yabancı blogları geziyorum. "small things excite me" diyen amelie hallerle dolu ortalık. demiyolar bağırıyolar. hep de aynı small things gözünüzü seveyim. küçük çiçek, küçük kek, küçük kolye ucu, küçük fiyonklar... biri de küçük karafatma sevsin, şaşıcam. biri de yavru akbaba çizsin. mesela yani. ayrıca "what about big things sweetheart, how about the very very big things?" dememek için zor duruyorum. kötü kedi şerafettin- garfield buluşması gibi.
lookbook.nu'dakilerin çoğunun kilometreler ötesinde aynı görüntünün on bin yankısı olabilmesine de şaşıyorum. bi tane küçük çiçekli eteği olan kızın da omuza asılmış koyu kahverengi postacı çantası, panama şapkası veya numarasız dev gözlükleri olmasın. ya da o eteği göğsüne dek çekmesin. şaşıcam gerçekten. tahmin edilebilir orijinallikler yoruyo. saç modelinden oxford ayakkabısına kadar harita metod defterin çizgileri gibi muntazam ve süreklilik içinde. ama en bi varoluşsal bunalımlar, "exciting small things" sonucunda örüldüğüne inanmalıyız mesela o hardal sarısı/lacivert/ekru renkli bol hırkanın.
tahmin edilebilirin ötesinde, adeta zincir reaksiyon. bi başladı mı devamının nasıl geldiğini bildiğimiz şeylerden; pembe dizi de olabilir. tayland'dan yunanistan'a aynı şeyi en bi orijinal zannetmek de toplu histerinin online versiyonu galiba. üstündeki iki parça kıyafeti söyle, doğumgününde hediye olarak ne alabileceğini söyliym, öyle haller. hep aynı hep aynı. insan fotokopiyi göre göre ıslak mürekkebin neye benzediğini mi unutuyo nedir, bilmiyorum.
yani ergen analizimi derinleştirmem gerekirse, emolar da aynı mesela, ama birbirlerini tutuyolar, bi grup psikolojisi var, aynılıklarının farkındalar. bu bahsettiğim kadroya ise amelieler desek, birleşseler, farklıymış gibi yapmasalar? ufak çiçekli penye kumaştan beli lastikli, diz üstü etek alımlarını toplu yapabilirler hem. mary jane ayakkabıları da öyle, en bi T bantlısından, indirimli.
hadi bilimsel katkım olsun, adı var bu small things excite me halinin: japonyada zakka diye biliniyo-imiş. ordan iskandinavya filan, yayılıyo. kısa bi araştırmam sonucu gördüm ki bu ekol zakka tarifine uyuyo. zakkacılar filan desek, ne bileyim. öneri öneridir. "zakka amelie" de olur, doğu batı sentezi. isimsiz bırakmaya kıyamıyorum. bo-bo da dendi zamanında ama bu başka.
yabancı blog konusunda başa dönersek, açıklıyorum ki susie bubble candır. en azından kendi kendince ve komik. "boynu bükük öldüler" pozu da vermiyo. verse de başka veriyo filan falan.
yaşlandım. batıyolar. evet ben de şahbazım. hıh.
başlıktaki domain name de benden size hedaye ossun.
3 yorum:
her gün kendi örneklerinden onlarcasını görüyor olmalarına rağmen kendilerini bu kadar orjinal zannedebiliyorlarken, internetin olmadığı, milletin görsel olarak birbirinden bu kadar haberdar olmadığı ortamlarda yaşasalardı her biri kendisini birer ikon olarak falan görürdü sanırım.
Gerçi internet olmasa da muhtemeln bu kendine has(!) tarzı yaratamazdı hemen hiç biri.
İyi olurdu bence. Hayatımda -muhtemelen- ilk kez parantez içinde ünlem kullanmama sebep olmazlardı.
alakasız ama ben de dikkat@'i bulduumda çook keyiflenmiştim :)
Üstüme alınmış gibi olmayayım fakat, böyle konuşmak sana hiç yakışmıyo be Deryik.
Yorum Gönder