giresun belediye başkanı aksu diyor ki:
“Yüzlerce vidanjöre ve motopompa ihtiyacım var. Belediye santralleri kilitlendi. Yardım çığlıkları atılıyor. Malı mülkü, yolları bir kenara bıraktık, gücümüz yetmiyor artık. Cana zarar gelmemesi için uğraşıyoruz. Bu yağmurda insanın yapacağı, makinenin yapacağı bir şey yok. Ekiplerimiz çalışıyor. Tek amacımız can kaybı olmadan bu afeti atlatmak. Bundan sonrası yetkililere kalmış. Afet kapsamı alınacağı söylendi, inşallah alınır. Bu şehir kolay kolay onarılamayacak büyük bir yara aldı. Şu anda acil olarak vidanjöre ve motopompa ihtiyacımız var. Bütün işyerlerinin birinci katları su altına kalmış. Her ilden istiyoruz. Tüm belediye başkanlarından istiyoruz. Çok zor durumdayız”
“Bu yol sadece koyları ve doğal güzellikleri değil şehirleri de mahvetti. 50 metre ilerde deniz var ve suyu aktaramıyoruz. Derelerin önüne setler yaptılar, yataklarını değiştirdiler. Böyle bir derenin akması mümkün değil. Bu yolu tekrar planlamak lazım. Tekrar gözden geçirmek lazım. Yağmurla yaşamayı Karadeniz halkının öğrenmesi, yağmura göre yapısının oluşumunu sağlaması lazım”
böyle vahim durum.
tekrar, yeniden ve yine:
karadeniz halkı yağmurla yaşamayı zaten biliyor.
karadeniz halkı doğduğu gün muhtemelen mevsim yağmurlarıyla yıkanıyor, ölürken de. yağmuru bu ülkede en çok onlar biliyor. biliyor da yağmurla yaşamasına izin verilmiyor ki. bilmeyen bi karadenizli başbakan oldu diye bütün bölgeye ukalalığa gerek yok bence. bir yöreye, koskoccaa "sahil yolu" yapılırken bir tek yerlisinden bile fikir alındı mı acaba? kurullar temsilciler demiyorum, halktan.
"fikir almak" demek bu arada, "yol getiricem süper olcek, göç biticek, oh cillop, turist kayniycak, para basıcaz, sen de ister misin" diye sormak değildir.
fizibilite raporu hazırlamak, "halkın anlayacağı dilde bir sunum yapmak" ve artılarından çok eksilerini detaylandırmak filandır. kuralları, yöntemi, raconu olan bi şidir fikir almak. "biz anlattık ama kimse gelmedi" diye kaçmak değildir bilgilendirme. gerekirse ayağına gitmek, birden fazla kez, evde çocuk bakan kadınların dar zamanlarını, fındık işçilerini, çalışanı düşünerek yer ve zaman ayarlanmış toplantılar yapmaktır. öyle "belediye merkezimizde saat 5te" bir şey değildir insanların yaşadığı alanı dönüştürecek projelenmelerin ön hazırlığı.
melidir malıdır dır dır dır- çünkü böyle, ben napiym.
yağmurun yere düşüşünden denize gidişine kadar her damla yolunu bilen bir yer karadeniz. derenin yolunu yatağını, bu yollara yataklara niye kafanıza göre dokunamayacağınızı, suyun, dalganın haşinliğini, insanı terbiye edişini karadenizli bilir bence. bilmeyenler utansın. filmi bile yapıldı, denizle insan arasına yol sokmanın hem tehlikesini hem hüznünü anlattı. o filmi de yasakladılar. yasaklasınlar nolacak. karadeniz tüm yasakları yuttu işte. doğa bazen çok fena nanik yapıyor.
evet şimdi o yolun yeniden yapılması lazım. düzeltilmesi lazım. yamalanması lazım. şimdi bağıranları dinlemek lazım. afet kapsamına almak, yıkımları temizlemek lazım. çünkü olmadığını, olmayacağını anlamak için gözle görmek lazım. olmaz denen şeyi oldurmak için daha tonla risk almak lazım. hükmediyoruz, oldururuz.
kısmetse kendimizden, felaketse allahtan biliyoruz. nasıl bir ikiyüzlülük yahu.
ama bunlar karadenizliler yağmurla yaşamayı bilmediği için olmadı.
karadenizliler neyin ne olduğunu biliyordu.
1 yorum:
keske, keske ulassa su dusuncelerin bir yerlere. gercekten boyle dusunenlere degil de, dusunebilen ancak henuz boyle dusunemeyenlere. tesekkurler.
nc
Yorum Gönder