4 Ağustos 2009 Salı

hellloooo black clouds!

kara kara bulutlar. öyleymiş böyleymiş. süpermiş geçermiş. biz bir aile, siz bir düdük. işler aslında dört dörtlük. kedi yavrusu gibi miğ miğ miğ miğ bütün gün. miğ ama miyav değil. olaman yapaman. hepsi kocaman. kapkara bulutlar, yağın üstüme öldürünceye kadar. bu iş çok zor yonca, yoncalar bile sadece 3 yapraklı icabında.

bi şi olsun, patlasın ne varsa. beklemeye tahammülüm yok, ben bekleyemeyenlerdenim. bilinmiyosa bildirirler, bekleme, yap gör. belirsizler doğuruyorum, sonra burnumu kapayıp boka atlıyorum. bi şi olsun şimdi, hemen. yağmur yağsın hadi. aksın düşsün. tüm musluklar açılsın ve sifonlar çekilsin ve nolur artık yaz böceklerinin tamamı büyük çatırtılarla toprağın altından çıksınlar. balıklar en büyük baloncuklarını üflesin ve kuşlar var gücüyle pislesin ve tüm memeliler doğursun.

kronometre, gülüm, soyun. sıfırlan. öl ve yeniden doğ. başlıyoruz.
akciğer denen balon, çatlayana kadar şişeceksin nefesimle.

bilinmezliklerden yılsaydım bugün burda olmazdım. nerdeyim bilmiyorum ama olmazdım işte. bu şehirde olmazdım mesela. ben bilemedikçe heyecanlandım ve eye of the tiger. yani bu öyle tuhaf bi şi ki iki gün önce yazıyorum, iki gün sonra felek yüzüme tükürüyor ve ben aslında tam da bunu bekliyorum. hayatla anlaşmamız icabı bu böyle: o bana heyecan, ben ona galeyan. kapı önündeki kediler büyürken ben şişen akciğerimi yelkenlere boşaltıyor olacağım. eye of the tiger demiş miydim? demiştim.

bi halt anlamadıysanız da mühim değil. anlayın diye değil. anladığınızı sandığınız şey de değil. böyle zamanlarda hep yan odaya patlıyorum niyeyse; çünkü bilinmezliklerden zevk almayı bilmek gerekir aslında.
yan odadasınız ve ben, kendi odamda, sadidas'ın şekil 1-a'daki çizimi gibi döne döne. 1 ay sonra ne olacağını bilmediğim dönemleri ipe dizsem tesbih olurdu ve sabredebilsem çekerdim. onun yerine kolye yapıyorum, çıngıl şıkır oynuyorum.

bırakırım olur, olana kadar ben dön dön dön, kulaklıklar dolusu müzik. illa ki olur. dönen müzikli şeyler lunaparkta çoktur ve kuyruğa girip beklersiniz binmek için. ben hiç binmem öyle şeylere. ama bak işte ileriyi görememe yetim var benim. yeteneğim bu: ileriyi belirsizleştirme becerim. mutatis mutandis icabında: lisede mi ne bize kişilik testi yapmışlardı, değişiklik isteğim %92 çıkmıştı. yanlış anlamışlar, ben istemiyorum, istemeden oluyo. anlaşmamız icabı durum bu: muta muta mutasyon. heyecan karşılığı galeyan. onun için artık toprak çatlasın bence ve balıklar zaten çok geç kaldı. bak kediler doğurdu bile.


kelimeler daha ziyade selçuk demirel karikatürlerindeki gibi, deniz, balık ve kule şu an.
akışkan, ele gelmez ve yıkılmaz. topunun köküne kibrit suyu.

5 yorum:

asdfgh dedi ki...

"aslında zor değil" sadidas'ın sitesinde dönenlerden haberdar mı acaba?
belki mutlu eder diye sadece..

deryik dedi ki...

şimdi böyle deyince bi merak. baktım baktım, görebildiğim, beni mutlu edecek şey t-shirtler. bildim mi?

asdfgh dedi ki...

bi' de bez çantalar vaa. mutlu eder mi bilemedim, denedim en azından. olmadı mı?

deryik dedi ki...

oldu oldu :) onlara daldım şimdi :)

asdfgh dedi ki...

vayt, sevindim, bi' taşla iki kuş. ben de mutlu.
(yorumlar kızsal oldi ezcik ama değer=))

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker