26 Ocak 2008 Cumartesi

Ankara, ey iyi kalpli üvey ana*

eveet avusturalya açık'ta çok eğlenceli bir final maçı yarın sabah 10.30 türkiye saatiyle ekranlarda. djokovic federeri eledi, 20 yaşında... ayrıca diğer tenisçilerin taklidini yapmasıyla da biliniyo, bkz geridönenyoutube'da bolca var. nadal, sharapova, hewitt, roddick, nalbandian ve şimdilik sadece 1 kez yaptığı federer taklidi... hani link koymuyorum kendiniz arayın, tadı çıksın.

hollandada unuttuğum şarj aletleri gürcistandan geldi. 2-3 hafta sürdü ama değdi. her şey şarj olsun. ve unutmayın, fotoğraf makinanızın şarj aletini kaybederseniz ve teknosa'dan almışsanız, yeni şarj aleti sorduğunuzda sizi istanbuldaki fabrikaya yönlendiriyolar ve bu esnada "hımm şarj aleti mi çok enteresan, NE YAPSAK Kİ?" diyolar. yani size soruyolar. bir sürü değişik cevapla iş eğlenceli bi hale getirilebilir; ama kim uğraşacak...

gazete okurken içim çekiliyo. onu da geçtim, tv en fenası. nazlı ılıcak'ı görmeye tahammül edemiyorum. gazetede yazsın, ben okumayayım, daha sağlıklı. şu ara bilir kişi gibi her kanalda. herkesin lafını ağzına tıkayarak ve en bilinen ama alehine olan haberlere "ben hiiiiç öyle bi şi duymadım bi araştıriym, hıh" diyerek sinir uçlarımı titretiyo. bence tartışabilme yeteneği yok. yani o bi beceri. oturup yazar, okuyup yazar, cevap verir vs o ayrı. ama 4 kişiden biri o olunca illa ki ses yükseliyor ve nazlı hanım'ın suratına kabaca "siiihehelelele ordan" diye tarif edeceğimiz çarpık bi gülüş oturuyo ki, sinir içinde kalıyorum. yanındaki konuşurken "peh.. haha... peh.. gülemem bile ben buna.. hohoyt" diye bakmaktan sözlerini dinlemiyo. ne biliyim işte, tahammül fersah bu ara. "hayyır efendimmmm bakınız cıkcık yanlıışşşş" diyen herkes gibi, beni geriyor. bi diğeri de lisedeki tarih hocamdı mesela.

Allianoi... buyrun okuyun. itinayla üstü örtülen tarih. bir "son gezi" de buraya düzenleniyor. ilgilenenler için: www.dogaturkiye.com . sonra-- sonra allianoi yok. hiç olmamış gibi yapmamız bekleniyor.muş. o tarih açılmamış, görmemişiz, sevinmemişiz gibi. hop allianoi top allianoi şimdi varsın yarın yoksun.

çok sevdiğim gündem: ben yazıyorum, şaka gibi, bi daha oluyor. 2 karikatürist'e daha dava açılmış. djokovic gelsin hepsinin taklidini yapsın.

erdoğan demiş ki, batıdan hep ahlaksızlığı aldık, ilmini almalıydık. oysa batı pusulayı doğudan almıştı, sıfırı doğudan öğrenmişti. ilim çin'de dahi olsa gidelim derim tayyip bey. maksat ilim bilim yanında nefis mücadelesi. biliyosunuz bende 9 tane var. hani çin 1,5 milyar ama en azından biliyoruz ki, meriç nehrinin doğusundan itibaren ahlaksızlık biter, 9 nefis kolkola güven içinde ilme doğru...

bi de bunu yurtdışında yükseklisans yapacak öğrencilere söylemiş, şu hesapla: "biz sizi ilim için gönderiyoruuzz ve göndericiiiiz; ona göre gidiin ve geliiin". yaa.. ama enteresan ülkemde daha da enteresandır ki erasmus'la giden değişim öğrencilerinin yaşam masrafını karşılayan bütçe kapanıyor. şaka gibi di mi? batının ahlaksızlarını almışız hep biz, ondan. yok tabii, insan "yerli malı yurdun malı, bu bizim ahlaksızlığımız" diye de övünebilir. neticede bu topraklar ikiyüzlülükle bayaa bi aşina. ama insan "buyrun gidin ilim neferleri" derken bütçeyi keserse.. ah doğru, üniversiteler paralı olacaktı.

ben mesela gittim hollandadan iki gros ton ahlaksızlık aldım, geldim. ooh bi rahatladım. ay yani, batının ahlaksızlığı gibisi yokmuş şeker, bizimki yetmemişti bana... insanın içi hafifliyo. bunun yanında bi de kalkınma üzerine diploma aldım ama mühim değil. üstüne bari diyorum kanımla ahlaksızlık'a bir ağıt diye soyut bi eser çizeyim, profilden birine benzetirseniz, sanat sanat içindir.

mesela ben hop! bir eli çabuk savcıyla "başbakan bana ahlaksız dedi" diye dava açabilir miyim ki dava fetişişti bu diyarlarda?

gırrr ve hırrr. boyundan büyük köpeğe kaplan kesilen bir fino gibiyim. hatta festival gibisin, sana hırrlamak istiyorum.

ay bi de, unutmiym, "ilmini ve sanatını almadık" demiş. hımmm.. sanatını almak. ben mi yanılıyorum yoksa bizim kültür bakanlığımız biraz seçici mi bu sanat konusunda? sansürlenen yazı ve oyunlar, otosansüre zorlanan pogram, yapımcı vs? sergilerde dehşet anları? ay mil pardon, yanlış gelmişim ben. beni yan masadan gönderdiler: biz batının sanatına şöyle bi bakıp çıkacaktık, ahlaksızlaşmadan. hırr ve hırrrrrrr yani. batı sanatı demişken, mesela seçelim bir adet: bale. fındıkkıran'ı izleyen kaç pek protokol insan oldu şimdiye kadar? ah pardon ben unutmuşum, devlet tiyatroları oyuncularına vasıfsız işçi sıfatı verilmişti, memurluk çok görüldüğünden. batıı, batıı, hep senin suçun. şimdi insan demez mi, gel beri gel beri şekerle kaplı nü çizem ben seni. Calendar girls icabında... demez. biz biliyosunuz, ahlak ahlak, eski dikta-terörcüğümüzden gördük, nü çizeceksen bile fotoğraftan olucak. heç.

Davos'ta Bill Gates Afrika'da da bir Yeşil Devrim yapmaktan bahsetmiş, tıpkı Meksika, Hindistan gibi... halbuki çoktan yapıldı billciğim. üstelik sonu aynı hüsran oldu. sen bunun adını yaratıcı kapitalizm koymuşsun ne fayda, meali "bu sefer kaymağı ben yemek istiyorum" oluyo. gırrr. ne hoş di mi, böyle batıdan naşi, Perihan Mağden'in müthiş deyimiyle "pet ülkeler" seçmek... "hmmm ay ben de bari Zambia'ya içleneyim, hem mutfağı güzel, onu besliyeyim" diye diye... seni germeyen dertlere içlenmişcilik oynamak... perihancığım çok güzel yazmış, yazısının sonuna kendi de şaşmış sonradan.. olsun. ben onun bahsettiği pet ülke hissiyatını biliyorum. ne petleşmek ne petleştirmek istiyorum. böyle villasından afrikaya içleniyo gibi yapıp da çözümmüş gibi soğuk yemekleri ısıtmak... kanına dokunuyo insanın. hani yabancısı değiliz allahtan, insanın gözü çabuk açılıyo. pet ülkemiz olmasa da, pet kültürümüz çok, malumunuz...

nevşehir üniversitesi ermenice bölüm açmak için çalışmalara başlamış. bölüme öğrenci bulabileceğine inanıyorum da, o öğrencilerin günlük hayatlarının mesela, nasıl zehir olacağını görmüyor muyuz? bekara ev vermeyen topraklarda? iyi niyetli işler bunlar tabii ki; ama bence biraz "Mamak'ı temizlemekle kalmiycaazzz burda salatalık da yetişeceeek" diyen belediyeye benziyor. hani sen bi temizle hele, bi görelim... ufak ufak. keşke korkmadan büyük hamleler yapsak; ama ucu yine iyilere dokunuyor. ben mi yanlış hatırlıyorum, ergenekoncuk ermenice destan yazmaya kalkmamış mıydı daha 1 yıl önce? konferanslar domateslenmemiş miydi? bkz. "plan yapma plan" abimiz, star'a çıkmış, nurlu yüzüyle ufka bakarak kendini aklıyor. diyorum ya, bir sürü değerle alay ediyor adamlar, savunması da inanmayana kalıyor. trajikomik.

djokovic bunun da taklidini yap.
"sen aymazlığın taklidini yapabilir misin djokovic?", hatta.

güzel günler göreceğiz çocuklar diyen herkes içimi buruyor bu ara. umutinadıumutinadı.

* Cemal Süreya. bu ankara yine tam gaz, en iyi bildiği işi yapıyor: başka şehirleri özletiyor insana. başka iklimleri özletiyor, hani kışları soğuk ve kar yağışlı olmayan yerleri.


blogumu okumayan annem "takip edilecek, bunların takacağı şeyler yazmıyosundur heralde?" dedi. ne hoş di mi, blogırın annesi endişeli... öyle güven içinde yaşıyo annem. öyle güven veriyo devlet anneme, hatta 1980'den beri veriyo. keşke okunsam da, sanmam be anne. okuyosalar da yan odadalar. yan odadan fırlayıp ağzımı tıkayacak halleri yok heralde. arada bi maliyeden gelip okuyan oluyo, onun da ilgi alanı elmyra.

1 yorum:

maria puder dedi ki...

hollanda en ahlaksızı hem de. Eşcinseller evleniyor, sokaklarda eroin!! kullanılıyor, sokakta fuhuş yapılıyor ooo yüzölçümü Konya kadar bir ülkede metrekareye düşen ahlaksızlığa bak.

www.basbakanıredlightazincirlemekistiyorum.com

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker