"babam sağolsun" hep vardı. "kocam sağolsun" da eklenmiş. eskiden ayıptı böyle şeyler. insanlar emekle gurur duyardı, bakılmakla değil. bakılıyosa da altını böyle çizmezdi. "ev hanımıyım", nokta. alkış beklenmezdi. eskiden diyorum, ruhum yaşlı. ben böyle gördüm. "bakılmayı hakedecek kadar süper bir mahluğum yarabbim, yamacımdaki erkekler bana tapıyo" ruh halini anlamıyorum. havanız batsın. sanki tanrıça, altın sunaktaki meyveleri kabul edip ölümlüleri kutsuyor.
hayır, kendimi düzeltiym: erkekler için ayıptı, "iç güveysi" lafını yiyiverirlerdi. ki hala ayıp. kadınlar için kocamköylü olmak ve müdür karısı sendromu ezel evel süren, bitmeyen, bitemeyen, çözemediğim bi gurur kaynağı. en doğru erkekten ben doğdum, en doğru erkeği ben kaptım.
gerçi eminim sekretere asistan, tezgahtara satış danışmanı, dansöze oryantal sanatçısı diyen yüce burjuvazi, bunun için de deyimler ve atasözleri sözlüğü bastırmış ve kendince sınıf atlatmıştır. ne bileyim, "organik orkidesini budamak için fedakarlık yapan ve pişirdikleri kurabiyeden altın kırıntısı saçılan leydiler" haline gelmişlerdir. dev aynalarda kendi ışığıyla gözü kamaşanlar. küçük dağları yaratma meşguliyetindeki kuyu dibi kurbağasından vrak coşkusu.
"hobim var!"ın alkışı hak etmesini de anlamıyorum. insanların hobisinin olması değil, olmaması tuhaf. orkide örneğinden gidelim. çiçek yetiştirmek olimpiyat madalyası gerektirmiyor ve yüzyıllardır mevcut. normal olan zaten ot gibi yaşamayıp kendine bi meşgale yaratmak. ama nedir, sen tutup "emeğim filizleniyor, türkiyeye botani getiriyorum" dersen, eşekler güler.
canım ülkemde bi avuç sivil toplum kuruluşu olduğu için sosyal faaliyetten altın gününü anlayan nice nesiller geçti, bunu az buçuk aşmış olmak bence aferinlik bir şey değil, olması gereken. aynı şekilde bakınız: kitap okuyor olmasıyla övünenler, alkış bekleyenler. sergiye gidince "kültürlü" oluverenler. tonla işe başlayıp yarım bırakan ama tamamlamış gibi pazarlayanlar. ikinci nesil sınıf atlama: paranın yetmediğini çözenler ama avamlığı aşamayanlar. hadi kendime link.
özellikle de kadınlardan çıkıyor bu beynini kullanıp, kendi de bu becerisine şaşıp sonra da alkış bekleyen tayfa. evet, onca nöron bu günler için var hanımlar. sürpriz.
yok yok, tabii ki diplomalılar, maharetliler, dillerinde mürekkep. tam paket olmak bunu gerektiriyor çünkü. çünkü yine burjuvazi der ki: kapıcı karısından bi farkın olmalı. gerçi kapıcı (ay pardon, "apartman görevlisi". kapıcılık niyeyse ayıp) karısı dediğin zat eşekler gibi çalışan; ama yine de hakkını alamayan, birçok şeyi de kendine hak bile görmeyen bi güzel kadın tahminen.
"mağrur olma padişahım senden büyük allah var" derlermiş ya hani köleler padişahlara. ondan lazım birçok insana anlaşılan. üniversite zamanı çalışmamış olmamı bile yediremiyorum ben (kendime edit: son yıl çalıştım. eşek gibi hem de, unutmuşum) , "bakılıyorum" ne büyük bir utanç kaynağı olurdu benim için. "muhtaç"lık hissi başka bir şey, ben öyle hissetmek istemem. "muhtaçlıktan değil" dense de dokunur, öyle büyüdüm, elimden gelmez. süperlik değil bu, benim geçmişim. o yüzden mümkünse, bakılmiym ben, aklım almaz sonra.
ola ki bakılırsam da buna romantik burjuva kılıflar uydurmayacak kadar dürüst kalayım bari.
3 yorum:
Güzelliğinin sermayesi olduğunu düşünen kadınlar olduğu sürece bu böyle devam edecek. Bakılıyor çünkü güzel, bakılıyor çünkü çalıştırılmaya kıyılamayacak kadar güzel. Zihniyet bu.
güzellikten değil bence. yani belki bi faktördür ama güzel olmayanları da biliyorum :)
O zaman cilvelidir :)
Yorum Gönder