Ben galiba insanlara karşı ihmalkar davranıyorum. ya da yetişemiyorum- bilmiyorum. Samimiyetsiz değilim en azından, bu da bi şidir. İlgileniyorum arkadaşlarımla, akrabalarımla, çevremdekilerle ; ama belli edemiyorum sanırım. Bi yerde mutlaka bi "aşkolsun deryik" duyuyorum. Fazla tekil bi insanım galiba, üniversitedeki özhakiki tayfası dışında benim 2-3 kişiden fazla bi grupla dışarı çıkmışlığım yoktur. Bilmem ki neden, küçüklüğümden beri "buzdolabı" olsun, "soğuk nemrut kız" olsun, yemediğim laf kalmadı, doruk noktasını "buzlar kraliçesi" lafıyla mezuniyet öncesi yaptım. bu konuyu daha önce ele almış idik, haliyle deja vu hissi istemiyoruz.
Diyeceğim şu, benim böyle bi korkum var: insanları ihmal etme korkusu. Acı olan şu ki, bu haklı bi korku, bi nevi özdenetim mekanizması; çünkü bunun faturasını bir kez ağır bi şekilde ödedim. Çok yakınımdakilere dair önemli noktaları bilmeyip tuhaf detayları bilebiliyorum, rahatsız edici. İhmal edilmiş hisseden de çıkıp "aayy ihmaaal ihmaaal" demiyo ki-dememeli zaten. Ben hiç ihmal edilmiş hissetmiyorum, ondan mı acaba? İkinci plana atıldığımı, sadece gerekince arandığımı hissederim; ama ihmal gibi gelmiyo bana- samimiyet olduğu sürece.
Belki herkese oluyodur bu ya da köyün delisiyimdir ben.
bu arada.. yukardaki link'te okuyacağınız gözlük var ya.. kırıldı.
7 yorum:
buzlar kralicesi :))))
derya git kendini boğaz köprüsünden at hemen. Nasıl kırarsın o gözlüğü nasıılll???!!!????
Çok üzüldüm yaw.
Neyse, o deil de, bi pluton vardı, ne oldu ona?
güzel bi özeleştiri bence bu, ya da güzel yerinde yerinde muhtemelen diyeyim. insanlara ne hissettirdiğimiz önemli neticede; eğer ihmalsizlik durumu varsa ve sen bunun farkındaysan çok da kötü değil, di mi?..
buzdolabı kılıklı, buz kraliçesi..
yapmacık, şirinlik muskası, herkese günaydın diyen, kötü bişey olduunda birisine ay canım kıyaaamaaaam diye otomatiğe bağlanan tip olmaktan bin kat daha iyidir. fazla topluma hitap gereksiz bence. o 2-3 insanda eminim hep daimi olur hayatında..
vintage biscuit: valla demişler, ben de anlamadım ki..
alx: çıt diye gitti yaf.çerçevesi kırıldı, cam sağlam, yapıştırıcaz silikonla caponla, yaşiycak umarım. plüton'a bi şi olmasın, akrebim ben :(
lavender: aynen katılıyorum,az olsun, öz olsun, benim olsun. çok cıvıyıp gevezeleştiğim zamanlar da var ve fakat samimiyet lazım öyle durumlarda tabii... bu imaja ters bi güzin ablalık hali de var; ama o niye, ben de bilmiyorum.
Dersanede uzun boylu bir kiz vardi, ona da buzdolabi derlerdi yavsiyan tum erkekleri soguttugu icin, iyi anlasirdik onunla ayni sinifta kalsaydik ama sonra o sinavla bir ust sinifa gecmisti
mert:herkes denk geliyo bu tipe ya da onlardan biri oluyo galiba. ben ilkokuldaydım, bi kızdı buzdolabı diyen.herkesle hoşbeş olmuyo ki, nereye kadar gülümseyebilir bi insan?
tekillik güzeldir. İnsanaın kendine olan güvenini tazeler. İnsanın kendi kendini yeniden keşfetmesine yol açar. Hepimizin içinde keşfedilmeyi bekleyen öyle derin bir hazine var ki.
İnsanlar ikiye ayrılabilir.
- Özgürlük arayışı içinde olanlar,
- Bağımlılık ihtiyacı hissedenler.
İkisi de kötü değil. Yani özgür olmak da güzel bir şey, birine sonuna kadar bağlandığını hissetmek de.
Senin doğanda özgürlük var. Kendinle olmayı seviyorsun ve bu seni rahatsız etmiyor.
Beni de "vefasız" bilir çoğu arkadaşım. Biraz gündelik işlerin yoğunluğundan, biraz da işlerimi rastlantısallığa bırakmayı sevdiğimden. Ne zaman plan yapsam, elli yerinden aksamıştır o planım hep. Ne zaman ki plan yapmayı bıraktım, hayatı doyasıya yaşamaya başladım :)
Korkmana gerek yok. Gerçek dostalar ın bu durumun bilincinde, gerçek dostların seni "sen" olduğun için takdir ediyorlar.
Haa bu "gerçek" dostlar kaç tane. En fazla bir elin parmağı kadar. Ama olsun, değer.
Onbinlerce insan arasında sosyal kelebek olmak mı, On kişinin arasında "değer kraliçesi" olmak mı. Seçim senin.
Yorum Gönder