19 Ağustos 2009 Çarşamba

bum bap şaralop

çok yaziym hadi nolur, sıkılıyorum. nefesler dar geliyor.
başım dönüyo bi kere fıldır fıldır. işe de geç gittim. çarpıntım var. her zamanki terane olduğu için üstünde durmuyorum. üniversite 1'in sonundaki halimi düşününce, buna da şükür hatta. fahri hemşire olmuş insanlar baktı bana resmen 1-2 yıl. ama sevimsiz tabii yine de, şimdi daha iyiyim, teğet geçti. hahah içimdeki başbakan konuştu. öyle işte, çarpıntı kötü. kafamı toplayamıyorum, odaklanamıyorum, yoruyo.

"bozkır rüzgarı siyah kalem" dün afiyetle okundu, bitti. ne zamandır istiyodum, doymuş gibi hissediyorum, o yüzden güzel. şimdi sıra çatalhöyükte.

feci şekilde "gidelim burdan" günleri yaşıyorum. tatil filan değil. başka türlü bir şey benim istediğim. tatil, neticede bitebilen bir şeydir. daraldım ben biraz. burdan gitmesek de olur, ofise gitmeyelim bari. ne bileyim. bilmiyorum hakikaten.

hollanda tayfasında bi bereket var bu ara, 3 ayrı kişi "istanbula geliyorum oleeey" maili attı. ikisinde derin sessizlik var, üçüncüden ümitliyim. kendisi taş bebek bi şidir, minik ve kıvırcık saçlıdır ve hep dans eder. haliyle gelişi eğlenceli olacak, gelebilirse.

kolajlar da dondu kaldı. ayrıca malzeme almam lazım, eminönüne gitmeye üşendiğim için ikincil kaynaklara başvuruciim. ayrıca ben hala bi gıdım bi şi dikemediğim için bana gülmeden istediklerimi hayata geçirecek mahalle terzisi arayışım başladı. 1 tane var; ama o kesin güler. bana "niye yapıyoruz bunu şimdi" diye sormasa bile yeter aslında. yap amca, zanaat konuştur o kadar.

anlatmayı erteleyip duruyorum ama aslında hayatımda güzel şeyler de oluyor. "haberlere küfrederken bayılma eşiğine gelen bi işkolik" değilim henüz. yani ya da her zaman değilim.

geçen cuma akşamı görev bilinciyle: evde oturulamaz. taksime gidilebilir. taksim dediğin asmalımescit, geceyarısı. dolana dolana parantez. kapa parantez hatta. nihayet tatile gitmiş istanbullular, biraz sakinceydi. içki iksirleri. çok erken dışarı çıkmanın bi anlamı yok. 11-12'den öncesi "vakit geçsin hadi" birası sanki.

cumartesi, ben nihayet fenerbahçe parkı. romantika'daki kuş kafeslerini kaldırmışlar. muhabbet kuşları, papağanlar yok! oysa o sağ tarafta kalan odamsı yer, boydan boya kuş kafesiydi ben küçükken. girişe temsili 3-5 kuş atmışlar o kadar. neyse. şarap, beyaz. gün batımı, parkın kendisi, ben yine alice oldum, her şey hatırladığımdan daha ufak. çocukluk anılarımı kavalyeme anlattım ve hoşuna gittiği için fenerbahçe parkına yıldızlı pekiyi verdim. az ve öz ziyaretler bunlar. sonra kadife sokak, bira, köşe kapmaca, dolmuş, ev.

pazar: ev ofisi. evde çalışmaca. eve iş getirmece.
ama en müthişi: zeycan istanbulda. yıllar oldu ki nihayet, zeycan burda. geç buluşmaların erken geleni gözde hanım, gelemeyeni özden hanım. yimek ve üstüne: şarap. roze roze. biz askerlik anısı anlatan amcalar gibi saatlerce güldük galiba. daha ne ister insan gerçi. güzeldi işte, özleşmişiz fazla fazla. yurt güzel şey yahu. şişlinin dar binalarını en çok biz sevdik gibi hep. bu kızlar kızların yanında bi de dorm kızlarım var benim. 2 ayrı yurt kadrom. mis.
--
......perşembe, cumaaa. olsun artık.

her pazartesi derin bi nefes alıp bütün hafta azar azar veriyorum ve cumaya bi şi kalmıyo. söylemiş miydim bunu? müze kartımın kullanımı eyül ayında bitecek ve ben henüz 1 kez dahi kullanmadım. başta ankara yüzündendi, sadece 4 müzesi olan ve biri kapalı duran bir şehirden bahsediyoruz, diğerlerini zaten gezmiştim. istanbula gelince... bahanem yok, hayır. tü bana haliyle. püü püü tüü.

3 yorum:

Damlo dedi ki...

geçmiş olsun, ne hikmetse bu aralar fıldır fıldır topaçlardan olduk. hadi benim ilaçtan, sana ne oldu? sıcaklar mı ki? panik atak? düşünmek bile istemoorum. çünkü istanbulda en son ihtiyaç duyulan şey panik ataktır. yeterince paniğin stresin olduğu bi şehirde bi de bunu kontrol edememek. pek acı.

eminönüne gidersen anlat ballandıra ballandıra ki ben de 'aa bak giden nasıl gidio' politikasıylan kendimi gaza getireyim. yok vazgeçtim diosan b planımı devreye sokacağım.

bu arada bayağı geziosun yahu. cuma cumartesi pazarı okuyunca eneeem ne boş geçirdim bu haftayı dedim.
baş dönmesi, abla refakati vs. evden çıkmamışım. pııh

ps: çenem düşmüş vakit post vaktidir =D

deryik dedi ki...

yok panik atak diil. benimki bünyesel diycem, çok sıradan bi cevap olucak; ama öyle.çöp gibiyken daha çoktu, kilo aldım toparladım. sinir stres yaramıyo. hep dikkatli olmam lazım.

gezecek bi tek haftasonu var nerdeyse, o yüzden kıymete biniyo. eminönü de o yüzden erteleniyo, yarım gün gidicek en az çünkü.

NoktasizvirguL dedi ki...

Hayatı kendi ayaklarının üstünde yaşamanın zorluğunu anlar gibi oldum bu yazıda :)

Eğlenceli gibi ama bi yandan.

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker