25 Haziran 2006 Pazar

istanbul tek, bir tek o. canım.


Burda doğdum, 10 yıl kaldım. Ankara'da büyüdüm, 8 yıl kaldım. Geri döndüm 4 yıl kaldım. Bu hesapla Ankara'da ne kadar kalırım? İstanbul'a nasıl dönerim?

O 8 yıl var ya hani.. nefes alamadım, hep İstanbul'u düşündüm. ilk yılı hala hatırlıyorum, küçüktüm zaten, "niye martı yok" diye takılmıştım. sokak aralarında deniz aramıştım, en fazla Mogan gölü'nü bulmuştum. ilk yıl ne çok giderdik... Sonra Ankara "küçük sevimli kulübe" hissiyatı vermeye başladı: düzen ve huzur ve nizam. Dekorumsu bi sevimlilik. Ben biraz fazla düzensiz olduğumdan hep eğreti kaldım o şehirde. Ankara'da "bırak dağınık kalsın" yoktur, en dağınık bile ütülüdür her zaman. Kendini dağınık sanan gençlik, çok komik ama, şu ara Bestekar sokak kaldırımına güvercin gibi dizilip bira içiyo. burdaki karşılığı Galatasaray'daki YKY önündekiler diyebiliriz; ama onlar bile bi renkli kalıyolar. İki üç yıldır var Bestekar hırpanileri, ilk gördüğümde gülmüştüm, ayıp olmuştu.

Arkadaşlıkları güzeldir Ankara'nın (teselli klişesi. bi adet "bok!" çakıyoruz). Gerçek dostların olur; çünkü her daim onlarla olmaktan başka yapacak bir şeyin yoktur pek. İnsanlar birbirine tutunur. Ne bileyim keçisi ve armutu güzel diyolar bi de.. Of of. sevemiyorum.

Atalet şehridir Ankara bi de.. Esas o atalet! Nasıl tarif etmeli ki.. hisarüstü-levent kadar olan bi bölgede bütüünnn hayatınızın geçtiğini ve en elzem zamanlarda dahi üşendiğinizi düşünün. Atalet işte. Bİr şehir hareketsiz kılar mı insanı? uyuşuyosun resmen, manevra kabiliyetin düşüyo. İstanbulu aynı gün içinde 3 kez çaprazlamakta beis yoktur oysa.

"bi tek istanbula dönüş yolu güzel". o kadar da değil, haksızlık etmiym tabi, ankaralılar sevebiliyo ve ben bunu kıskanıyorum bazen. Geçici olmalı ankara, ziyaret edilmeli. o zaman güzel. kale güzel. insan ankara'da olduğunu fark etmeyecek kadar meşgulse de güzel.

Dün Leb-i Derya'da istanbul şıkır şıkır karşımdaydı. gideceğimi hatırladım. kimseye belli etmeden bütün gece ağladım, herkes gördü. Şarap içtim, ağladım yavaştan. yan masadaki ayıcığın burda kalacağını ve benim gideceğimi düşündüm. O dolma parmaklarına çatal saplayıp sigara yapıştırmamak için kendimi zor tuttum.

Son bir haftam. Bahar'la konuşuyoduk da (aynı şekilde yaşadık: sadece o 4 yıl sonunda dönmeyecek), ne derse yapacağım, koşulsuz özleyeceğim, sabırla bekleyip uğruna dağları deleceğim tek sevgili bu şehir. O kadar zor ki insanın çalışmak istediği işin ankara'yı gerektirmesi. o kadar zor ki "özel sektörde çalışmak istemiyosan istanbulda ne yapcaksın" gerçeği. aptalım ben. özelde çalışmalıydım. bu şehir onu istiyosa onu yapmalıydım, ankarada mutlu olmam ki.

gençler bu son haftada uyarım: "gidiyosun yaa oof" demeyin, ağlıyorum. "ama bak ankara ne güzel annenler falan" demeyin, onlar da burada yaşamalıydı zaten. "ay istanbula bak böö çivkinn" lemeyin, anlamadığınızı düşünüp cevap dahi vermem. Bu şehir en çok sabır. Sabırla döneceğim geri. Yine bekliycem işte küçük sevimli kulübemi. Ama sonra 3 kuşaktır süren "istanbulda doğup hayatın bi evresinde ankaraya çakılma ve hep istanbulu özleme" lanetini kırıcam. kahraman olucam. Gerekiyo.

Ben arada gelirmişim ama,moralimi bozmayacakmışım. Arada. Turist gibi. Evime turist ziyaretleri. Ailemin kuşaklardır evi olan yere turist gibi gelicek Deryik. Turist Deryik arada İstanbul'a gelirmiş. Nasıl canı acıyacak bu şehir hızla değişirken yanında olamadığı için halbuki. Turist Deryik lafı çok koydu bi an.


4 yorum:

Beyaz Piyano dedi ki...

ahh istanbul ahh pislik şehir kirlenmiş şehir trafiği berbat havası zehirleyen şehir
insanlığın azaldığı magandanın tavan yaptığı şehir
ama benim şehrim aşık olduğum nefes aldığım kötüsünü göremediğim büyüsüne kapıldıüğım şehir
kopamayacağım terkedemeyeceğim öleceğim sonsuza dek yaşayacağım şehir
şehri istanbul :))
istanbul doğumlu 26 yıllık istanbullu olarak yazıyorumki hersözünde haklısın
kopamıyor insan bu şehirden

Adsız dedi ki...

merak ederim, peşinden gittiğin, uğruna İstanbul'dan koptuğun, Ankarda'ki bu devlet işini...

deryik dedi ki...

devlette çalışmak istemiyorum aslında, bürokrasi beni geriyor. Bilmiyorum, net bir fikir değil kafamdaki. Sadece özeldeki rekabeti üretken bulmuyorum, belki BM altında bi birim ya da bi STK olabilir benim sonum; ilki daha hayırlı bi gelecek vaad edeceğinden ankarayı gerektiriyor. durum bu aslında kabaca.

ayşin dedi ki...

Dışişleri bakanlığının mülakatına gitmiştim Ankara'ya. Ne kadar kötü bi fikir olduğunu anlayıp hemen geri dönmüştüm..

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker