sabahları iki şarkı:
nina simone- (aint got no) i got life
mfö- ali desidero
ilkinde tuhaf bi şi var, tüylerimi diken diken yapıyo. bi insanın ellerinde alışveriş poşetleriyle bi tankın önünde durup öylece dikilmesini mümkün kılan bi ruh hali o şarkıya sinmiş. yani romantik, değişik, cesur filan değil, mümkün. "i got my smile" dediğinde, bir de " i got my freedooom" dediğinde, en sıcak yaz günü bile, her defasında bi ürperti ve yaşamak güzel şey be kardeşim. i've got the life. hayda bre. çin seddini bile yıkar sanki.
ikincisi ise kalbimde ilk türkçe rap şarkısı olarak yer etmiş, ne bileyim işte, türkçe konuşabilmediği için insanı mutlu eden, kendi kendine gülümseyerek yürümeye sebep bi şarkı. hem idiotloji lafı için bile yeter.
yol uzunsa radyo. başka şarkılar da var tabii ama işte bunlar başka. merdiven inerken de arjantin iyi gidiyo. çok merdiven iniyorum, ona göre.
2 yorum:
nina simone ayrı bşy yeri çok ayrı, ve ali desiderooo! sabah şarkılarımız benzer, pek sevindim.
Nina Simone bana geçen sabah işe varana kadar arabada tekrar tekrar dinlediğimiz bir başka Hair şarkısını hatırlattı;"A drummer, he resembles George Harrison of the Beatles,
But he wears his hair, Tied in a small bow at the back" diye gider. Çoşturmaz belki ama insanın içini bir sevimli yapar..
Yorum Gönder