atomize. öyle der annem. benim parça pinçik, göz yoran odam için der. Sabuş zaten pek duramaz odamda, daralır. benim odamın duvarları ben bildim bileli bi şilerle dolu. boş duvar sevmiyorum, büyük poster de. küçük küçük olsun. efendim hani şu küçük reklam amaçlı kartpostalcıklar vardır ya, işte onlar burda zebille, 15 günde bir yenileniyolar ve harikalar. beni çok mutlu eden, çok muzur olanları var. kartpostal toplamak her ne kadar ilkokul yılları tadında olsa da biriktirmeden duramama halim var, hem odayı parça pinçik yapıyolar, benim odam oluyo böylece yurt odaları. 5 yıldır. daha önce de söylemiştim belki, geziyolar benimle... hem kağıt güzel bi malzeme. kırtasiye fetişi.
odadan tap tri. bi kısmı ikinci baskı. olsun varsın. yeniden yayınlanan dizi bölümleri gibi. sıkıldım napiym. aslında zor değil ama bütün gün oda temizledik be kuzum.
şimdiii bu üstteki şey benim kapım, içerden görünüşü. dışında kelebekler var, korkmayın "yaklaşmak yasak" yazılı ergen notlarını aştım. bu kapının iç kısmı; zira ben geç kalan bi insanım, korkunç bi palyaçonun dil kesme tehditiyle bana "get lost" demesi gerekiyomuş, çözdüm. hemen üstünde psikopat bakışlı bi teyze var; ama parlamış. "allow your children to be evil" ise kalbimde inci.
eveaat altta buzdolabı. "eat your heart out" falan diyet yapıyomuşum gibi dursa da esas amacı "deryik çöp yemesin, adam gibi beslensin, hatta yemek yesin" daha ziyade. zafiyete çeyrek var, bayılıyorum durumlarını önlemek için.
aşağıda sonunda tamamlanmış dolabım. bitti efendim törenlerle kapladım kendisini, hatta yanlarını da; ama onlar büyük şeyler. minik boşluklar dışında tek bi kartpostallık yer görülüyo alt tarafta, orayı da doldurucam birazdan. neyle olduğu kapanış sürprizi olsun, okuyucu heyecanını canlı tutalım, di mi yani:P
dolabın yanındaki şey panom, daha önce de misafir olmuş idi. bira altlıkları, hepsi denenmiş heheyt. en oricınıl olan tabii ki efes ve hırvat birası, yoksa grolsch dediğin nedir ki. yolda bulunmuş joker, "shit happens" yazılı yama falan, espri kaygısı güden kişiliğim için. serhadın fotosu, fotoğrafçılık kulübü fotosu, istanbul hatıralarım. bikaç doğumgünü kartı bi de.
evli bi arkadaşım var burda, abartmıyorum maison française'den çıkmış bir evde yaşıyo, kendi dekore etmiş. yani ben şimdiye kadar gül kurusu ve fildişi renginin eşsiz uyumunu dert edip uygun renkte parke seçmek için saç yolan insanların varlığına inanmazdım. "salonuma bebek pembesi-gül kurusu-kırık beyaz-hödölö beji hakim" falan diyo, hakikaten öyle. fazladan bi renk bulmak imkansız yahu. oturmuş uğraşmış kendi hazırlamış evi.
ingiliz çay setlerinden fırlamış gül desenleri falan, ankara'daki CafeMiz tadında bir ev, verdiği hissi anlatmam mümkün değil. bir kere BEYAZ ve beyaz kalabilmiş. katiyyen bana uymuyo; ama çok imreniyorum. ayrıca PARÇASIZ. yani işte koltuk, en fazla beyaz çiçek düzenlemesi, iki bej yastık falan. uyumlu yahu. sade. dinlendiriyor. özlemini çekebileceğiniz kadar insanın gözünü dinlendiren bi ev/salon.
çok düşünüyorum, ilerde bi evim olursa, beyaz, sade ve huzurlu olamiycak. hani yurt hayatı bitip bilmem kaçıma gelince "oh eve geldim yahu" hissi güzel olurdu.... olabilsin isterdim belki; ama daha ağır basan bir şey var...
bu kartpostalın muzurluğundan vazgeçemem ki ben, (dolabımda) görmeden olmaz ki. di mi ama? gül kurusunu napiym yani. göz dinlendireceğime gülümserim, yeğdir.
10 yorum:
sen meğer sex and the city'nin charlotte'uyla tanışmısın da haberin yokmuş : )
yurt ortamında nasıl böyle süslemeci olabiliyor insan diye merak etmişimdir hep. yani maksimum 3 ay sabit duracağını düşününce yapamıyorum böyle işler. yapmam gerekenleri ertelemenin dayanılmaz ağırlığının getirdiği bari olmasa da olurlardan kısalımcılık?
renkli şenlikli giyinmeler, duvar süslemeler, alışverişe çıkmalar, yemek yapmalar, her akşam(üstü) düzenli yürüyüş ve 3 dakika mesafedeki havuza en azından ayda bir gidebilmeyi başarmalar. işte bunlar benim yurt hayatımın en yapılamazları. -kendi bloguma yazaydım ya biraz da :)-
Ara Güler gördüm! Ah, ah.
Inan ki kahroluyorum bu memleketin internetinin, elektrigininin yuzunden seni rahat rahat okuyamiyorum diye...Bi tane program vardi web stripper diye tum blogunu bi yere kopyalayip sonra ohhhh rahat rahat okuyayim diye mum isiginda printlerden... Onu bulcam, yapcam bi seyler... Yoksa catliycam.
Sevgiler,
Meltem
N'olur, o Batman'liden bana da! Lütfen! N'olur, n'olur ve n'olur. Söz ben de seneye Fransa'da güzel kartpostallar alacağım sana!
Kütüphanemin bir yanı burada birtakım kafelerden edinebileceğimiz kartpostallarla kaplı. Önceleri, kütüphanemin rengini beğenmediğim için bu yöntemi seçiyordum. Şimdi kendi isteğimle süslüyorum.
Paris'ten aldığım çok güzel kartpostallar var, ama onları asmaya kıyamıyorum. İlla diyorum çerçeveleteyim öyle asayım. Çerçeveletmek ise çok pahalı... Kesin atomizeyim ben de! Tüylü kalemler, renkli mumluklar, minik arabalar, tüller, boncuklar, rüzgar gülü, oradan buradan sarkan kolyeler, filan filan filan.
Vallahi kim ne derse nesin, ben öyle odaları seviyorum. Katalogdan fırlama evler bana göre değil.
Bir gün eve doğru yürürken bir apartmanın altında iki adet koltuk buldum. Ama o kadar eski ki inanamazsın. Böyle eski püskü ve delicesine oymalı! Ne hayaller kurdum. Oymaları altın varak rengine boyatıp, koltuğu kadife kaplatacaktım. Okuma koltuğum olacaktı...
Ama yapamadım. Alıp getiremedim, taşıyamazdım, vs.
bu batman robini ben niye görmedim? çok güzelmiş bu yaa, bayıldım!
yok du bi dakka..aynı ülkeye türkiyeden savrulmuş insanlar olarak bile tesadüfi veya birileri gelince buluşuosak görmemiş olabilirim..
baştan alalım:D
star starcrazy: bi düşündüm kimle tanıştığımı ama hatırladım şimdi :) valla bence bi ileri modeli bu. "evimin yeni dekorasyonu bitti" partisi veriyo.
szn: valla o listeden sadece 2sini yapabiliyorum o da oturduğum yerden olduğu için :P
narsis7ekho: her daim ara :)
meltem: :D çok sevindim yoruma. benim arşiv burda nolucak, okunur elbet bi ara.... en kolayı sayfayı bilgisayarına kaydetmek olabilir gerçi, en azından elektrik varken okunur.
jelatin: efendim hazır sizinkii :)ben de bulmuştum öle bi koltuk kaptım geldim ama arkadaşım vardı yanımda.
papillion: ah kafam :P ama yok benim telafi programım var, rotterdama geliyorum elimde kartlarla :)
duvarımın fotusunu çekip, tiny pic 'e yollayıp buraya koyacaktım ama olmadı. buf.. ay lav yu.
şimdi bu yazını okuduktan sonra yani, içeri gidip ilkokuldan beri biriktirdiğim kartpostal koleksiyonumu karıştırasım geldi (:
tabiki bende bittim batmanlı kartpostala :)
sahi bir de eskiden bayramlardan önce postane yakınlarında uzuzun uzun kartpostal stantları kurulurdu, ne oldu onlara artık pek görmüyorum :(
Yorum Gönder