14 Mayıs 2008 Çarşamba

haksız tahrik.

böyle bi şi var. yani biri sizi öldürdüğünde diyelim, onu tahrik etmiş olabilirsiniz. bu da ikiye ayrılıyo: haklı ve haksız. anlaşılan. gerçi tahrik doğası gereği olumsuz anlam taşır, haklı tahrik nasıl oluyo bilemem. konumuz haksız olan. bi nevi "kaşınanı kaşırlar"ın hukuki versiyonu.

hem haksızsın hem tahrik etmişsin. kahrol düşman al sana bomba.

biliyoruz ki bu güzide maddemiz en çok kadın cinayetlerinde devreye giriyo. "şaşı bakıp şaşırmadı hakim bey, tahrik oldum" filan diyebilirsiniz. "ayakta işe dedim yapamadı" da denebilir. tutar kesin. Radikal ufacık listelemiş. Mesela makarna yaptınız, haksız tahrik. saat sordunuz, haksız tahrik. kocanızla sevişmediniz, en haksız-en tahrik. hatta: varlığınız haksız tahrik. müebbetten 15 yıla trink! indiriliyo tahrik kurbanının cezası. tahrik tahrik. kadın dediğin zaten, tahrik için var. günaha, suça, her şeye bi kadın. eldeki kan lekesini en iyi temizleyen şey.

ben derim ki başa saralım. kız çocukları diri diri gömdükleri günlere... çözüm budur. arap kavimlerinden iyi mi bilicez? hem erken teşhis hayat kurtarır, kimse haksız tahrikten hapse düşmez. a-a ölen kadınlar mı? hadi gülüm yandan yandan. yoksa siz hala annenizi mi dert ediyosunuz?

Tayyip Erdoğan (ki kendisi smokin bile değil, belediyeci tipi takım elbise giymiş dün) HALA çocuk doğurun diyo. inatla. ben de kendisinden teşvik kredisi istiyorum çocuk doğurmak için, süt iznini istiyorum. hem kendime hem babaya. okul öncesi eğitim olanağı istiyorum. mümkün müdür acaba, parasız eğitim istiyorum. "öss'yi toefl gibi yapacaz 120 doları veren istediği kadar girecek" diyen aslan cinotri bakanlardan kurtulmasını istiyorum. bu öss plancığını "sınav tek elden ankarada olsun, hem ankara esnafını ihya ederiz" diye savunan esnaf cini gerzeklerin benim çocuğumun geleceğini köreltmemesini istiyorum. gördüğünüz gibi uzlaşmacı tavrımla varım. yoksa bi daha "doğurun ya dişiler!" dediğini duyarsam cinnet geçirmek istiyorum aslında; ama tutuyorum kendimi. adam demografi ilminin ağzından girdi, "hamdolsun mutluyuz, löp löp et, top top yağ olsun doyuyoruz" diye burnundan çıktı.

"aileyiz diyebilmek mühim"miş. aslında tayyipçim, "özgürüz" ya da "ülkeyiz" diyebilmek de, bi o kadar, kendince mühimdir yahu. aile kurmak için bile. kolaya kaçtığını bilmesek samimi olduğunu düşünücez. velakin, kendi milletvekilin aile içi şiddetten ceza alan ilk siyasi oldu mu? olduuu.

paralel evrende: 1 mayıs konusunda kıvançla dolu bakan konuşuyo: kimse ölmedi... hesabın, sayacın nerden açıldığını bilin diye yazıyorum. ölmediniz, hadi yine iyisiniz. demokratik yürüyüş ve gösteri hakkı mı? ölmediğiniz için gururluyuz. yalnız, atalay "kimsenin burnu kanamadı" derken deyim olarak kullanmış heralde. yoksa polisin uçan tekmeyi yüzüne gömdüğü kızın, burnu olmasın ama beynindeki bikaç kılcal damar elbet kanamıştır. "büyük yaralanma olmadı" derken de "kimsenin bağırsağı deşilmedi" filan demek istiyo heralde. alis harikalar diyarında. DİSK ve ÖDP konusunda soruşturma yok-muş.

ve yani düşünün, bu laflar haksız tahrik sayılmıyo da makarna sayılıyo. ah güzide hukuk. bıraksalar, cinnetim kendinden belli.


o değil de: 8 haziran'da Hacettepe'ye jethro tull geliyo. ankarada aqualung. vuhuhu.

dip not: bu yeni öss sistemi için bakanın tutarsız cümleleri: efendim ortaokul öğretim başarı puanı yüzünden öğrencisine peşkeş çeken öğretmen/okul olabilirmiş. peki yes da ja. anlaştık. sonra diyo ki: öss sorularının bi kısmı test değil yorum sorusu olsun! ööeeh yani. ben anlamoor kuzum seni. adı öss olunca mı bitecek peşkeş? tamam sistem boktan; ama tek cingöz de sen değilsin ki. diiğ mı diiiğ mıı.

6 yorum:

Bad'lik Amiri dedi ki...

Tayyip Erdoğan kendini de aştı artık. "Herkes 3 çocuk yapsın" dediği günleri bile geride bırakıp 5-6 çocuğa geçti.

5-6 çocuk yapanlara kendi çocuklarına, damatlarına gösterdiği toleranslar, haklar tanınacak mı acaba?

"Ben bilimsel konuşuyorum" diyor bir de. Ben de kalkıp ortaya herhangi bir şey atıp "bilimsel konuşuyorum efendim, aaa lütfen ama" desem bilimsel mi konuşmuş olacağım.

Şaka gibi.

Adsız dedi ki...

sevgili deryik, pek çok noktada sana katılıyorum. hatta tümünde. niye nokta dedim ki? neyse.

mesele şu ki, bir noktadan sonra deniz baykal çağrıştı. istediklerin gayet makul fakat gel velakin çözüm önerisi sunmuyorsun. kapsamlı bir şöyle şöyle olsun paketin veya buna yönelik çalışman yok. hadi onu da geçtim, şurada yapılmışı var ve çok güzel işliyor da yok.

örnek mi? öss'nin paralı olmasına karşı çıkmışsın. bu amerikanya da böyle değil mi? toefl'dır bilmem nedir? sınavın bir maliyeti var neticede ve bunu öğrenci karşılasın. karşılayamıyorsa ve başarılıysa burs verelim. karşılayamıyorsa ve başarısızsa, başarılı olduğu bir alana/mesleğe yönlendirelim.

yok hayır, bunu yusuf ziya beyi çok sevdiğim için değil, kendimce öneri getiriyorum. belki basitçe ama şikayet edenlerden olmaktansa şöyle olsa olmaz mı tarafında olmayı daha faydalı/yarayışlı buluyorum.

sağda profil açıklamasında demişsin ya, bir nevi ece temelkuran diye. ya da demiş birileri. ece'yi çok sevmeme rağmen kendisinde de benzer bir hal olduğunu düşünüyorum. durmaksızın gözlem yapıp, yanlış olanları eleştirmece. halbuki ece hanımdan farklı toplum katmanlarındaki bambaşka çalışan kafa yapılarını anlamaya çalışan empatik bir yaklaşım görmeyi öyle çok isterim ki. sonrasında da ortak paydada buluşturan bir takım çözüm önerileri.

olmuyo! olmuyo! olmuyo! diye mızıklanarak hiç bir şey çözülmüyor çünkü kuzum.

sahici sevgilerimle.

deryik dedi ki...

öss zaten paralı. ama çok şükür 120 dolar değil. ben girdiğimde 60 lira mı neydi ve bu parayı bile denkleştiremeyip sınav başvurusu yapamayan öğrenciler vardı. toefl üniversite giriş sınavı değil dil seviye tespit sınavı. alakası yok. amerika'da kimse böyle manyakça bir sınava girmiyo milyonlarla. hem amerikanya da maalesef hiçbir zaman sosyal bir devlet iddiasında olmadı; bizimse anayasamızda "sosyal hukuk devleti" ibaresi geçiyo. Örnek olucaksa, illa lazımsa, fransız ve ingiliz bakaloryası örnektir. tüm lise eğitimine yayılmış, "bitirme projesi" ve sınav beraber yürüyen, öğrencinin ayrıca spor ve sosyal hizmet aktiviteleriyle değerlendirildiği bir sistem. ha sarkozy fransız versiyonunu parça pinçik etmek üzere, o ayrı. zaten türkiye'de ingiliz bakaloryası başladı bazı özel okullarda. bu sisteme geçiş planı da vardı. bunu da ben demiyorum, kendileri bi zaman demişlerdi ama unuttular herhalde.

benim kapsamlı pakedim tabii ki yok. zira ben ne YÖK ne de MEB'e mensubum, ne de eğitim konusunda ihtisas yaptım. benim beklentim bu kurumların bunları yapması. ben iktisat ve kalkınma okudum, o kadar. onlar yapmıyosa ben yapıcam demek değil bu. etkili muhalefet mantığını anlıyorum; ama "bir sınav başvurusu 120 dolar olmamalı" demek artık düz mantıktır. bunu "esnaf da ihya olur bak" diye savunmayı gerzeklik olarak görmek de... bunun için kanıt sunmama gerek yok. TEFE, TÜFE, asgari ücret ve enflasyon filan sunabilirim anca yanında.

deniz baykal ve ece temelkurandan farkım da, buranın bi blog olması. yani yorum. "öss analizi" yapmadığım açık. kendim hem devlet hem de özel lisede okuduğum için, paralı eğitimin ne olduğunu ve ne olmadığını da biliyorum.

"öğrenci versin parasını" dediğiniz şey de lütuf değil bi haktır. bence. temelindeki sorun da meslek lisesi haline gelmiş üniversiteler ve adı boşalmış meslek liseleridir. nacizane.

Tugc dedi ki...

Okumayacağım ben yeni mesleğim de "çocuk doğurucu" olacak.Literatüre de yeni bir meslek tanımı olarak geçerim bakarsın, belli mi olur.
3 de yetmez 5 tane.. Sıradaki 7. Bir sonraki grup toplantısında 7 tane doğurun diyecek. Bir şey değil asal sayılardan gidiyor sanki, korkuyorum. 7den sonraki asal sayı 11, futbol takımı kurucaz, oh oh. eksik kaparız, takım eksiğimiz vardı zaten.

1 Mayıs'a gelince, ben beyinlerindeki oran ve orantı bölgesinin zedelendiğini düşünüyorum. sahi zedelenmişse, mutlu olacağım, bi ümit benimkisi de, gereksiz optimistlik aynı zamanda.

ÖSS'ye gelince. Hem de yazdığın yoruma ithafen, ABD'de SAT sınavları zorunlu üniv.e girmek için, paralı aynı zamanda onlar. Bu ek bilgiyi verdikten sonra geleceğim nokta...
İngiliz sistemi deniyor ama, benim okula başvururken geçtiğim sınavları düşündüm de; SAT II nin neredeyse aynısı bir sistem getirilmeye çalışılıyor. SAT II'de de böyle ders seçersin başvuracağın bölümle hafiften alakalı, 3tane isterler falan filan. Her bir ders 60-80dolardı ben girerken, Norveç'te bizim okul başvuran öğrencilerinkini ödüyordu tüm sınavlar için.
ÖSS'ye birden çok girebilme şansı hoş bi düşünce tabii, ama yine aynı tas aynı hamama döneceğiz üç aşağı beş yukarı. Parası olan girecek 7 kez, diğeri 1'ine belki. Ayrıca alt kademelerde temelden değişiklik yapmadıktan sonra, bir yere gelinemez. Sen çocuğu ortaokulda bile eşekler gibi çalıştır, anadolu lisesi, kolej bıdı bıdı diye, sonra yine bi hayrı dokunmasın.
Zaten hiçbir dedikleri birbirini tutmuyor, mükemmel bi tutarsızlık var. Sanki hiç araştırmıyorlarmış gibi.

deryik dedi ki...

SAT var haklısın, sonra GRE filan oluyo hatta. ama o da yine bu şekilde değil. aynı anda milyonlarca öğrenciyle girilmiyor bildiğm kadarıyla, birkaç şans var... hem dünyanın her yerinde, burda da girilebilen bi sınav, "tek elden tek merkezden" değil. o anlamda bence öss'den ziyade yine Toefl'a yakın. tabii temel sebep, amerikan sisteminde üniversite okumayanın da varolabilmesi. tamam american dream tadında zengin olmuyo ama var oluyo yahu bi şekilde. ama yine dediğim gibi, amerikan modelinin "sosyal devlet" alakası olmadığını bize de pek uymayacağını düşünüyorum.

bakan bi ara da "her üniversite kendi sınavını yapsın" diyodu. ilkokul çocuğu gibi "çarparız olmazsa böleriz olmaza toplarız".. sıralıyo :)

Tugc dedi ki...

Tabii canım. Ben bölücem hatta :P

Yok, ben zaten sadece ABD'de bu şekilde paralı ve üniv. için gerekli ama dil sınavı olmayan bir örnek verdim. SAT de bir merkezden aslında ama türkiyeye getirilmesi düşünülen sistemden farklı olarak, üniversite için büyük önem taşımasına rağmen tek kriter değil. -öyle olsaydı verbal kısmındaki sürünmemle pek bir yere burslu alınmış olmazdım :P-
Ama dediğin gibi ABD zaten "sosyal devlet" tasasında değil. Üniversiteler öğrencilerini kendileri seçiyorlar, yani bu sistemden farklı. O sistemden de şikayetçi çok insan var, o ayrı. Ama adamların gelirleri doğrultusunda, yılda 3 kez 60dolar ödemek koymaz genellikle mesela adamlara. Ama Türkiye'de sen tek sınavdan o kadar istersen, daha gelir düzeyi düşünülmesi gereken bir dolu şey var. 10-20YTL ye yapabiliyorlarsa, o zaman belki diğer adımları konuşulabilir.
Belki özünde denemeye yada getirmeye çalıştıkları, yada en azından ucundan kıyısından bir yerinden iyi şeyler bulunabileceği bu sistem geliştirebilir, daha uygun bir hale getirilebilir. Yani öğrencilerin yıl içinde birkaç kez deneme şansı'nı ele alıyorum burada baz olarak, güzel tabii. Ama bana sorarsan daha en son sınava gelinceye kadar, aşağıdan temelli bir şekilde kademe kademe değişiklikler yapılmadığı sürece, eşitlik-yürütülebilirlik-işe yararlık seviyeleri nerelerde olur hayli tartışılır :)

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker