4 Kasım 2009 Çarşamba

jella

blog aleminin bana kazandırdığı en büyük dostlardan, ilk başlarda yorum yazarken ah nasıl da on bin kere düşündüğüm, bana ilk yorumunu bıraktığında vuhuhu çektiğim, yılbaşı hediyesiyle tanıştığım, okuyanların bildiği okumayanların çok şey kaçırdığı, topuklu ayakkabılarla koşabilen kadın, jella, jelatin, veda etti. peşisıra baharlarla.

"aa sayfa tasarımı değişmiş" filan derken meğer: kepenk inmiş. yine ona yakışacak kelimelerle.

giderken arşivini de aldı gitti, çünkü sanırım günlüğünü orta yerde bırakacak kadınlardan değil o. içim buruk. hani mesela izlediğiniz dizi artık eskisi gibi değildir, ne bileyim, ekşisözlük artık eski tadı vermiyodur filan ya, o kendi blogu için böyle hissediyodu galiba. bense artık tüm blog alemi için böyle hissedicem, haberi yok. masallı kız da bi anda gitmişti. pıtır pıtır, bi anda gidişler, eve gelirken tüm yumurtaları kırmışım da haberim yokmuş gibi.

benzetmelere doyamıyosam bilin ki derdimi anlatamıyorum.



gördüğümde aklıma jelatin'i ve hatta en çok da onun kelimelerini getiren o reklamı buraya koydum. parfüm-paris-balon üçlüsü en çok ona yakıştığı için. kepenklerinin üstünde balon olmasını istediği için. ne bileyim işte. vedahabirsürüşey sebebiyle. post başlıkları sebebiyle. yapacağı yaka iğnesi sebebiyle, çok yani saymiym şimdi.

ama ama nispetimi de yapıcam, başka yerlerde sırf bana özel bi şekilde dinlerim yine onu. yine bana dizi kritiği, yine bana dedikodu, yine bana kahve. ilk okuduğum bloglardan, en çok okuduğum, arşivine döne döne daldığım, kalemine taptığım blog. jelatini okuyanlar jelatin arşivini de okur zaten. daha okumayanına rastlamadım. "arşivini okutan blog"dur, o mertebededir. özgünlük nedir, neye denir, kendi gibi olmak nedir, en bi jella. yağlamam ballamam gerekmiyor, 70 milyon adına konuşuyorum burda.

ben şimdi en sevdiğim kitabım elimden alınmış gibi, rafımdan atılmış gibi hissediyorum. hakkım var mı bilmem, kızıcam, kızamıyorum. bunu hissettirecek üç beş blog daha kaldı, bi hamle yaparlarsa diye korkuyorum.

gibi gibiyim işte. arada selam etsin, o da yeter.
blogdan sıkılırsam, tatmin etmezse, ben de giderim, biliyorum.
ama en şık vedayı kaptırmış olmanın yenilgisiyle giderim bundan sonra.


buyrun bizim ilk randevumuz.
çok heyecanlıydı.

2 yorum:

jelatin dedi ki...

Ah, Deryamu,

Bir blogu silerken ağladım, bir de yazını okurken. Çok acayip, çocuğumu yaban ellere göndermiş gibi.. Buruk bir his. Yorumlarımı okuyorum, gözlerim dolu dolu böyle. Fena.

Ardından ferahlık gelecek ama.. Eminim. Umarım.

Saklarım ben bu yazıyı. Çok teşekkür ederim be!

mermaid dedi ki...

hislerime tercüman deryik.

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker