yatağan termik santrali "masaya yatırılmış"ken (ki bu nası erotik bi laf aslında.. neyse), şen haber geldi... Muğla'nın yegane haberverenadam'ı yaşar anter'den. muğla'da anter soyadlı çok insan var.
neyse devam... antik Lagina kenti üzerine kurulsun diye teklif gelmiş. yeni bi tane daha... santralleştirmeler. yani ben bakanlıkların tarihe duyarlı olmasını isterim tabii de, yanlış anlıyolar. o çıkan şeyleri korumanız gerekiyo amca. suya gömünce pis, tü kaka oluyolar. şimdi hani 5 bin yıllık ya orası, dokunmak istediğinizde birazcık "mağrur olma padişahım senden büyük allah var" kategorisine giriyo, zortluyosunuz.
burda bitmiyor. bakanlıkların çelişkisi evlere şenlik. enerji bakanlığının termik kaygılarının yanında, kültür bakanlığı kazı fonu ayırmış lagina'ya. kafası karışık bissürü göbekli adam onlar. kendisiyle barışık olmayan bi ülkenin tarihiyle barışması da zor tabii... ya da yumurta mı tavuktan tavuk mu yumurtadan peki horoz nerden... "çankırııı gordion değildiiirr" diyen sevgili hcg'yi hatırlarsınız.
dehşetengiz istatistiki bilgilerle devam... turizm sektöründe çalışanların %83'ü evet evet böyle bir sayı, kaçak işçi. sigortasız. sözleşmesiz. duyunca şaşırdık mı, haaaayyııırrr... hala turizmde büyüme yapıyo muyuz eveettt... işçisine sigorta yapmayan adam arıtmayı çalıştırır mı, haayyıırrr...
tuzlayı önceden yazmıştım. buralarda bi yerdedir. tuzla'da koku çok... gemi sökümü yapan 6 ülkeden biriyiz. uluslararası toplantılara katılıyoruz falan diğer 5le beraber (brezilya, hindistan, sanırım fas..gerisi kalmamış aklımda). yani 6 ülkeden biriyiz biz; mesela asbest yüklü geminin sökümü sırasında solunum yolları enfeksiyonu yaşayan işçileri olan... ve onlara nanik yapan... tersane işçisine borcumuz dağ boyu; ama yol yordam bilmek için mevki yetmiyo, hala o koltuklarda utanmadan... yazmiycam kızgınım.
ben bu aralar detaylarda boğuluyorum, olmadı boy veriyorum. "çiğ" demiştim daha önce, açıp açıp kendi yazımı okuyorum, başkası yazmış gibi. bi sene olmuş nerdeyse. öyle işte. bu ara günler battaniyenin altından çıkmak istemeyen çocuklar gibi. bu ara her yerde sessiz telgrafhaneler görüyorum. bu ara sanki her şey kendi kendime zaten. istanbul'da yalnız dolaşmayı özledim. yani arada kaçıp, yokuşlara, vapura koşmayı. yakında ama. o da olur.
ama saçımı kestirdim. onu becerdim.
2 yorum:
deryikcim olmaz yaaa,lagina gelişim için o kadar çaba sarfederken santralle tüm umutlar yeniden mi yıkılacak eski taşlarla.
orası benim köyüm,benim memleketim.dokunmasınlar memleketime...
bir el atınız efendim duruma... vardır kesin yine bi direniş örgütlenmesi.
Yorum Gönder