7 Haziran 2007 Perşembe

sefa

efendim dün zodiac'a gidildi, başarılı bulundu. neden? zira olay gerçek, senariste gerek kalmamış. evet bu aralar izlenen her senaryo berbat olunca tepkim budur.

online gazetenin faydaları 101: manşeti görüp daraldığınızda derhal "kültür sanat" kısmına tıklıyosunuz, venedik bienali, Ferit Edgü falan... güzel şeyler görüyo göz sabah sabah.

ben sabahları nemrut olurum efenim. 12den önce işlemem. kalkıp bilgisayar başına otururum, ayılma ritüelidir, bazen yazarım. evdeysem bütün gazeteleri okurum önce. Sim Hanım tabii ki "e hadi kahvaltı, seni bekliyoruz, soğudu cık cık cık" der. kendisi sabah 7de zıpçık dipçik gibi ayaktadır. her sabah, ben kalkıp gazetelere giderim, o bunu der. bi nevi yeni günü başlatan "açıl susam açıl" gibi bi şi. ha bi de tabii "e günün yarısını bitirdin harcadın bile" der, oof of panik yaratır insanda o laf.

yurttaysam, ki 5 yıldır yurttayım ben, gazete eve gelmemiştir, kahvaltılık illa ki ya yoktur ya azdır, gidilir. türkiye'deyken bi peynirli açma bi de koyu çay yetmektedir, kantinde güler yüzlü bi amca/teyze vardır günü başlatan. bazen omlet falan yapılır. burda ise binlerce defa düşünüp "hangi yağlı ürünle mideme işkence etsem" sorusunu cevaplamak gerekir. son zamanlarda el yapımı minik poğaça satan yere dadandıysam, bi ufak güler yüz, bi minik "yeni çeşit var, denemek ister misiniz?" samimiyeti için. keza, burda da bazen omlet yapılmakta.

tez konusuyla ilgili görüşmem, ki "kıyamet sonrası ilk yüzleşme" de diyebiliriz, iyi geçti. bu görüşmye kadar danışmanımla bi kez konuşmuştum, o da "termosta sıcak su var mı?" "hı hı" idi. yani resmen 1 hafta sonra yüzleştim. bu yeni halini beğendi, ara gaz ve biraz da yönlendirme ile tekrar faaliyete geçtim efendim. küstüm çiçeği olmanın anlamı yok. burdan bütün mimarlık öğrencilerine de allahtan sabır diliyorum.

deli bi güneş var şu an, perdeleri zorluyo.
insanın içinden parka gitmek, bütün minik ve sırıtkan bebeklerle oynamak, bütün büyük ve slayalı köpeklerle oynamak, çimlere yatmak (yuvarlanamıyoruz zira eğim yok ülkede), oturup kendi kendimi çevirebildiğim o çocuklar için eğlencelik şeyde genç irisi eğlenmek, yatıp ağaçları izlemek, o yeşil yaprakların arkasından güneşi izlemek falan geçiyo... ben güneşi severim. güneş ve 50 SPF ve bissürü ben, ona rağmen severim. yağmur da arada belki, şemsiyeli olsun, uslu yağsın. kar yağınca, "lapa lapa yağan karı penceresinden kitap okuyarak izleyen, siyah dik yakalı kazak giyen ve en sevdiği kupasından çay içen ipek ongun genci" imajı gelir hep gözümün önüne. elimde değil. vega.

G8 protestosuna giden bi grup genç oldu bizim okuldan. ben niye gitmedim? basiret bağlanmasının yanı sıra, tez yüzünden evet. yaşlanıyorum azizim. kafamı taşlara taşlara.

bi de bi gün sahip olmak istediğim t-shirt'ü sonunda buldum. siyah. üstünde beyaz harflerle şöyle yazmakta:

economists do models

nıhohahahahaha diye güldüm. hatta 72 milletten ekonomi mezunlarıyla güldük, pişman diiliz.


jethro tull der ki: skating away on the thin ice of the new day.
bi de...
thick as a brick:

My words but a whisper -- your deafness a SHOUT.
I may make you feel but I can't make you think.

8 yorum:

Dilara dedi ki...

artist dergimin artist güncel'i de çıktı he de 2 ytl. alıp alıp göndermek istiyorum sana. (L)

merhababenszn dedi ki...

dönemin son final gününe de sizinle başladım efem, hayırlı olsun.

"..., çimlere yatmak (yuvarlanamıyoruz zira eğim yok ülkede), ..." en çok buna güldüm ben, bilemedim 3 haftadır sadece sabahları 7.5-9.5 arası uyuyabilmiş bir kafein manyağı oluşumdan mı, gerçekten komik oluşundan mı? soracak aklı başında adam da yok etrafta hm hm.

Tugc dedi ki...

Biz annemle "bir daha kahvaltini kendin hazirlarsin, umurumdu, buz gibi oldu hersey" diyerek ve benim aman tamam ya dememle her gun tekrarlanan konusmalari yasiyoruz.
Ayrica bir ekonomici olarak, bayildim :)

Adsız dedi ki...

biz de dün annemle haberlerde izledik G8 protestocularını, annem "aferim çocuklara" dedi. ben de pek bi yürekten destekledim.
keşke gidebilseymişsin deryik, ben de çok isterdim gitmeyi..

üf be, adamlar toplanıp toplanıp dünyayı parselliyorlar resmen!

imza: s.b.o. :)

Adsız dedi ki...

gunesi seviyorum, bos olmayı istiyorummmmm, egim olmasa da olur ben cimlerde yatmayi ozledim :) pazara kısmetse!!
bu arada sıkıldım ben burdan gelesim var ;)
optum!
smg

Aleksi dedi ki...

o tişörtten ben de isterim.

deryik dedi ki...

lavender: :D şeker misin sen nesin kuzum?

szn: yok o komik bi cümle aslında. ciddi ve komik. yani acınası hımm evet :P

tuğçe: anneler bilir! :P

SBO: valla benim yerime geveze bi perulu gidiyo temsilen, sağ salim dönerler umarım...

alx: bulsam zaten bölüme toptan alıcam:)

narsis dedi ki...

lapa lapa yağan karı penceresinden kitap okuyarak izleyen, siyah dik yakalı kazak giyen ve en sevdiği kupasından çay içen ipek ongun genci
***
Kar yağışını izlemek istiyorsam kitap okuyamam dalar giderim, çay içerken kitaba damlatabilirim korkusuyla çayı içer kitaba öyle devam ederim ya da kitaba dalar çayı buza çeviririm. Bi tek kar yağışını izlerken çay içebiliyorum. Kitap yüce bişi, tüm ilgimi vermem gerekiyor.
Evden dışarıyı izlerken de sünmüş eşofmanlar içinde İpek Ongun'a yakışmayacak bir genç oluyorum. (Saten defterim de gizli değil, blog yazıyorum. fff fff.)

Bu kadın yedi benim ömrümü. Serzenişte'yim. Vega.

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker