eski günlere dönmüşüz, sobeler geri gelmiş. mermaid sobesi. iş başa düştü madem, uslu uslu cevaplıyorum..
1-blog yazmaya ne zaman başladın?
25 nisan 2006. bazı şeyler zor geliyodu, aslında zor olmadığını fark ettiğimde. uzun zamandır blog okuyucusuydum, ışığı gördüm.
2-Blog yazılarımın konusunun belli bir çizgide olması için çaba gösteriyor muyum, yoksa içimden geldiği gibi mi yazıyorum?
ister istemez belli bi çizgide oluyo, yazan aynı kişi neticede. çok fazla özel hayatıma girmiyorum; ama girmemek içimden geliyo zaten, çok çaba gerektirmiyo. günlük şeyler yazmamaya çalışıyorum, içime sinmiyo daha doğrusu; insanları sıkıyomuşum gibi geliyo. özetle b şıkkı örtmenim.
3-Blog yazmak için gün içinde bazı şeylerden feragat ediyor muyum?
hayır sanmıyorum. bilmem ki, benim bazen haddimden fazla post yolladığım da oldu. bazı şeylerden feragat etmiyorum da, bazen blogumu bazı şeylere tercih ediyorum diyelim. kaçışım o benim. nedir canım, kaydedip sonra devam ederim yani alt tarafı. emir eri ramazan değilim yani.
4-Blog yazmak benim için eğlenceli bir uğraşken şimdi artan bekleyiş yüzünden zorunlu bir hal almaya başladı mı ?
valla artan bi bekleyiş yok bence. okuyucu sayısı aynı civarda, okuyanlar da genelde aynı kişiler. hala da eğlenceli. zaten silah zoruyla da yazılmıyo, aklıma esince molamı da alıyorum. belki vardır bazı şeyler bekleyen ama onlar da söylemiyolar, ben öyle bi şi hissetmiyorum. sessiz okuyucularım var mesela nadiren yorum bırakan, onların ne düşündüğünü merak ediyorum arada. neyse... hem hatırlatırım, ben kendi kendime konuşuyorum, yan odadan duyan sizsiniz. hıh :)
5 -Blog yazmayı ne kadar sürdüreceğim?
sıkılana kadar. blogumu unutana kadar. "ay bi de blog vardı kaç zamandır yazmıyorum, uff" diyene kadar. şimdilik olmadı. bi de ben bi köşede gizlice yazmıyosam blogun yorum özelliği için, rahatlığı için, interaktif oluşu için... tadı orda. o tat kaçarsa yazmam heralde. bi de saçmaladığımı düşündüğümde bırakırım. o oluyo arada, hava değişikliği yapıyorum.
6-''Eğer her gün kullandığınız zeytinyağı şişenizin kapağını açtığınızda içinden bir cin çıksaydı ve hayatınızda memnun olmadığınız bir şeyi değiştirebileceğini söyleseydi, neyi değiştirmesini isterdiniz?''
hmmm... kısacası bu bi "deryik hayatında memnun olmadığın nedir" sorusu. birkaç şey var elbet; ama onlar değişse değişiklikten memnun olacağım da garanti değil. biraz kişisel şeyler. onun dışında az uykuyla da hayatımı idame ettirebiliyo olmayı isterdim. zor. maymundan değil kediden geliyorum ben. günde 9-10 saat uyku, her an her yerde.
evveeaat... yine manasızca uzun yazdım.
doyasıya ebelerim sobelerim:
maybe (söz verdiğim üzere), ponçik lavantam (artık hangi bi blogunu seçersen), peanut butter and black coffee (hep yaz çok yaz), solelim (ofiste sıkılmışındır sen).
5 yorum:
sayın deryik hanım, ben o gizli okurlarınızdan biriyim. Bu ilk yorumum ya, gizem tozu atayım dedim iyi bir başlangıç olsun diye. bende yazmayı düşünüyorum deryik ama kendi kendime konuşurken yan odada biri varsa gelip beni boğazlayabilir. Her zaman mutlu görünmeye çalışır ama karamsar düşünürüm. Gerçek beni tanıyan insanlar pekte hoşnut kalmayabilir. O yüzden çoğu yazar gibi, beni, karakterlerimi gerçek kimliğini gizleyerek, kamufulaj ederek mi yansıtmam gerek acep. Evet bu saçma oldu, çiz üstünü. Aslında hayatı dolu dolu yaşayan biride değilim ki, benim okuyucularım uçurumun kenarında el sallayan insanlar olur herhal. Vazgeçtim yazmaktan ben iyi bir okuyucuyum kendi benliğimi şimdi buldum. Sanki bu yorum konuya yorum olmadı gibi :)
oaaa ben de istiorum kürsörrrr. napalım bana da boncuk yap noluuuu...!!!!!!
taptım kuşunaaa. : )
Yan odadan konuşmak vede onun dinleyicisi olmak, çok güzel benzetme..
Hakikaten yan odada da sürekli kulak kabartan birileri olsa konuşmaya devam eder miydin?.. diye sormadan edemedim..
Biri sessiz okuyucu mu dedi?
Merhaba..
Düzenli takip ediyor özellikle kadınlarla ilgili yazdıklarınızı çok takdir beğeniyorum..
Sevgiler.
kördüğüm: :) merhabalar... ben okurdum valla. ben bloga başladıktan 1 ay sonra söyleyebildim insanlara. başlayınca gerisi gelir :)
lavender: gizli bilgiyi yolladım. şşş...
raddag: eh, onların duymalarını istediğim şeyleri söylerdim sanırım. sessizliğim bana kalırdı.
talismandiyette: merhaba :) ben seviyorum arada bir gelen bu merhabaları :)
Yorum Gönder