20 Mart 2008 Perşembe

yimmimart

ya youtube yine gitmiş. elektrik gibi. türkiye youtube kurumu olsa da arasak, şikayet etsek. hayatta tek eğlencem zaten "charliee bit meee". püf. artık haber niteliği de taşımıyo galiba. kimbilir kime noldu... aa savcı filan, yök mök evet, ondandır, doğru. amaaan bu kesinti uzun sürer o zaman. halen hayatta olanlarla ilgili olunca daha uzun kesiyolar.
bugün ne güzel bi dündü (ayın 21i olmuş bile ) sevgili blog. 23 nisan şimdiden hepimize mutlu olsun. bi ay süreyle hazırlanalım rica ediciim. misafir yabancı öğrencim bile olucak bu yıl. ahaha çok eğlendim kendi kendime. ne güzeldi yahu cidden. canım yimmimart.
çizgi roman okumak istiyorum. böyle büyük, ciltli çok şık şeyler... the eternals filan. renkli büsbüyüüük..
biz ailecek devekuşu denen hayvana çok acırız. nedenini bilmiyorum. bi de tembelhayvan diye bi şi var, ona acırız. ben karada yürümeye çalışan deniz ayılarına da acıyorum. annem de bazen su içmeye çalışan zürafalara içlenir. kerizlik aslında. hayvan evrilmiş öyle, mutlu. bize noluyosa. çok zor görünüyo yahu, ondan sırf.
eurosport iyi ki var. buz pateni yarışması sürüyo. bugünkü "yaratıcı dans" gibi bi kategoriydi. herkes rus/balkan kostüm ve müzikleriyle kaplıydı. adeta yeni bi kural gibi... anlamadık. genç rus bi çift var, 17-18 yaş, onlar şirin ve başarılı. 4. olarak bitirdiler galiba. zorba'yla dans eden japon kardeş ikili en komikleriydi. yani iyilerdi de işte, korint sütun gibi giyinmeseler daha iyi olurmuş. yine kalinka gibi bi şiyle dans eden çinli çift ise kuzey komşularını hiç tanımamış, böyle pembeli parıltılı vasat bi kostümle çıktılar. cık. amerikalı çiftin "afrika dansı" dans ve müzik olarak ilginç, kostüm olaraksa boyama kitaplarından fırlamış bir bayağılıktı. panter desenli bikininin üstünden geçen mavi ve kırmızı kristal taşlı şeritleri, sırtındaki yine kristalden hilali filan, hâlâ tartışmaktayız. erkek olansa kahverengi file üst giymiş, afrika ten rengi sanırım...

evet biz aslında bu sporu kostüm kritiği için izliyoruz annemle.
biri düşünce gülmüyoruz.
bi tek japon çocuk düz yolda ablasını ezince güldük.

defne de eidenhoven'daki yüzme yarışlarından atletik ve yakışıklı yüzücü beğenecekti. genel olarak fiziken beğendiğim adamlar ilk 2'ye kaldılar. başarıyı gözünden tanırım adamım. bi de artık paçalı don/ Atatürk mayosu arası bi şi giyiyo yüzücüler. "bacak kıllarından kaynaklanan aerodinamik problemleri çözüyo, üstelik ağdasız" gibi bi zihri sinir fikir attım ortaya. bakalım. ha nedir derdim, niye anlatıyorum, böyle de bi şi var. eğlenceli olabiliyo yani. bacak kılı işin geyiği.
bi de bissürü minik procem var. dikiş bilmiyorum, elimden hiç iş gelmiyo, silikon tabancam yok, zaten tembelim (üşengeç deyince daha kibar sanki). kalıyolar. kafada arşivliyorum. bi gün aniden köşe olursam, bilin ki bu yüzden. karanlık divad, seni de işime ortak alıcam. o ofis sana dar.
hollandada 15 ay kalıp da şu battal boy, bir fili bile koruyabilecek şemsiyelerden almamış olmama çok yanıyorum. yağmur yağdığından değil gerçi.
ankarada musluk suyunu yanlışlıkla içerseniz filan bence doktora gidin. feci bir kimyasal tad var. kendinden zehirli değilse de kloru bastıkları için ölücez. öyle "kaynayınca geçer" bi şi gibi de durmuyo. su gibi bile durmuyo aslında ya, neyse. allahım gökçek ne içer neyle yıkanır o kadar merak ediyorum ki bazen. kendisiyle ilgili şehir efsanelerinin gerçekliğine de giderek inanıyorum. oğlunun dergisindeki ayşenur muydu neydi, o kızın çizdiği çiçek petalleri geliyo hep aklıma. oklu kalp.
yimmimart yimmimart. ne güzel günümüzdün sen.
dip not: hariçten gazel'in odtüdeki panelinin fotoğraflarında görülen "küçük emrah neşesi taşıyan hobbit" ben değilim, kadraja yanlışlıkla giren mendilci kız.

1 yorum:

Aysin dedi ki...

Atatürk mayosuna çok güldüm.

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker