16 Şubat 2010 Salı

f5

varan bir şu an uçmak üzere. bavul ticareti eşiğinde alışveriş yaptı, yetmedi bana bile bi şiler kaptı. göremediği yerler sebebiyle yine gelecek. gidip gidip gelecek. sonra iade-i ziyaret. "avrupalı panama" ilan etti istanbulu, çok sevdi. ben de çok özlemişim arkadaşımı, pırpır hallerini, zıpzıp çocukluklarını. odasını ince ince hazırladım ya, üstüne hiç alınmamış. benim sanmış eşyaları, havlu hariç dokunmamış! hepsine de "ah ne güzeller ya" diye içi gitmiş. pastil, aspirin filan da koymuştum lazım olur diye, "pastilinden bi tane almak zorunda kaldım, özür dilerim" deyince anlaşıldı durum. komik ki ne komik. son gece hepsini kullandı, rahatladık. ve hakikaten yani, sıfır samimiyete rağmen misafir olduğu yeri didik didik karıştıranlara, meraklı çekmece dikizlerine o kadar alışmışım ki aklıma "bunlar senin, kullan" demek gelmedi.

bebek'e bile gittik iki arada, ki ne kadar yakın olduğumuzu düşününce "bile" demek komik geliyo; ama tempo yoğundu. arnavutköyler, sihirli şeyler. öküzgözünü çok sevdi, bolca şarapçılık konuştuk (çok bilirim ya), bağlarını anlattı, organik şarap ve zeytinyağı hayallerini. komünizm sonrası aile nişanlarını ve topraklarını kaybeden hemşehrilerini (hem de kendi ailesini), aileler üzerinden yerel tarih çalışması yapılması projesini, aldığı AB fonunu. dava açıp kazanan ve dedesinden kalma kaleyi geri alan arkadaşlarını, emlak piyasası yüzünden üç kuruş bile edemeyen verimli arazileri... hepsini anlattı. tek bi kişi bu. azmedip kafaya koymak, takmak, uğraşmak, uykusuz kalmakla ilgili, üşenmemekle ilgili. şimdi de macaristan sınırındaki köylerde gençlere dil öğretip sınır aşırı iş imkanı yaratma derdinde. o yüzden işte, sevgim bi kenara, saygım çok büyük. deli enerjisi var.

odamda mini hırvatistan haritası, lonelyplanet kitabı, vişne likörlü çikolata, bizans işi, kuş şeklinde bi yağdanlığın reprodüksiyonu olan bi biblo ve ıvır zıvır şeyler var işte. ulusal motifi kalp olan bi güzel ülkemiz hırvatistan, masa örtüsünden de fular olabiliyo.

tayvan çayım da var; ama söz vermediğim misafircilikler, ağırlamalar filan bekleyen ve hatta talep eden ve hatta emrivaki yapıveren misafire ben misafir demem. demezdim yani de kibarlığım kurusun.hem çok centilmen bir sevdiceğim var, ki fazla bile bunlara. gerilirsem gerilerim, öyle bi sıkıldım 2.tayfadan. taniadan sonra çok dırdır kaldı. neyse yani dostlukla arkadaşlık bir değil. yine de iyidir iyi. bu da böyle bi şi olsun, neymiş, bebek gibi ilgi isteyen kadınlar uluslararası bi sendrommuş. iniş çıkış sıkıcıymış. "iyi biri aslında ama tahammül edemiyorum" hali özetle. yeter, manevi destek sadece. yine de, çok gezdik vedahabirsürüşey.

baykuş stickerım da oldu, hatta incilerden mincilerden kapıverdiler efendim ama nereme nereye yapışır bilemiyorum. ariyciiz buluciiz.

bu hafta ben çökmeden biterse tatil tatlısı kazanıcam. 4-5 saat uyku, çok iş, çok ofis.
bitse de gitsek, çok heyecanlı.

1 yorum:

mermaid dedi ki...

şu yana koyduğun ricanı yerim:)

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker