20 Nisan 2010 Salı

vörç

aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaay.
ay yani.
ay. yazık bana.

bi kere sabah 1 saat rötar. hayır efendim, kül değil. özel bi uçak pistten çıkmış, girene dek bekledik. zaten sis var. zaten yağmurda beyaz çoraplı tek aptal benim. öylece dur uçakta. 20. sırada havalandık. sonra toplaş toplaş. iki gram mesleki kısmetim varsa da ankarada açılıyo resmen. neyse. öyk gelene kadar toplaş. koştur koştur. sonra dönüşte bi yarım saat rötar daha. geliş ve gidişlerde bur.ak ku.tla aynı uçakta olmak da tuhaftı yeterince zaten. neyse, istanbula gel, kağıthane yollarında kaybol, sefil ol, sonra acıdıkları için eve dön.

45 dakika önce ben bi cesettim. hala yatay haldeyim. ayağa kalkınca türbülans zıplaması yaşıyorum. hani böyle tekneden, sandaldan inince ölü dalga devam eder ya, insan sallanıyorum sanır, uçağımız o minvaldi. hop hop, yemek servisi bile tamamlanamadı. korkmuyorum ama midem bulanıyo. resmen uçak tuttu. ay sonra da araba. öy öy öy. çok yorgunum. vörç dediğim de üstüne basılmış kurbağa efekti.

*

ya narsis yazıcakmış ama hadi ben de tutamiym...
vedat beyin talihsiz beyanlarının bi rakı sofrasından çıktığını umuyorum: boğaziçi özelleştirilmeliymiş.

güzelim vedatım, boğaziçi ancak erguvanlar açınca mesela, güzelleşebilir. özelleşemez. eşyanın tabiatına aykırı. "harvardımız bizim" dediğin şey devlet devlet öyle oldu. hem kıyasladığın itü de iü de mis gibi okullar. hayatında itülü mühendis veya ne bileyim iülü avukat görmemiş galiba vedat bey? kalp krizi geçirse," yandım civanım cerrahpaşalı doktor" demeyecek mi? o zaman bir ki üç- tıp vedatçım. biri teknik üniversite, diğerinin hukuk ve tıp gibi boğaziçinde olmayan bölümleri var. elmalar ve armutlar kıyaslanmazdı hani? ha boğaziçi harvard mıdır, o bambaşka mesele. mesela dedik. çünkü konu bu değil. konu parasız eğitim hakkı. "iyi eğitimse demek ki paralı olmalı" söğüşçülüğüne höt demek.

neyse, boğaziçine bakıp emlak parseli, öğrenciye bakıp akbil sesi duyanlar filan zaten halihazırda yönetimde vardı. kulüplerin masa açamadığı,  kulüp üyelerinin öğrenci işlerine resmen rehin bırakıldığı saçmalıklar gördü bu okul. ne bileyim, çimlerde film izleme zevkini bilmeyen onbinlerce öğrenci var. benden sonra oldu bunlar diye sevinmiyo değilim; ama yani: bu bile saçmayken vedat beycim, sana sıra gelmez, inan. kulüpler diye debelenmek, aptal reklam panoları kalksın diye debelenmek.. okul habire debeleniyo.

bak misal, 2004ten bu yana sanat bayramı olmamış. 6 yıl eder, yani 3 dönem mezun oldu hiç bayram görmeden. terbiyesizlik değil de ne bu? özel olsa bayram olacak mı? yoo. gelirler ve giderler dengenizde, belki "prestij" kontenjanından yer ayırırsınız, o çok sevgili garanti sahnesinde, öğrencisiz bir bayram olur. özel üniversitelilere selam eder, boğaziçinin devşirelemeyeceğini artık napiym, söylerim bari. haykırmak komik geliyo da. özel lisemden bildiğim şudur: her boka bilet kesilir. her şey faturadır. bak onu da biliyorum yani, eğitime para vermişliğim de var. burada o olmaz efem, yemezler. hem burası lise de değil. hem boğaziçi sahiden, hahah komik durur ya. eğreti kalır.

bi de iktisatım ilmim alet edilmiyo mu, ah ah. vedat beye bence ayşe hoca sosyal politika konusunda bikaç kitap hediye etsin, imzalı. o iktisat sayılmıyo gerçi spk nezdinde, fasulyeden iktisat ama olsun. türkiyenin harvardıymış. yesinler. bi kere bu laf bile aşağılama. harvard kadar değilsen özelleşerek "kurtarılman" gerekmiyor. buna değmezsin bebeğim. misal marmara üniversitesi vedat beye göre adil rekabet çerçevesinde pazardan elenmesi gereken bi oyuncu sanırım? veya odtü neci oluyo bu denklemde? mülkiye? yaa yaa. ekmek bulamıyolarsa pastacı olsunlar.

hem, boğaziçi hocalarını parasal açıdan tatmin edemiyosa, çok affedersiniz ama, devlete ve yöke laf etsin vedat bey. aynen de böyle- bu bir bahane değil. lab yetersizse, yettiremeyenler düşünsün. işine gelmeyen sebeplere bahane, fantezi düzeyindeki hayallere piyasa gerçeği demek ayıptır. öncelikler hiyerarşisi, okulun hocasının alenen "maaşım yetmiyo, daha çokunu veremiyosan okulunu sat" demesine güler. bu okulun öğrencileri her yıl dorm'a kayıt sırasında yeterince söğüşleniyor. açıklanan fiyatın 2 katını ödüyolar "işletme gideri" adı altında. yani konu piyasaysa, kendi piyasasını zaten kurdu boun. kaynak yaratmada üstüne yok.

öğrenci kulüplerinin kapısını arşınlayan tonla işadamı kulübü, "ah canlarım, en manzaralı salonlarınızda ücretsiz toplantı yapmak istiyoruz, size 3-5 kuruş atsak bizi cilalar mısınız" diye vikviklendiğinde bile öğrenciler tamah etmedi o rüşvete. höt dendi. "burası üniversite" dendi. "o salonlar öğrencinin" dendi. tamam en kokoş devlet üniversitesi olabilir ama o kadar da demedik, yavaş gel, topla gel. boğaziçili hoca kalitesi düşüyorsa, bi zahmet mantar gibi özel üniversite açan hükümetini öp. bir hocanın emekliliğinde geçinemeyeceği için 1 yıllık üniversiteye dekan gitmesi, okulun özelleşmesiyle ilgisiz bir konu. hem alt kadroları ben biliyorum, canavar gibi geliyolar. di mi alt kadro? hiç işte.

o manzarayı, o çimleri ve kedileri, cık, nakte çeviremezsin. parasallaştıramadıklarımızdan. o yüzden.

zavallı iktisat da işte, böyle böyle rezil oluyo. neyse, okul dergimizi ciddiye aldığımı söyleyemeyeceğim.
benden böyle... manen hala mezun olmadım, hala sinir basıyo. söz sende narsis. tutamadım.

1 yorum:

Aysin dedi ki...

Sanat Bayramı 2004ten sonra da oldu sanki.

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker