13 Ağustos 2009 Perşembe

uzun.

çiçekli abla kağıtta artık. ama daha eklenicekler var.

sevdiğiniz birinin sevdiği birine kötü şeyler olursa söyleyecek kelimeleriniz varsa, ne güzel. benim yok. ben ne diyeceğini bilemeyenlerdenim, hele konu sağlıksa. anca susup durabiliyorum. söyleyemediklerim anlaşılıyosa, işe yarıyosa ne mutlu. şimdi oturup çalışmam lazım - elimden gelen bu. bunu yapıcam, dolaylı yollardan ona iyi gelicek. gibi bi şi.

---

talep üzerine kürt açılımına dikkat verdim, fikrim ne kendimi anlamak için. yaz diyolar yazıyorum, öyle eğitimli bi blogırım. neyse, biraz koptum bu ara, söylemiştim. manşetlerce yazı var, evet. ama dizi film hissi veriyor arada. "açılımı"ndan başlayıp devam edebilirim aslında. bilmiyorum, tonla soru işaretim var. açılım ne demek bi kere pardon?

misal, saldım çayıra düşünüyorum, uzundur uyarıyorum:

öncelikle: "türkü, lazı, kürdü, çerkezi" hepimiz kardeşiz ama hepimiz müslüman mıyız ne? 4lü kardeşlik ne menem keskin bir sınırdır? hcg haller bunlar. antakyadaki kiliseler aldığın nefesten eski. gürcü köylerinin de "potamya" olma hakkı var mı mesela? sen hiç protestan arap gördün mü? sahi şeker, kim dedi sana istanbul adının 1453'te konduğunu?! yani etnik kökenin din bazlı çağrışımlarını geçtim, bi arada alevi açılıyodunuz, ona noldu sahi? o olmuyor, bu olmuyor ama neden olamıyor? açılımmış. açılımından şüphe ediyosam, açılamayışındandır.

bak mesela elimdeki dergi diyor ki balık ayhan'a ilk darbukasını mahir çayan almış- fotoğrafı yasaklı çocuk hani. onlar niye yasak hala, çocuk? bi söylesene bana, niye hala ve inatla sen, o çocuklarla barışamadın? ya da mesela, köy adlarının yanında, o köylere gömmeyi reddetiğin adların sayısını da hatırlayalım mı? aram tigran nerden cezalıydı, kütüğünden mi, dilinden mi, kökeninden mi? niye yani, niye çok geliyor bi ağacın gölgesi? bi diğeri de komünist diye ağaç gölgesinden edildi. ben en çok ölenlere, ölse de hasreti geçmeyenlere ve isimlere üzülüyorum. açılımmış. açılın ama dikkat edin, az ötesi boy.

ölenler demişken, bu topraklarda kan dursun diye en çok çabalayan adamlardan biri, sait şanlı, geçenlerde öldü. cenazesinde politikacılar varmış da hükümetten niye kimse yoktu ki? heykeli dikilecek adamlar, açılımınızın gölgesinde niye kalsın? kan davalarına yol açan bunca politikaya karşı tek başına bi şiler yapan bir adama reva mıdır? bi teşekkür etselerdi keşke.

neyse, açılım diyoduk. ortada daha fol yok yumurta yok, muhalefet zaten yok. öyle ikircikli ki bu hal. türk siyasetine baktıkça fenerbahçe- galatasaray fanatizmini görüyorum. ki futbolda malum, bi beşiktaş, bi trabzonspor filan da var. ben birilerinin neyle nasıl ne yapacağını çok da düşünmeden "açılıyoruz açıldııık" demesinden, diğerlerinin "vay vatan haini deyyus"lamasından, sonra öncekinin berikine "haddini bil, sen haddini haddini biiil" çekmesinden filan - sıkılıyorum. "kimsin leeynnn" seviyesine doğru gidiyoruz; elde var sıfır.

öpücekler geçicek sanki. ne bileyim. oldu da bitti maşallah yapıcaklar gibi geliyor. yani neye itiraz, onu da anlamış değilim. ortada bir şey yok ki. yani somut bi şi olsa, itiraz da edilsin, konuşalım. "olabilme ihtimalleri" var. bence biraz trajikomik ama aslında durum şu: elde sadece fikir var. bi yandan bana bu az geliyor, niyet meselesi yine de. bazılarına da çok geliyor; çünkü mesele niyet.

kürt açılımı sırasında cezaevindeki çocuklara ülker gofret götürsünler bari.

oysa bakın, 2009 başında açıklanması gereken "planlanan devlet bütçesi" hala ortada yok, 8. ayın ortasındayız. orta vadeli plan deniyor buna, vadeniz dolunca beeellki açıklıyorsunuz. daha bütçe yok yani. işsizlik verisi var, sanayi üretiminde daralma verisi filan var, biz sıfır plan, teğet neremizden geçsin diye dilek tuttuk sene başında. ekonomi koordinasyon kurulu gap bölgesini gaptırmamak için açılım hesaplamış. sulama, kalkınma ajanslarına para... iyi hoş da bütçe yok ortada. neyle ve daha önemlisi, nasıl? yöntem nedir? yok işte. niye bir planları varmış gibi yapıyorlar ki? açılımı geçtim, genel olarak hiçbir plan yok. bu yıl bi hoşluk yapıp bi tek gerçekleşmiş bütçeyi açıkliycaklar aralıkta tahminen. adı da şu olucak: "yıl sonunda tahmin ettiğimiz için bütün tahminlerimiz tuttu. haddinizi bilin. edep adap bitte schon".

yani demem odur ki, ayinesi iştir kişinin, lafına bakılmaz. kronik muhalefet şu an kendi aklından geçenlere itiraz etmekle meşgul. daralıyorum hepsinden. renk yok renk. gri gri takılıyoruz. açılım olabilecek bi şi ben baktım baktım, göremedim. ne gördün derseniz, iç işleri bakanı yapması gerekeni yapıp tüm partileri ve sivil toplum kuruluşlarını ziyaret etmiş. pek alışık olmadığımız için bu bi açılım sayılabilir. "kürt" açılımının, fikir saçılımına dönmesi bence yakın. ne yazık, ama öyle. bi şi çıkardı belki. çözümden bahsediyorlar. çözüm için önce sorun olduğunu kabul etmek lazım. "öptük geçti"ye dönmesinden çekiniyorum. yani tamam, bi taraf "yoo ne öpücez, düşmedi ki" diyor ama diğeri de "öptük geçti" diye kırık kolu geçiştirmesin be kuzum. ben benzetme bulucam diye anlatamaz oldum.

başbakan "derdi olmayan deva aramaz, biz dertliyiz" romantizmi yapmış haddini bildirirken bahçeli'ye. oysa deva çıkmazı diye sokak var beyoğlunda. öyle yani.

" biz büyük işleer başardııık. bakın dün sahil yolu neydi, bugün nolduu" diyen başbakanın, bi an için, salisenin onda biri kadar bi süre durup "yani.. tabii... sahil yolunu geri alıyorum" diyebilmiş olmasını umdum.

çok büyük işler başarmış, ortadaymış. katılıyorum.
fındık işçileri de bu (boyundan) büyük iş konusunda kendisiyle hemfikir olacaktır.

---

yine de, aslında zor da değil yonca, söylemem lazım. sen de biliyosun, enseyi karartmama sözü vermiştim ben eskilerde. olabilecek şeyleri olduramayışları beni kıran; ben hala politikacı laflarıyla kırılıyorum. duygusal tepkiler belki; napalım. sait şanlı'nınki de duygusal tepkiydi- 500 aile barıştırmış adam. o yüzden yani, sait bey hatrına. kimi de böyle işte: kronik umutlu. çünkü umut hala kutuda. ama bu asabiyet yapmıyorum anlamına gelmiyor.

açılımmış. pazartesi günü 17 ağustos. deprem açılımı da bekliyorum ben aslında ama kimden bekleyeceğimi bilemiyorum. 10 yıl öncesi yüzünden bugün ali bebek 10 yaşında olamadı mesela. istanbul depremle yaşayabilen şehir oldu mu peki ? o da hayır. doğa ne, şehir ne... reddediyoruz. 30 bin baloncuk patlatıverdiler bi kalemde kimden sorduk? karadeniz sahil yolunu gördükçe "depreme karşı güçlendirilmiş" binalara güvenmiyorum. planlanmış bütçeyi göremdikçe "deprem acil durum planı"na güvenmiyorum. anlatabildim mi? bakıp bi şiler görmek istiyorum, göremediklerim, olamayışlar manzaramı kapıyor. ayinesi iştir diycem ama haddimi bileyim en iyisi.

olamayışlarla ilgili hatalarını telafi etme niyetinin adı "açılım" olmamalı.
hele niyet açmaktan çok üstünü kapamakken. güvensizliklerimle varım, kolaysa ikna etsinler.
bok yoluna ölmüşlerden özür dilemek için bok yoluna ölebilecekleri seyirci yapmak - işte bunu seviyorum. çok sinirlenebiliyorum ben ama tamamen üslupsuzluklar yüzünden böyle.

bir de bana lütfen: eskilerin hayaletlerinden korktuklarını itiraf etsinler.
türkü-kürdü-çerkezi-lazı dörtlüsünün dışında bıraktıkları bütün hayaletlerden.
hani gençlik kolları başkanı ne demişti, "içimizde gaylerin hakları savunan arkadaşımız da var" - onun gibi yani. o DA var. bile. dahi. o "dahi"lenen tüm hayaletlerden korkuyorsunuz aslında. diyarbakır cezaevindekilerden. gazetecilerden, çocuklardan ve zehirlenen kadınlardan.
mayınla ölen fakir çocuklardan, travestilerden ve tersane işçilerinden. açılım listesi uzun monşer, van bay van artık.

**


böyle işte. kasedin b yüzünde de şu çalıyor: eniştem beni neden öptü.
ya da "neden ŞİMDİ öpüyor" da denebilir tabii.

2 yorum:

Damlo dedi ki...

uzun muzun dedin gözümü korkuttun. azmetmeye gerek kalmadan su gibi okudum.
chp'nin kronik muhalefetliği, kardeş 4lü dışındaki hayaletler, açılımın ne nasıl kiminle nerde oyunu kıvamında açılınmayışı hepsi ama hepsi 12den tam isabet.
Fikirlerini bilmeden zikirleri izlioruz ailecek. Skoru söylerler belki die umutlanıoruz.
ama pandorayla polyanna anlaşabilecek mi o konuda ciddi şüphelerim var işte benim.
yazınla beraber rüzgarı da arkama aldım fena köpürdüm şu an.

hayatın gerçekleri başlığında bi adet sakinleştirici ile okunması gereken konular bunlar işte. dünyayı geçtim türkiyeden bihaber olanlar fazla sakin olsa da.

Sait Şanlı'ya Allahtan rahmet dilior mutluluğun mutlak cehalette bulunduğunu bikez daha görüor ve hüzünleniorum.

deryik dedi ki...

bi de "aptala hayat kolaydır" lafı var, gönüllü aptallar için.

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker