20 Ağustos 2006 Pazar

militarist topluma giriş 1: Her-türk-asker-doğar(mış)!!!!

bu uzun bi yazıdır ve bi çırpıda yazılmıştır, sıcakta çekilmez bir konudadır. atlayabilirsiniz.
Bu ülkenin savaşa, askere bakışı bi tuhaf bence (kendimi dışında tutmuyorum). Komşu savaşlar hep "acı, haksızlık". Bizim kurtuluş savaşımız da mesela, "acılar içinde kahramanlık". ama bi grup var mesela, savaşı "gerekli" görebiliyor, rum, kürt, ermeni, abartırsak eğer, amerika, israil vs tehdidi her an olabilir diye. Enteresan. nedense aynı güruhun horoz/ köpek dövüşü ya da boğa güreşlerinde gayet sakin bahis oynayabileceğini düşünüyorum. bahsettiğim tabii ki gerçek bir savaş halinde savunma değil, savaş açlığı/ saldırganlığı.
"her türk asker doğar" cümlesi ve perihan mağden üzerinden yazıyorum şu an. kendisinin de belirttiği üzere "Nasıl ki bir insan balet, narenciye üreticisi, kaportacı, fizikçi, baraj mühendisi… olarak doğmazsa asker olarak da doğmaz." askerlik bi meslek nihayetinde. biz ordusuyla övünen bi milletiz, di mi? Bi yandan da NATO'nun emir eri olmaktan şikayetçiyiz, di mi? "avrupanın en güçlü kara ordusu" lafının aslında "avrupanın karadan teke tek çarpışmaya hazır yegane asker stoğu" olduğumuz anlamına geldiğini itiraf (!) eden bi milli güvenlik hocam vardı. neyse, konu o değil. biz niye doğuştan bi şi olmaya çalışıyoruz ve niye tercihimiz asker olmak. mesele bu.
Ben mesela asker doğamam; bu ülkede kadınlar askere alınmıyor. Yani aslında "her türk asker doğar" lafı, kadınları türk bile saymıyor, di mi? aa türk kadınları ama- nene hatunlar. onlar "dışardan destek ünitesi", sırtında kurşun taşıyıcılar; ama asla genelkurmay başkanı olamayacak olan "cefakar, vefakar, çileli kadın"lar. MGK'da bir sürü kadın olsa, tayyip'e "Lübnan'a asker göndermek için BM kararı bekliyoruz" dese apoletleri üzerinden- imrenmek değil bu, cinsiyetçiliği fark ettirmek için söylüyorum. Askerlik erkek işidir. Her türk asker doğar. Her türk asker doğabildiğine göre erkektir.
Diyeceksiniz ki kadınlar sanki her alanda eşit de bi askerlik kaldı. ya da diyeceksiniz ki "kadınlar anne, daha duygusal hede hödö". değil, konu o değil. askerlik bir meslek nihayetinde, ya da doğuştan bir meziyet.
Ve biri bana mutlaka diyecek ki, "yarın kapında düşman bitiverirse o beğenmediğin askerler koruyacak seni". hadi yaa? armut topliycaz biz yani? ben kenarda oturup askeri bekliycem? savunma, savaş değil direniştir ve artık siviller askerlerden daha çok hedef alındığına göre, savunma giderek sivilleşmektedir. Savunmayı sadece askere bırakmayacak kadar vatansever insanlar var bu ülkede. konu şu ki, olmayan düşmanların büyümüş gölgesi sayesinde müthiş bi asker stoğumuz var, çat kapı afganistan, sonra ırak, sonra lübnan. koşarız anacım biz. işimiz ne. asker doğmuşuz ya hani. kadınlar da kağnı sırtında cephanelik taşır. ver elini istiklal savaşı oryantalizmi.
Keşke doktor doğsak biz. Türkücü doğsak. Cerrah doğsak mesela, öğretmen doğsak. Kızların eline bez bebek, erkeklerin eline silah vermesek. erkekler hiyerarşik büyütülmese keşke. ordudaki er evinde general olup emirler yağdırmasa. biz mesela kendimizle barışık doğsak keşke. barışık olabilsek birlik de oluruz hem, bir arada. Lübnan mesela, "son osmanlı ruhu ordaydı" demiş bir köşe yazarı, ne kadar doğru. Birliktiler, dağılıverdiler. Biz de düşman kovalamasak da barışsak.O zaman travesti taşlamayız yol ortasında belki. onlar asker olamıyordu di mi? sahi eşcinsellere ve engellilere "çürük" diyor bizim ordumuz. onlar da asker doğacak kadar türk değil mi ne? vicdani redcilere ne dendi biliyor musunuz? "eşcinsel ilişki halinde çekilmiş bir video ve fotoğrafla gel, çürük raporu al". eşcinsellik orduya böyle ispat ediliyor çünkü; görsel kanıtla. bu bi aşağılama değil tabii- şüphecilik gösterisi. ordu vicdani reddi tanımıyor. niye? herkes askerlikten; doğuştan kaderi olan meslekten kaçarmış. bütün avrupa bu işi sosyal hizmet ya da askerlik şeklinde tercihe soktu. bi seferde de gidilmiyor, toplamda 6 ay mesela, 3 yıl yazları 2 ay gidiyosunuz bitiyo. daha mı az asker onlar? "er stoğu" değiller o ayrı.
Keşke bunları söylemek insanların tüylerini diken diken etmese. askerli demokrasi olmasak biz. sivil insiyatif olsak. Her bi delikten türklük tanımı fışkırmasa. "vay türklüğe hakaret" delisi olmasak. Linç linç aranmasak. türkün türke propagandasının deli saçmalığını görebilsek keşke. Komplekslerimizi "türk doktor amerikaya parmak ısırttı"/ " Türk kızı dünya güzeli oldu"larla sürmanşet ilan etmesek.
Biz bu kadar kendimize odaklanmayıp etrafı da fark etsek keşke. her türk asker doğarmış. iyi aferin. türkler insan doğsa ya önce. "Atatürk de askerdi" evet; ama "asker bir millet" istemezdi bence, apoletini çıkarıp meclisi kurdu o adam.
"doğuda askerler şehit olurken...." diyen olursa - militarist bir topluma karşı olmak orduya karşı olmak, vatan haini olmak demek değil; çünkü bu toplum sadece "ordu" değil. kim ister ki bu acıları? ama bu ülkenin sorunları siyasi ve toplumsal, askeri değil. siyaset ve sosyolojiyi çözüm değil sorun için kullanıp sonra da silahla çözmek kaç ülkede işe yaradı? Askerler askerlik hariç her işi yapıyor artık. Bu askeriyeye hakaret değil mi peki? kendi siyasetini yapamayıp ordusuna emanet eden bir ülkeyi savunmak. askeri hem yargıç, hem politikacı, hem asker görmek. hem doktor hem öğretmen yapmak. devletin eksiğini orduyla kapamaya çalışmak; bu da bir acizlik değil mi? keşke yetse devlet. keşke TSK sayesinde öğretmene, doktora kavuşan köyler kalmasa artık. keşke askerler sadece asker olabilse.
sahi bu ülkede hukuk nedir politika nedir? kulakları tıkayıp "lalaalaalaaa" diye bağıralım mı gençler? severiz biz. bu yazı sıcaktan değil, içten gelen bir "ooof of" yüzünden yazıldı.
bitti yazı. dağılın şimdi. "deniz akkaya'yla top model" başladı.

5 yorum:

Burak dedi ki...

Söylediklerine katılmamak elde değil. Fakat işin pratik yönünden takıldığımız bazı yerler var. Çoğu ülkede askerlik seçmeli, yapana da iyi bir maaş veriliyor. Bence Türkiye'nin böyle bir lüksü yok. Bu yüzden askerlik bedava bir işçilik burada ve de zorunlu.

Olayı savaş sahasında değil de, politik ve ekonomik arenalarda çözmeye çalışmak çok daha akıllıca. Ama henüz o medeniyete ulaştık mı?

Şahsen çok isterdim, ülkeme askerden ziyade bir mimar olarak hizmet vermeyi. Köylerde, uzak kentlerde hesaplı ve kullanışlı kamu binaları tasarlamayı. Bu benim 'askerliğim' olabilirdi.

Japonya'dayken insanlara sorduydum bu askerlik olayını. Onların da zorunlu bir hizmeti sözkonusu olmadığı gibi, Japonya'nın savaş açma ya da saldırma gibi bir özgürlüğü de yokmuş! Anayasaca, sadece kendilerini savunabilirlermiş. Ama bu iş için sanırım çevresini saran okyanusa bayağı teknolojik savunma mekanizmaları yerleştirmişler. Öyle bir ayrıntı.

deryik dedi ki...

burak: "henüz o medeniyete ulaştık mı" demişsin. ulaşmadıysak da eğer, bu şekilde her şeyi olduğu gibi tutarak da ulaşamayız ki. bir şeyler değişmeli, bi yerden başlamalı, yoksa "bize müstehak" der geçeriz. Kaldı ki, 600 yıllık bi osmanlı medeniyeti var; ama iyi ama kötü bir şeyler alınır. Benim bahsettiğim askerlikten de ziyade, askerliğin evde, okulda, basında, günlük hayatta aşırı derecede yüceltilmesi, militer bi toplum olmamız.
Japonya'nın durumu 2. dünya savaşı'ndan sonra BM kararıyla ilgili sanırım.
Ne kamu binaları gördüm, dediğin gibi, mimar yüzü görmemişliğin çirkinliği vardı. Keşke eğitimli insanın kıymeti bilinse. er olup adam öldürmeyi öğrenmek için 4-5 yıl akademik eğitim gerekmiyor ne de olsa.

fatih demir dedi ki...

"En buyuk asker bizim asker", "Ordu goreve", "Genelkurmay baskani kodumu oturtmali", "En guvenilir kurum ordu", "Cumhuriyetin bekcisi", "Sehitler olmez, vatan bolunmez", "Peygamber Ocagi"... gibi belki yuzlerce slogani toplumun kafasindan kazimak icin calisacak , komutanlarimiz "hod" deyince korkmayacak kadar cesur politikacilar yetistirebilir yada yetismislerini secebilirsek her Turk asker dogmayi birakabilir.

Ama "sozde" cumhuriyeti koruma adina hep genis tutulan bu hantal yapi profesyonel askerlikle daha kucuk bir sayiya cekilmedikce isimiz zor.

Japonya'nin durumu Osmanli kontrolundeki Arap yarimadasinin durumu gibidir(Osmanli'da Araplardan asker almazdi ve tum korumalarini saglardi). Amerika dunyanin tanik oldugu en buyuk vahseti gerceklestirerek Japonyayi ordusuz kilmistir. Okinawadaki Amerikan us'su birakin Japonya'yi tum bolgeyi korumaya yeter zaten. Tabi ki Amerika bunu bedava yapmiyor. Ama o da kotu bir durum. Askeri olmayan bir ulke yedigi iki atom bombasini da hatirlamiyor. silik, ruhsuz yetisiyor. Ben sahsen savas karsiti olmama ragmen Japonya gibi ordusuz olacagimiza, hantal ordumuzla kalmayi tercih ederim.

Tutunmak lazim cunku hayata bir yerden. Silinmemek lazim. unutmamak lazim...

deryik dedi ki...

fatih: dediklerine katılıyorum; ancak Japonya'nın 2 atom bombasını unuttuğunu sanmıyorum. Her yıl anma törenlerine bütün bir millet katılıyor, müzeler açıldı. Tamam belki politik nedenler yüzünden "savaş kötü, ot çiçek" diyebiliyorlar ancak, "bunu yapan ABD'dir" diyemiyorlar; ama geleneksel olarak tarihlerine sahip çıkan bi yapıları var. Sivil hafıza çok güçlü. Sadece ülke değil, bireysel tarihlerine dair de bilgileri kuvvetli.

fatih demir dedi ki...

"bunu yapan ABD'dir" diyemiyorlar
Deryik hanim benim de kasteddigim bu idi. Bakin Turkiyede de resmi tarih tezleri ile Osmanli'dan tam anlami ile koparmak icin cok ugrastilar. Ama bizimkilerin unutturmaya calistigi seyi, Avrupalilar unutturmadilar.

Japonyanin hali pur melali budur. Kimono giyip, dans etmekle, geysa fikrini taze tutmaya calismakla gelenek korunmuyor.

Her yil binlerce Japon kadininin estetikle gozlerini cekiklikten kurtardigini duymustum (bir Japon konferansi idi,hatirlamiyorum soyleyen kimdi). Ayrica tek kisilik kucucuk tabut tarzi hotelleri, dunyanin en igrenc tv showlari,(bunu MTV'nin bocek yeme showlarini da "igrenc" buldugum bilgisi isiginda soyluyorum :) ) herseyleri ile tamamen bati gibi olmaya calisan bir nesil.

Ya ben de Japon uzmani olup ciktim... halbuki kendilerini pek bi severin..Voltran felan :)

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker