3 Ocak 2010 Pazar

daanossun.

2 değil de 3 gün tatil yapmanın bu derece mi farkı olur yahu? dinlendim, sakinleştim, yenilendim, harikayım, bomba bile olabilirim.

yılbaşında gideceğimiz "ev oturması"nın ev sahiplerinden biri ateşlendi, biz ntv'de neşe karaböcek ve göksel'le çok mutlu olduğumuzu fark ettik, şarap da vardı hem, mis gibi evdeydik neticede. sonuç: tombaladan bi menekşem oldu, en mor, en goncalı. ayrıca çiçekçi "çiçekten anlama" skalasında üst basamaklarda yer alan "çiçekleri biliyosunuz apla siz" cümlesini de kurdu. bilmek yetmiyo tabii, meramını anlayıp bi de çare bulabilirsem çiçek bakmış olucam. kısmet.

ayrıca "ikibinbon"un devamı niteliğinde, "ikibindon", "ikibinson" gibi kelime oyunları da yaptım. çok bereketliymiş. sonuncuyu 2019'un son günlerinde bi gazeteye satıcam, "onlu yıllar nasıldı" muhabbetine malzeme olsun. böyle de ileriye dönük, böyle de çıkarcı, planlı bi şiyim.

hediye paketi açmak harika bi şi. gayri meşrutiyet ve neyi sevdiğinizi bilen bi adam ise süper bi formül. kocaman, tarihsiz bi defter-ajanda. tam da düşünürken, bakınırken.

sahil kahvaltısı, 20 derecede filan. yürürürürü. insan denizi özlüyo, martıları, kayıkları. dibimdeyken özleyecek kadar uzak kalmak da benim ayıbım. cuma günü lodos partisiydi resmen. okul yokuşlarını da özlemişim, hepsi birden. hala yemyeşil mesela o yokuş.

bebek ama, rahatsız edici derecede kalabalıktı. yılın ilk günü bok var di mi, geç git. var işte, bi oturup kahve içmek istiyo insan. yanımızdan geçerken "sizin ne vardı" diyerek sipariş almaya çalışan, asla durmayan, durup dinlemediği için "bana tanınan 10 saniyelik sürede hangi kelimeleri seçip en etkin şekilde bağırmalıyım" stresi yaratan garson beyler yüzünden, cık, olamadı. sevmiyorum işte. şey pardon pardon şey. 15 dakika boyunca pinpon. basket oynasak omuz atıp deviricem, en azından durup dinlerler. sipariş de şu: ekler. pişmiyo bile yani. alıp gelecek. yemin ederim kolay diye seçtim. gelmiyosa iptal edicem. "ay bi durup dinleyin deliricem!" isyanım da beni huysuz arsız kız yaptı tahminen. oysa tam on dakika boyunca masaları aralarında bölüşme sistemi tasarlayıp sonunda "ayh neyse, kim gelirse baksın" dedikleri için oldu hepsi.

neyse. yaşlandım, sevmiyorum. verdiğin siparişin tutarına oranlı bir ilgi, sevmiycem de işte. tamam yorgun ve yoğunlar ama benim günahım ne. karamelli istemedim ekleri diye kafama geçiriyodu resmen. böhü. bebekten kaçarak uzaklaşmasaydık tekliflerin teklifini yapan hanfendiye de ce-e derdik elbet. daha sakin zamanlarda.

ne güzel bi 3 gündü yahu, sahiden. çok çok iyi geldi. geç kahvaltı harika bi şi bi kere. ve hatta: soul kitchen. alkazar. hemen de siftah. sonra sokaklar, mavra ve hatta iyice dolandıktan sonra dönüp dolaşıp: enginar. kaçacak delikler. güzel işte. misal: son 10 dakikası eksik DVDlerle savaşı kazanmak: barbarian invasions yarım kalmadı. aa ayrıca: Ms.45'i de izledik efem. değişik diyelim evet, değişik.

2010'a başlama telaşı da bittiğine göre, plan program vaktidir.
defterim de var ho ho ho.

7 yorum:

Damlo dedi ki...

tişörte takıldım ben.

narsis dedi ki...

Suç sizde küçük hanım. Yanlış kafe seçimi yaptınız. hıh. =)

sarapci dedi ki...

Biz de Alkazar'da Soul Kitchen'a gittik. Yıllardır gitmemiştim. Dar koltukları ve pis tuvaleti özlemişim.

deryik dedi ki...

damlo: kıymetlimis o.

n7e: tövbekar oldum, itaatkar da olucam.

şarapçı: bi de aynı seansmış filan. levent kırca var mıydı?

sarapci dedi ki...

Yoktu galiba. 16:00 civarındakiydi.

deryik dedi ki...

vardı valla. ben de vardım hatta :)

sarapci dedi ki...

:))

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker