türk popunda neşeli şarkı kıtlığı mı var benim mi müzik zevkim acıların çocuğu tadında? illa bi aşk acısı, hiç olmadı "sevimli bi aşk intikamı" var. oya bora öyle mi canım, deli saraylı insanlar. ehehe. neyse.
Filistin'i takip ediyor musunuz? ikiye bölündü fiilen.
Filistin artık iki adet: Hamasistan, Fetihistan.
neden, niye, kendiniz okursunuz di mi?
bi de aklıma beynelmilel geldi, film. baharı karşılama, kuşlar, çocuklar...
gecekondu çatılarında bombası bulunan emekli subaylar var bugünlerde. Kışla çöplüğünden toplanmış. kuşları bilemem, çocukların bir kısmı ÖSS olacak yarın. bir kocaman sınav olucaklar. bir diğer kısmı OKS oldu bile. baharı kimse karşılamıyor itinayla, ha karşılarken de mesele zaten nevruz mu newroz mu ne yaptınız ne ettiniz ne dediniz. zavallı bahar mevsimi karşılandığına bin pişman.
şimdi en mutlu anlarında sanki ülke; deli dolu bir gündem yükü, her gün bi önceki günü burun farkıyla falan değil, ezip geçmekte. En sevdiğimiz şey yine nolcakbumemleketinhali. ocak ayından beri artarak artan bir gündem yükü içinde, neyi neden hatırlayacağımızı unuttuk. dizi takip etme yeteneğimiz politik sürprizler karşısında çöküyor. bütün bunların ortasında sanat ya da çevre, o kadar minik, ufacık, gereksiz ve hatta lükstür ki yani.... ağzına alsan elitcim olursun. elitcim sen anlamamışsın yeenim bu ülkenin sorunlarını. savaşılacaaak savaş!
PKK'yla ölen 30 bin kişi sayısını ezberle, unutma tabii, düşün... kimse aksini söylemiyor. ama cuntalarca öldürülen insanları niye bir tek anneleri hatırlıyor artık? tek tek sayamadık ki paşam, gizli gizli gömdünüz. hatta kimini öldürmediniz, yarı ölü bıraktınız, rüyalarında ölüyolar artık. onları da saysak mı bi ara? üçbuçuktan dört ederler belki, ya da üç yanlış bir doğrunuzu alıp götürür? sahi kimin savaşını savaşıyoruz biz NATO'nun en büyük ikinci ordusu olup da? Bir şeyi düşünmeyi istemek, neden illa ki "diğerini önemsememek" olarak algılanıyor? konuşulması tercih edilen acıları bile konuşarak çözememişken, hiç konuşulmamış acıların üstündeki tozu üflemezsek nasıl olacak bütün bu işler, nerden başlanacak?
etiketten çok sevilen bir şey varsa o da şablon. zira şablona uymayanı etiketlemek biraz zahmetli. bu iş zor yonca, çok zor çook.... çünkü insanlar yıllar boyunca hiç soru sormadan uyur, ondan işte. biz mesela, cetvelinde profilden Atatürk figürü bulunan çocuklardık, her sayfa kenarına çizerdik, içini boyardık. şekil şekil Atatürkçü idik. merak edip okuduk mu Nutuk'u? oh dear, biz en çok avrupa basınının Atatürk hayranlığına dair haberleri sevdik. Biz çocuksu aşıklardık, hayran. birileri aşkımıza mani oldu, aşkımız yem oldu yutuldu. gün geldi darbe yaptılar, gün geldi Atatürk her şey oldu, herkesin bir cetveli var idi işte, hangi sayfanın köşesine koyarsan o figürü, sanki bir mühür gibi.... damga yaptılar cetvelden: "görülmüştür". onaylanmıştır. sahi, en çok kim kullandı o mührü onay için? içi boşaltılmış bir cetvel kalıbı haline getirdi çok sevdiği yetkili ismi? neyse yonca, boşver. uyu sen.
güneş açınca, bahar gelince, çocuklar kuşlar falan, hala neşelenelim biz yine de.
kış uykuları bahar zamanı biter ya, elbet bi bahar, bu da bitecek.
elbet biz bir bahar, sanattan korkmiycaz, müzikten, üretmekten, düşünmekten... biz bir bahar, "AOÇ'de evi inşaası sırasında kesmek istemediği ağacı taşıtan Atatürk" hikayesini mesela, sadece övünerek değil, anlayarak anlatıcaz. öyle bir anliycaz ki mesela, yolda yürürken elimize ilk gelen yaprağı koparmiycaz belki.
Kendimize ilahi bir örnek olarak seçtiğimiz adamı kendi yanlışlarımız uğruna modifiye etmeyi bırakıcaz: zira seçtiğin örnek zor ise zorlanacaksın. Biz mesela, hani tapılmasın diye peygamberinin resmini çizmeyen bir dine inanan bir ülke olarak, resmini her yere çizdiğimiz bu adamın bir "insan" olduğunu da hatırliycaz bir bahar günü belki. Hadismiş gibi başvurulan vecizeleri her ağızda başka bir anlam taşımayacak, "neyi ne zaman neden demiş" diyicez, belki de kim bilir, bir gün yeni vecizeler üretecek insanlar bile görücez.
biz mesela, yaşam damarlarımızdan birini, sanatı, çok sevicez, tutucaz bırakmiycaz. o sanat ki her şeyi söyleyebilecek, sadece bizim istediklerimizi değil. hani gazetede falan düşman arıyoruz iyi de, sanatta aramiycaz artık o zaman. tek dokunulmazımız olucak.
bir bahar, düşününce acımayacak canımız, ne düşünürsek düşünelim. güneş açınca, baharı karşılayacak düşünceler.
zira o profilden çizdiğimiz kafa çok düşündü çok.
korkmadan düşündü. korksa da düşündü belki de.
belki bi bahar vaktiydi yine, kim bilir?
aklıma geldi bi an.
7 yorum:
Bugun kesfettim seni.. cok ama cok sevdim!!
Sevgiler...
Esra
ben 1 yıldır okuyorum bu blogu nadir de olsa yorum bırakıyorum. bugun sayfalarca yazmak istedim sana okuyunca. bir ton seyin, onlarca yıllık meselelerin/dertlerin uzerinden bir yazı bu kadar güzel geçerdi ancak. seni klonlasak. teknokratlar hükümeti olsa süper iyi kalpli insanlardan oluşan. sen de bakan olsan. böyle ütopik düşünceler geçiyor aklımdan. sonra ülke düzlüğe çıksın diye seni o kadar soruna bulaştırmaya gönlüm el vermiyor. kıyamıyorum falan filan.
sevgiler
derya
Seni seviyorum Deryik
Bütün anonimler adına...:)
kalemine, gönlüne sağlık...
Bu iş gerçekten çok zor. O kadar kökleşmiş ki o şablon dediğin/etiket dediğin bu ülkede. Nasıl kim tesis edecek o güveni, beraberliği, bahara 'bahar' demeyi her dilden. NOLCAK BU memleketin hali ki gerçekten?
Daha geçen gün Agostan iki yazar 301 den yargılandı ya yine.
Hrant Dink beraat etmiş ya hani öldükten aylar sonra.
(bu memleketten bir b.k olmayacak gibi bir hissiyatla dolup dolup umut etmek istiyor insan yine de.)
Bir bahar vaktinde ya da her vakit olsun korkmadan düşünmek dileğiyle!!
Çok güzel olmuş yazı!! Tercüman olmuş içimdeki seslere.
İkinehirin arkadaşından
çok doğru demişsiniz çok güzel yazmışsınız yine deryik, ellerinize sağlık yahu !
esra: sevindim, hoşgeldiniz efendim :)
derya:aa adaş :D ehehe ay çok mutlu oldum şimdi böyle okuyunca yorumu. şımarmadım ama, hayır :P sevgiler..
batu: teşekkürler :D
eylül: sağol :)umut iyi bir şey, tek şey o zaten.öbür türlü çok karanlık yahu...
emir bey: mersi mersi efenim :)
Yorum Gönder