kendime en çok acıdığım an:
yorgunluktan sızmak üzereyken zorunluluktan çamaşır makinesini kurup, 2 saat sonra alarmla kalkıp çamaşırları astığım ve uyumaya devam ettiğim an.lar. bu akşam olucak mesela.
misafir odası hazırlamak, çarşaf yatak vesaire ve hatta: duvar silmek. sonra poster asmak, az buçuk süslemek. gözümde büyüyo. plan program rezervasyon. terlik mesela, terlik mühim mesele. bugün çok zor ama heeeepsi ellerimden öper bi ara. yani ben 8 saattir çalışıyorum zaten. yorgunum.
dün ne güzel tam pilim bitmişken, son bi hamleyle misafircilik. iyi hamleler bunlar. sonra mel gibsondan bir adet gençlik filmi, MDS'de izlenenlerden, karakışla filmlerinden, yeniden.
hani siz bi yere teğet geçerken etrafı temizleyen, düzenleyen, pışpışlayan bissürü görünmez insan var ya, mesela o alışveriş merkezinde arkanızdan tepsinizi kaldıran teyzeler, tuvaleti temizleyen amcalar filan. bi kere daha onlara abuk subuk mimik yapan birini görürsem tepsiyi de paspası da kafalarına geçiricem, duyururum. cıkcıklayan, dudağının kenarı havada, hayatta kendi saçından başka hiçbi şiyi elde yıkamamış bissürü leydi ve kont.
allahım resmen ofiste uyuyorum. beynim uyuyo. nolur bitsin bugün. yapılacak işler de var, yetişmiycek ama uyuyorum. su bile içmiyorum uykumdan.
büyüyünce değişen şeyler madde 1: saç cinsi. buklelerimi kardeşime teslim ettim, resmen düz bi şiyim, aralarda bi dalgalar var, sonra yine düz, kafam karıştıkça saçım iyice düğüm.
3 yorum:
evde oturduğum halde yıkadığım çamaşırları asmayı unutuyorum. hatırladığımda da unutmak istiyorum.
Biriyle aynı fikirde olduğun zaman ah! ben de deme ihtiyacı duyuyorsun ya. İşte ben de ondan mütevellit, yorgun bir ahhh! çekerek katılıyorum bu taraflardan.
Kedi de en olmadık zamanlarda kumumu değiştir diye miyavlar bu evde. Ve değiştirene kadar o kadar acıklı miyavlar ki, bütün gün o kadar yorulan sen değilsin de o sanırlar!
damlo: dün nihayet bitti. ilk posta.
margot: yorgunluğun en iyi yanı geçtiği an. o kadar, ötesi katlanılamaz bi şi.
Yorum Gönder