8 Ocak 2008 Salı

su içinde kiraz gerek

balığım deniz kabuklarını kemirmeye çalışıp fanusuna kafa atıyo. belki de yanlışlıkla çarpıyodur. bugün suyunu değiştirirken kendisini balon şarap kadehine koydum, pek bi zarifti.

kolilerim geldi. bi tanesi tanınmaz haldeydi zira koliyi başka bi kutuya boşaltmışlar. benim yolladığım kutuda gelmedi yani. bunu yapan da istanbul gümrük. kutu mu yırtıldı, yoksa gümrüğe tabii olması gereken bi şeyden şüphelenip mi saldırdılar bilmiyorum; ama iyi karıştırmışlar. ikinci kutu benim yolladığımdı. köşelerinden hafifçe delinmiş. benim sapasağlam diye bağrıma bastığım kutu resmen eziyetten geçmiş, vaşaklar parçalamış kendisini. öyle bi hal. neyse, eksik gedik yok. mis.

civarımdaki bütün sinemaları kapadılar. bunun hakkında söylenmiştim daha önce. mart ayından sonra aktive olucam ben. şimdilik ekran koruyucumu seyrediyosunuz. ekranı da bi koru bi koru... canımla kanımla yani.

kimi arasam ofiste. bühü. arkadaşlarım büyüdü, ben arkalarından bakıyorum.
homo monotonus oldum resmen. kendi kendime çareleniyorum.


insan kendini kandırabilir mi peki?

*-*

Hatırlarım, küçüklüğümde, bütün meyvaların içinde en çok kirazları severdim; onları bir kova suyun içine döker, eğilir, hayranlıkla seyrederdim: Suya girer girmez hemen büyüyüveren siyah ya da kırmızı ve dipdiri idiler; ama onları çıkarırken büyük bir hayal kırıklığı ile küçüldüklerini görür, bunu görmemek için gözlerimi yumar ve öyle, bana göründükleri kocaman halleriyle ağzıma atardım.
(...) Sevdiğim Bizanslı bir mistik "gerçeği değiştiremeyiz, öyleyse gerçeğe bakan gözü değiştirelim" der. Ben çocukken bunu yapardım; şimdi de, hayatımın en yaratıcı anlarında aynı şeyi yapıyorum.
El Greko'ya Mektuplar- Nikos Kazancakis

7 yorum:

Murat Ali Seven dedi ki...

senden güzeli yok, derler; öyle işte. senden güzeli yok, okul bitmiş, nasıl bir rahatlık, balığın var, ekranın var, logosu değişen blogun var, vallahi senden güzeli yok deryik, kıskandım keyfini, darısı başıma.

Emir Bey dedi ki...

gözümü çıkarıyorum hemen biraz oynamak lazım üstünde demek ki, başlığınız tam anlamıyla sadelikten gelen bir şıklık silsilesi içinde =)

aslında bu yazdığım sanırım tam bir anlamı yok =)

turuncu dedi ki...

aa, lütfen, vaşaklara laf yok. hiç olacak iş mi vaşaklarla, şahin gözlü gümrükçü amcaları aynı kefeye koydunuz yani deryik hanım ?

Adsız dedi ki...

O "ofiste" dediklerinden biri bensem gülerim!!;)) Dün aradığında bir toplantıdaydım(ilginç değil mi?;D) sonrasında "iş hayatının çetrefilli yollarına saptığımdan" seni aramayı unuttum; gece yatarken mesajını tekrar okuyunca yarın(bugün) haber vereyim dedim; sonra her sabah yaptığım gibi blogunu açtım ve o komik iddianı (ofiste!! hahahah ;P) görünce buradan sesleneyim dedim... :>
Ben iyiyim; seni özledim; annemler geldi; haftaya rahatlayack gibiyim; seni en azından buradan takip ediyor olmanın verdiği rahatlıkla aramadığımı yeni fark ettim; yüzüğü de dün takmıştım, kulaklarını çınlatmıştım...
Öpüyorum...

deryik dedi ki...

beyaz mantolu adam: öyle midir ki? balığım bile var ama doğru :)

emir bey: izahatten sonra anladığım derin yorumcu.

turuncu: vaşaklara saygım sevgim sonsuz da, bunu yapan insan olamaz. ilaçla uyutup gümrükte çalışmaya zorlanan işkence altındaki vaşaklar yapmıştır bunu; güzel gözlü orman içi vaşakları değil.

burcuk: ofistesin işteeeeaa!!!

dide dedi ki...

gerçeğe bakan gözümüzü nasıl değiltirebiliriz?
hiç yapamadım :/

deryik dedi ki...

ben bilmem kazancakis bilir :)

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker