6 Mayıs 2009 Çarşamba

ben eskiden

salaktım.

hangimiz diildik ki diycem ama bazıları "7 yaşından beri çok bilmiş o yüzden takip eden yıllarda yeni bi şi bilememiş" halde, onlarla aynı kulvarda diiliz. hani "ben ve benim gibilerden hangisi eskiden salak diildi ki". yevet. oldu.

sonr akıllandım mı, eh yani. sayılır. akıl akıl peşime takıl, gördün deli dön geri. yani insan öğreniyo bi şiler. misal ben artık rüzgarda sigara yakabiliyorum. çok uzun zamandır ofsayt nedir onu da biliyorum. lanet olsun adamım, kriket maçı bile takip ediyodum.

öğrenerek salaklık geçseydi güzel olurdu tabii. ama öğrendiklerimizin akıllanmaya katkısı vardır elbet. misal, evrim de böyle bi şi hüstın. ağaçtan düşe düşe ağaca çıkmamayı öğreniyosun. hahaha. kendi kendime çok güldüm demin.. neyse yani işte aptala hayat kolaydır ama salağa nedir, bilmiyorum.

perdelerim var. annemin aklına uyup 4 kanat perde aldım. 2 de işimi görürmüş. şimdi 2 kanat gerçekten işimi görür mü, yoksa annem ilerleyen günlerde haklı çıkarsa outurp bi daha kornişe perde takmam gerekir mi, bu sebeple acaba taktıklarım yerinde mi kalsa hesabı yapıyorum bi yandan. hesap dediysem kafayı çevirip hmm diyorum, bu yani.

çok uzun zamandır, yani yaklaşık heralde bi 15 yıldır filan desenli perdem olmamış. odamda biri varmış gibi hissediyorum resmen.

ev arkadaşım sigara içmediğimi sanıyo. yani içmiyorum zaten zamanımın %99'unda nerdeyse. bi oturuşa çok içiyosam cildim düşünsün bunu. amaan takmıyo bence.

odama 25 tane sufle mi kek mi ne kokan mum aldım. bu hatayı daha önce de yapıp sabahları kurabiye düşleriyle uyandığımı anlatmıştım. ama feci insanı alıştıran bi şi. şimdi ortam tatlı tatlı kokuyo. bu sebeple birazdan votkadan kurabiye güzeline geçiş yapıcam. hoş odada durmak istemiyorum aslında pek. siz nası diyo outdoors bi havam var. hahaha.

lafa gel. "ben eskiden" analizi yapıyoduk, kurabiye güzeline geçtim.

hah ne diyodum, ağaç. düşe düşe evet. kafayı yara yara. nedir sonra, bi bakmışsın aslında iki ayağının üstünde durabilen evrilmiş süpersonik bi canlı olmuşsun. kafayı yardın, ayakların çalıştı. salakça ama evrimleşmiş hali bu. yani nedir, salaklık evrimleştirir. hahaha.

hoşçakal blog.
kendini idare edicek kadar büyüdün bence. senin yaşındakilerin çocuğu oluyo.

4 yorum:

Damlo dedi ki...

bu kurabiye güzeli en dondurulmuş carte d'or olanından mı?

deryik dedi ki...

evet ama iyi bi şi diil galiba bu?

Damlo dedi ki...

olur mu ya? nasıl iyi bi şi değil? deryik aanım deryik aanım kendine gel :):)
kurabiye güzeli dendi mi benim kulaklar dikilir, koca şehreminin/çapanın altını üstüne getirmiş biriyim ben kurabiye güzeli için. olmazsa olmazlarımdandır.

neyse aslında sevmek zorunda da değilsin :pısss: :Pp

deryik dedi ki...

yok benim de başımın üstünde yeri var tabiatı gereği... "dondurulmuş carte d'or" deyince sevmiyosun sandım, hani sırf buz filan anlamında :)

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker