mahçup haller. utanç hatta. size de oluyo mu bilmem.
rüyama girip "bre deyyus... ne len bu?!" filan dese haklı. utancımdan yerin dibine..
ne len bu hakikaten? şehir diil o kesin de, ne yani?
hipokrat yemini gibi, sinan yemini filan mı geliştirseler acaba. mesela kadir beyin öyle bi yemini olsa fena olmazdı. misal dere yatağına deprem sebebiyle de ev yapılmamalı. dere neticede. zaten ev yaparken deniz kumu da kullanılmaz. hiç işte. yalovada yıkık binaların ana kolonunda deniz kabuğu gördüğümüz günleri çabuk unuttuk.
15 yıldır bu şehrin belediye başkanlığını kimler yürütüyo bi düşünelim. derenin intikamıymış.
dün bizim sokakta dalga gördüm. DALGA. yokuşun sonundaki virajda sörf yaparak köprü yoluna inebilirdim. 4 dakika içinde 25 cm yüksekliğinde bi dere oluştu. arabaya nasıl bindim bilmiyorum. annem 3 saatte bir arayıp hava durumunu ve benim nerde olduğumu soruyo.
cuma gecesi ankaraya gidicem ben. cuma-ctesi hava beter olucakmış. rafting deneyimim olmadığı için yola çıkma konusunda biraz endişeliyim. diş ağrım da yok aslında ama lazım işte. ertelenemez durumda. bekliyorum, görüciim.
neyse... sel sonrasını düşünüyorum. ortalık çamur içinde. elektrik ve su yok. maddi hasar feci ama daha fenası, içme suyu bile yok tahminen. bunun devamı genelde ishal-dizanteri filan diye gidiyo. afet koordinasyon sorunu olsa da heralde afet sonrasının ne olabileceğini biliyodur devletim milletim. ikitelliyi geçtim, misal, dün etiler boyunca bir tek mazgal, gider vs görmedim ben. bütün bu sular bi yerde birikiyo, bi yerden taşıyo. ikitellinin kanalizasyonu şu an sokaklara karışmış vaziyette. daha fenası da olabilir elbet o kadar detayı bilmiyorum.
bebek güzelleri için yeni moda balıkçı çizmesi bu arada. mini etek altına siyah plastik. çok güldüm çok.
-
bienal başlıyor. darbe yıldönümünde başlıyor, doğumgünümde bitiyor. brecht'i bienale yetiştirdim okudum ya, saçma bi mutluluk duyuyorum. "insan neyle yaşar", çok temel bi soru. bi yerden afişini bulup alıcam. arakliycaktık, içime sinmedi. oyununu da izliym tamam olcek.
üç kuruşluk roman ve bi de körlük, sürekli aklıma gelen kitaplar bu 2 gündür. suda yüzen LCD televizyondan medet ummak, çamurdan tuşları bile küflenmiş televizyona ganimet gibi sarılıp gülümsemek, kötülükten mi cidden? sel sularında porselen tabak avı, çok canınızı acıtmıyo mu? ne bileyim, sel sırasında silah yağmalanması fotoğrafını duvara assanız "modern san'at" diye, batı avrupadan alkıış kopmaz mı bu soyutlama için? kelimeler heceye dönüşüyo, anca böyle "sil..yok...fen...tah" filan diyebiliyorum. sahneler sahneler.
*
ayh neyse. bu haftamız da selle geçer. önümüzdeki haftalar için sağlık bakanlığı domuz gribi telaşı önermiş, bilemiyorum, diğer yetkililerin menüsüne de bi bakmam gerek.
2 yorum:
ben de afişi araklamaya yeltendim kıhkıhhkıh. o bu değil bi bienal olsaa bu ay ziyaret edilecek olanlar. ssm ve istanbulmodern de usul usul çağırıoo bnz: http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=952270&Date=31.08.2009&CategoryID=82
karşılaşırız belki kim bilirr?
bkn: bakınız /
bnz: banınız nihohoho
Yorum Gönder