş yumurta üstünde zeytinyağı, karabiber, kimyon ve kırmızı biber ve köri sosu yanında da miss gibi maydenosss. öyle işte yumurta dedin mi böyle olsun can kurban.

beyaz peynir hariç, envai (çeşit) peynire de kapım açık yer de mevcut.
reçelde de turunç ve kızılcık favorim annemin şeftalisi ve çilekinden sonra. (Uff yaa kahvaltı demek tatil demek, uyku demek anne elinden kahve demek, dertlendim yahu.)

yoğurt bilmukabele, cacık desen, az bile yazmışsın üstüne. arada sarmısak yiyebiliriz dii mi ne de olsa tuzlu ayranımızı da içioz :D

kahvaltı geçiştirilmemeli bence de. hatta özlenilmeli. üzerine planlar kurulmalı. ee üstüne bi de adı üstünde kahve içilmeli işte. o Masa da hiç kaldırılmamalı, izlenmeli bi süre :D:D

kütür kütür bi yeşil elma yedim sayende yatmadan. pek tefeşkür. üşenmesem dometes de rendelerdim öyle severim ikisini de.

parça pinçik yorumumu bağışlayınız zira uyku vaktimi deldim geçtim.

Aleksi dedi ki...

oha, jelatin resmen kendi blogunu kapatmış, sana koment diye blog yazısı yazmış. bunlara izin verme deryik. herkes kendi yazısını kendi bloguna yazsın.

deryik dedi ki...

mermaid: bence de, akşam kahvaltısı çok mümkün ve güzel. candır can.

jella: bana özel post bu! :) sana ellerimle kahvaltı hazırlamak, "ekmek soğumadan koş gel" demek filan istedim. aç karnına kahve kıvrandırıyo beni. nesquikli süt ama, hep vardı.

damlo: benimki bünyeden de, kahvaltı etmek kilo almayı engeller aslında. yani vücut tüm gece ve üstüne de sabah aç kalınca öğlen iyice deliriyo. beyaz peynir ve yumurtasız hayat düşünemiyorum. bağımlılık eşiğindeyim :)

alx: kıskanma bi kere. benim postum o, benim içün. esmeralda bana su verdi.

mermaid dedi ki...

jella ve sen bana kahvaltıya gelin. (jella diyerek yakınlık kurmaya çalışıyorum) ya da hep beraber gidelim. ekmek de soğumıcak size yüz bin çeşit ekmek yapcam. söz.

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker