burcu bu satırları okuyosun biliyorum. kimse okumasa sen okursun, güveniyorum. fotoğraflar lütfen. bağlayıcı olsun diye burdan yazdım, artık herkes senden fotoğraf bekliyo nıhahaha.
benim duvarımda bi fotoğraf asılı. hediyeydi. tahta bi iskele, Boğaz. bi taka, bi sandal. düz bi çizgi; köprü. siyah beyaz. sanki iskeleden koşup koşup tam ucunda zınk diye duracakmış gibi. hava bulutlu, istanbul gri. duvara asınca, sanki ordan gizli bi bölme varmış hissi veriyo. sistine şapeli tavanı gibi, göğe açılır gibi... denize doğru.
bugün ev kuşu kızı gibi bi şi olucam. zen. umarız. siz de umun nolur. vakit öldürmiycem. um. umumi. aslında umumi bi japon adı olabilirdi, ikinci u kısa okunsa.
ne ki şimdi bu yazı. niye yani... bi şi vardı aklımda, geçti gitti aslında.
gelecekten mesaj geldi. nihayet. 3 saat fark bahane, teknoloji şahane.
gökhan özgün bu ara çok sinirli ama ona yakışıyo. uysal yazandan ne hayır gördük di mi monşer. hem inatla tutarlı, mantıklı bi şiler yazıyo. sinirli falan ama sakin. ben seviyorum böyle esip gürleyen ama kendi kendine galeyana gelmeyenleri, sakin bi şekilde sinirlenenleri. bi de itiraf ediyorum, fotoğraftaki bakışını seviyorum.
denizli'de içki içmek isteyen varsa, yeni adres tabakhaneymiş. konuyla ilgili fıkra türeyebilir tabii (bok için zındıklar ha-ha-ha); ama deri koltuklarda oturacağımız kesin... tuzlada, deri fabrikası civarında yaşadığı için solunum yolları rahatsızlığı çekenler filan olmuş olabilir ama biz türküz, bişçik olmaz. hem alkol mikrop kırar. organize sanayii bölgesinde olan iş doğası gereği organize olur diye düşünmüş olmalılar. metil alkol falan içeriz artık.
bu, egzantrik "barlar sokağı yapıcaz, hepsini bi yere topliycaz, aynı kırmızı fener gibinnn" kafasının eseri olsa gerek. sonra da heralde "aa kırmızı fener sokağı bile kapatılmııış" derler. alakasız şeyleri birbirine benzetmedeki paravan niyeti anlamayan yok da, buna bi de avrupadan seçme örnekler yapıştırma zorunluluğu çok komik. avrupadaaan ahlaksızlığı aldıııkkk... bu iş çok zor yonca, çok. avrupadaki pub ve barlar bölgesiymiş. biz oraya kısaca turist söğüş hattı diyoruz. tek amacı içki satmak olan yerler istemiyolarmış. fıkra gibi di mi? "İnci Bar- içkiden bol sohbet var. valla bak".
a şeker, çeliştin de duruldun... git bi yandan eskişehir'i paris çakması yap, sonra avrupa ahlaksız olsun; ama barlarını oraya göre modelle, metrobüs filan getirt. kafan karışmış senin yavrum. o avrupanda ayrıca kaliteli şarap evleri falan var, koleksiyonerler için. safi içki satıyo, hem de kazık. ondan da isterük madem. ayrıca bi de gay pride yürüyüşü isterük. bira festivali isterük. daha sayayım mı? sigorta isterük. parasız eğitim isterük. sağlık reformu isterük. gece 12de arkamı kollamadan yürüyebilmek de isterim ben şahsen kendim bizzat... kız başıma içiyorum diye "haplı votka içmiş pavyok karısı" gibi görülmemek isterim ayrıca.
şaraplı risotto uğruna insanları görevden almayan bakan bile isteyebilirük hatta.
şımartmayın bizi derim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder