yüzmek istiyorum. bisiklette yokuş aşağı gitmek de olur. yüzümde su veya rüzgar olsun. bi şiler ayıltsın beni, yüzüme işlesin. yüz ama en çok. sanki bütün gün ofiste bakmaktan, mimiklerden, konuşmaktan, duymaktan, görülmekten yorgun düşüyo yüzüm.
sıkıntıdan radikalin haberlerine yorum bırakıyorum. okuyorum, fotoğrafa bakıyorum, sinir basıyo. bi gazetecinin travesti- transseksüel farkını bilmeden başlık atabilmesini ve hatta bunu başlıkta belirtme ihtiyacını ben tuhaf buluyorum; ama benim işim detaylarda boğulmak.
haberleri okumak içimi sıkıyo. yaşlı başlı adamları sinirden kalpten götürecekler. yaşar kemal'den böyle bahsetmem doğru diil belki; ama onun adı artık sıfat olmuş, yanına bi şi eklenmiyor. ve evet, o adam acılarla yaşlandı. sanatıyla; ama hem de acıyla. bir çoğu öyle. şu yaşında hala aynı konularda isyan dolu olması, kimin ayıbıdır düşünmek lazım. türkçenin en basit cümlesine gizli öznelerden geçtim, gizli düşler, gizli gerçekler katan bi adam o. sihirbaz gibi, büyücü gibi. tuhaf bi güç zaten bi şi anlatabilmek, kelimeleri kullanabilmek. kelimeleri seçiyosun, diziyosun, ne eksik ne fazla; sanki aynı dil değil konuştuğumuz, ona kullanma kılavuzu da bahşedilmiş. sihirli ve yaşlı bi adam, yıl 2009, sinir içinde aynı şeyleri sabırla anlatıyo. çok acı. "ne barışı be 30 yıldır savaş var"ı yine onun söylemesi gerekiyo işte. nefes nefese, biriktirdiği tüm yıllarla, yaşıyla başıyla. daralıyorum.
istanbulun fethini kutlamak. bi okuyucu yorumu çok şıktı: "hala sahip olduğuna inanamamanın absürd sonucu". hem insan utanır yahu. e fethettin tamam, rezil bi halde şu an şehir, ayıptır. bi de yaptın bari tam yap, nedir o hikaye; hani fatih inmiş beyaz atından yerine patriği bindirmiş, yanında yürüyerek girmiş şehre falan. enstanstane arıyosak tepesindeki şapkayı tutarak koşan yeniçerinin yerine olabilir.
bıkkın sıkkın bi haldeyim. haftasonları güzeldir, elinizde tutabildiğiniz sürece. şimdi gidip "duş başlığını deniz varsaymaca" oyunumu oyniycam izninizle. belki dipten kabuk çıkarırım.
yazmak istediklerim var, yazmayı düşündüklerim. rölantide her şey.
2 yorum:
bence radikal okur yorumlarını pek ciddiye almıyor. kişisel kanaatim. ben bir kere bir cinayet haberine konan fotoğraftan rahatsız olup mail atmıştım, ona cevap vermişlerdi, siz ne resim koymamızı önerirsiniz diye. fotoğraf da bıçaklı bir el fotoğrafıydı sanırım. beni de gerçek haberleri korku filmi sahneleri gibi sunmaları kızdırmıştı. yani internet sitesine fotoğraf koymak istiyorsunuz anlıyorum ama bu da biraz cinayet haberini korku filmi olarak pazarlamak oluyor gibi bir şey demiştim. benzer fotoğraflar hala duruyor, editörler mi artık bununla kim ilgileniyorsa onlar işi kanıksadıkça da bir şey değişmeyecek zannediyorum...
bence kadro toptan değişmiş, başka kafada adamlar toplanmış. yoksa artık bu abc işleri bilmiyo olamazlar.
Yorum Gönder