10 Temmuz 2009 Cuma

doesnt always have to be beautiful unless it's beautiful

slow club çalıyodu demin. çalsın, güzel.

bu cuma akşamı ben: çamaşır yıkadım ve balkon temizledim, on numara ev kızıyım. fayansın rengini hatırladık. balkona çıktım şimşekleri seyrettim, çok sıcaktı yahu. bi sigara içmiş olabilirim, şimşekleri seyrediyodum. hunt for gollum izlendi nihayet, hiç sevmedim. başka bi dvd'de de ham grafikler duruyo, üstüne görüntüleri oturtmamışlar, başrolde dummy arkadaşlar vardı resmen. ay öyle işte. bira istedim, üşenmekten içmedim.

küçükken bi elbise hediye gelir ay nasıl da sevmezsiniz. zaten biraz büyüktür, rengi bi tuhaftır. anneniz çok bi sevebilir, tam genç kız elbisesi filandır, oh dersiniz büyüyene kadar giymiycem ve buna daha çok var. derken yıllar günler filan, a büyümüşsünüz, annenizin elinde o elbise. ama bu elbise o olamaz, bu çok güzel. denersiniz olmaz, biraz fazla büyümüşsünüz, giyilemeden evden gider elbise. oysa rengi güzeldir, keşke her elbise o model olsadır, nerde neyi kaçırmışsınızdır, o elbise niye kendisini hatırlatmaz? filan gibi bi şiler oluyo bazen.

odama fıskiye istiyorum. yangın alarmı da olur, zevkine çalıştırabilirim. fır fır fır. hamak da istiyorum. salıncak da olur ama hamak daha rahat. yerim de var.

lastfm güzel şey.

günler geçsin. bu cuma gecesi cumartesiye, ordan da pazara dönüşsün. beklemeyi sevmiyorum.


yaz ayının en güzel yanı tirillik. her şey tiril tiril, herkes daha hafif.

bugün ben kendime jest, kendime hoşluklar içindeydim. arada bu da lazım. yarın mesela: all that jazz. kısmet, üşenmekten korkuyorum. çağrıştım: filmi vardı bunun ve o film güzeldi.

kendime not: koslaoksiekşın çok ürkütücü bi şi, içeriğini oku.
kendime not ne ya, tamamı kendime not zaten.

Hiç yorum yok:

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker