üslup öyle bir şey ki nerden, nasıl edinilir bilmiyorum. küçükken kitap okumakla mı olur, büyürken iyi bi azar işitmekle mi, onu da bilmiyorum. dedeniz anneannemiz mi kulağınıza üfler, öğretmen mi şiir okur, neyse nasılsa. üslupsuzluk kolay. yani aslında üslupsuzluk daha yaygın. bir şeyin eksik olması hali değil, bir şeyin fazla olması hali üslup. olmamasını yadırgamıyoruz artık, olunca alkış. ne bileyim işte, yoruyo insanı. kırıyo, buruyo, buruşturuyo. halı altı süprüntüleri.
yol yordam bilmekle, üslup ortada bi yerde buluşuyor.
en fazlasını görmüşken azına tamam demek zor geliyor bazen. tarifi zor.
aşırı bi düşüncelilik beklemiyorum, en temelden bahsediyorum.
yine bana gidelim burdan buhranları. aklımda fikirler var, kanat kırgın.
rüyalarımda bu ara hep aynı sahne, ileri geri ileri geri:
ben mavi çerçeveli kapılardan kapılardan. hızlı hızlı, yeni baştan.
dedemi düşündüm bu sabah. küçücüktüm, "bu kız bu çeneyle spiker olsun, rahatlar" demişti.
güldüm. öyle işte. susuyorum da bu ara ben. kısmet.
4 yorum:
o kanat daha kaçbin kez kırılacak ki? bu düşünce bile iyileştirmeye yetior bazen. hele sen! çoktan sarıp sarmalamışsındır kanadını bknz: alt post.
yok onlar birbirinden biraz bağımsız, azıcık teğet konular aslında. benim kanat artık işaretli yerlerden kırılıyor.
"benim kanat artık işaretli yerlerden kırılıyor."
Bu nasıl bir ifade! Bir cümlelik mücevher. İnanılmazsın, deryik
:)
Yorum Gönder