kendime sözümdü. vurulduğunda den haag'daki o aptal mağazada raflar arasında, ilk iki yılında ankaradaydım. ilk iki yılda da gelebilirdim, gelemedim. kendime kızgındım, bugün kendimle barıştım. dişçim hranta gittim. faşistlere inat, dişçimsin hrant. patroncum başka türlü izin vermezdi. fatura desem de vermezdi. genelde bırakmaz bi yere. ama bugün neşeliydi, iş azdı ve diş ağrısını kimse sevmez.
ben hiç bu kadar hızlı banka bulup, para çekip metroya binmedim. saat 14:30, trafik var. sulu kar başladı filan. yol tarifimi aldım, söz dinledim, narsis hanımcımla buluşuverdik. "metrodan çıkınca kalabalığı görürsün" dedi. kalabalık vardı yani, iyi geldi o söz. metroda şaşkın ördek gibiyken yanımdaki amca "hranta mı" dedi, hranta gittik. misafircilik gibi toz bulut bi his geldi bi an, randevumuz varmış gibi. sonra çıktım. polis üniformalarının rengine çok takılıyorum. o lacivert, gece olsa, deniz olsa, romantik bile sayılabilirdi. neyse. kalabalıktı. kalabalık itiş kakışı bile vardı, söylenirken bile işte, iyi bi his. 3 bin kişiymişiz, iyi bi his. en azından, 3 bin.
"buraya bir kuş konmuş" konuşmasını şahsen "bitsin" diye dinledim. kozmikler filan, zorlama işler bunlar. sonra rakel dink kısa tuttu, sözü oğluna verdi. arat dink çok kızgın, kırgın ve bulutluydu. yağdı resmen. nefretinizi haykırsanız dahi birileri size kızabilir. misal, ağıtlar. ağıt yakana kızılmaz di mi, içi yanıyodur. arat kendince ağıt yaktı, "yarın hürriyetin filan manşetini merak ediyorum" dedi narsis. öyle çünkü. ağıtından bile kör fallar bakabilirler. sıra ona gelebilir. ama mesela "halkı kin, nefret ve düşmanlığa tahrik"ten ismail türüt nasibini almaz, ona sıra gelmez. o hissi aleminin ozanıdır çünkü. türküsünü çığırır ama ağıtlar tehlikeli şeyler.
devlet hesap verir mi bilmem. sanmam. ben bugün, kendime borcumdan, "niye"lerime yanıt bulamayışlarımdan bıktığım için, ordaydım. iyi geldi. diğer niyeleri de sabır tesbihine işledik zaten. buyrun dizilmişi var, çekin.
ağca yanlış zamanlama kurbanı. modern zamanlardaki iletişim teknolojilerine sahip olsa, hakikaten mesih bile olabilirdi. og.ün sa.mast'ın facebook sayfasının linki burda, buyrun. kendisi lüzumsuz iletişim çağında, ekmeğini yağlıyor. bu da size böyle bi modern zamanlarda faşizm hizmetim olsun. nefret okuyun, gözünüz gönlünüz doysun. hoş "şerefsiz" diye başlayıp yine aynı şekilde cümle bitiren türkçe dostlarının küfür dağarcığı dışında pek bi "fikir" bulamayacaksınız ama olsun. facebook'u bile var, 910 hayranı var. hadi diyelim yüzde 20'si dalgasına girmiş filan, eder 728 kişi. siz oturun bunu düşünün, çarpın bölün. beyaz bere modasını da düşünün. daha tehlikeli.
ağca geç de olsa yakaladı gerç bu akımı, şimdi de mavi kazak satışları patlar. mavi özgürlükmüş çünkü. renkolog konuştu. pantone da zaten "2010 yılında turkuaz moda olacak" demişti.
o kadar ağır küfrettim ki tüm özgürlüğümle az önce... size kaldı maviler, sizsiniz özgürlük! size kaldı hakikaten. bebek mavisinden çivite, hepsi benim lan! size yok. yüncülere şerh koyucam. istediğime vericem mavileri. beyaz da masumiyet rengi ya, o da öbürüne bereydi. nasıl da ince imaj çalışmaları, başbakan bile bu kadar özenmiyor. masum masum 3 kere enseden vurmuştu beresiyle. beyaz da benim artık. madem faşist's bazaar tadında takılıyoruz, burcunuzu da ben yazıcam, sezonun moda renklerini de ben belirliycem. mavi de yok size, beyaz da. yeşil de huzur rengi derler, o da yok.
delirttiler işte. iki gram iyi hissettim, onu bile çok gördüler.
"en azından"larla teselli bulmak aslında o kadar yorucu ki blog.
ama zor değil. olmiycak. mavileri tutucam, bırakmiycam. gerekirse. yorucu ama zor değil.
dalga geçtiler çünkü, arat haklıydı. hepimizle geçtiler. o kadar çok nanik yapıldı ki bize. salak yerine konmadık mı defalarca? bak ağca sheraton'a check-in yaptırmış, italyan kanallarını izlemiş. eminim magazin artığı gazeteci parçaları "porno da izler mi lan" bekleyişindedir. ama ben o check-in'i alan kişiyi bulsam, dikicem alev hanımı karşısına, bakabilirse baksın. mavi özgürlükleri o zaman görür belki, anlar hanyayı konyayı.
çok sinirliyim ama iyi geliyor blog. sinirlenmemeyi anlamıyorum ben.
bugün gününüz her zamanki gibi geçtiyse o sizin rahatlığınız, kusura bakmayın.
2 yorum:
Niye verdi ki linki dedim Deryik? Bilgisayarı kırmak istedim çünkü bakarken. Öldürmeye meraklı sayısı bitmeyen genç. Sinir mi, nefret mi, tiksinti mi? Hangisi bilemedim, ayıramadım birbirinden.
Ama renkler bizim, onlar isterse kötülükleri alabilirler.
Ne işe yarar bilmiyorum ama uygunsuz ve saldırgan içerik olarak şikayet ettim sayfayı. Gece gece yine geldiler
Yorum Gönder