22 Şubat 2008 Cuma

sobelebele

her ebe sobeye yeni başlık bulucam diye kelimenin suyu çıktı, evet.
efendiim pinatbatırımdan geliyo bu sefer. ahaha kendisi zaten ilk cevabımı vermiş, daha var öyle. konumuz şuymuş:
"Kişisel tarihimizin en salak alışverişi"

irili ufaklı örneklerim bol ve o kadar saçmalar ki hayatta aklımda kalmıyo ama evet, hatırlatılmışken yaziyim:
-yıl 1998/ 1999, bi de en fenası fotoğraflarla belgeli, mavi saç rimeli. spey de olabilir net değil. yalnızca o gün kullanıldı. perçemim mavi. ay o fotoğrafları koysam ekranınız çatlar. çok fena.


- kendimi düz saçlı zannettiğim günlerden bi gün, kuafördeki saç modelleri kataloglarından gelen gazla aldığım ürünü tarif etmek zor. onun için fotoğraf arıyorum.... adı bile yok. alengirli bi şi oluyo at kuyruğunuz. resmini ilkel yöntemlerle çizdim, yanda var. o yuvarlaktan toplanmış saçı geçiriyosunuz, sonra sivri kısmını da tekrar at kuyruğun başından, çekiyosunuz... ay işkence anlatması bile. böyle mini düğümümsü bi şi. bir kere kullandım, önce saç oraya sığmadı, sonra da saç açıldı. kimi kandırıyosam artık. heves. yıl da 2007, boru değil.


- saçımla zorum olduğu belli oldu sanırım... kişisel tarihimin en salak saç modelini de bu alışveriş başlığı altına sokucam; ama yine sevgili blogır piinatbatır flashbackle geçmişe dönüp aynı şoku yaşar diye korkuyorum. ilk o görmüştü de. benim o çok saç var ya.. yok saç olmuştu. kuş yuvası. anladınız siz. yıl.. 1996-7 mi ne.
-ahahaha tabii ki bi kutu wax. briyantinimsi şey. yine saç ürünü. yine heves. yine hüsran. fıçıyla satılsa, belki.. anca.
- bi diğer abes ürün de, nerden esti bilmiyorum ama "french manikür kalemi" denen zımbırtı. beyaz bi kalemle tırnağın içini mi dışını bi yerini boyuyosunuz. işin komik yanı ben bu işi ojeyle krallar gibi yapıyorum, niye kalkıştım bi fikrim yok.

- bi de böyle üstünde tüllü bi top olan bi taç var. bi kez kullandım. sonra işin komiği, nergiz de hediye etti bi tane. onu değiştirmeyi unuttum. iki tane var yani. biri de defneye. hahaha.
- takı/giysi gibi bi şi olmamış pek galiba. korkutucu. zira çok abes ürünler var elimde, demek ki kullanıyorum. fena. mesela özbek işi olduğunu tahmin ettiğim, erkek çocuğu takkesi var bende, püsküllü. şirin. kafama olmuyo, topuzuma takıyorum. şirin ama.
-adaşım derya baykal ortada yokken, ben, gidip, toys r us'tan iki paket yapay kuş tüyü aldım. evet. biri doğal renklerde, diğeri böyle egzotik kuşlar, mor, mavi, limon sarısı... sonra bi tane kemer yaptım. 2 kere taktıktan sonra tüyler döküldü. tamir edilmez hale gelince parçalamış olabilirim. tüyler duruyo. apaçi deryik.
- ah nası unuturum, kişisel tarihimin en salak alışverişi, tabii ki, bir heves alınan klasör ve daha da beteri ajandalardır. düzenli bi insan olabilme ihtimalini kırtasiye ürünlerine yatırdığım paradan faiz olarak alamayacağımı çok geç öğrendim. alınan ajandalar geri dönüşüme gitti, klasörleri defne kullanıyo. ben not tutacaksa minik bloknota, hiç olmadı eline yazan biriyim. maalesef.
- bi de hollandada denediğim tuhaf şeyler vardı. mesela bendeniz lychee mi ne, daha adını, görünümünü bilmediğim meyvenin suyunu alıp içtim. fena diildi de, salakçaydı biraz. diğer bi salaklığım da nedense "avokadoyu sen seç" diyerek beni maskara eden arkadaşlar yüzünden aldığım rezil(miş meğer) iki adet avokado. ah bi de bi kutu beyaz çay. yine benzer salaklık, neredeyse kiloyla burdan götürdüğüm kuru nane. arttı tabii, kıymetini bileceğini umduğum koreliye kaldı. bi de bikaç tuhaf sebze hevesim oldu.
-evet bitmiyo, bitmiyo, anneme aldığım karışık çay. içtikten sonra kafayı bulduk. içinde ne var bilmiyorum ama huşu veriyo.
-hala bakıp bakıp sorguladığım ama içten içe sevdiğim bi şi: belçika işi bi çizgi roman kahramanı var, gaston. onun bi de sırnaşık kedisi var. nerden biliyorum? evde çat pat anladığım 1 adet fransızca kitaptan. o kadar alakam yani. hah, işte gastonun (ve yanında kedisi) 10 cm boyundaki plastik biblosu. sanırım brüj'den, çizgi roman zımbırtıları satan mağazadan, koşturmaca içinde ve aşkla almıştım.
-vee son olarak, barselona'da resmen bir proje maaşımın dörtte birine tekabül eden manasız bi hediyelik eşya harcaması. ağlarsınız.
yeterince uzun oldu galiba.... efendiiimmmm... şimdiiii....
özel istek üzerine karanlık beyler, toplu sobe borcu içinde yüzen jelatin, ve listesini merakla beklediğim iki seçmece: sothyz ve ponçiki çiki ya ya... ay aklıma geldi: QM ve emir bey. tabii ki pas verirken dahi abartmak lazım.

4 yorum:

mermaid dedi ki...

o çubuklar bi ara bayaa modaydı yaw:)
90larda ama:)))

dide dedi ki...

evet evet ben de kullandım:) ama tek başına yapmak zordu bence. biz on kişi saçlarımızı yola yola yapardık. sonra da çok güzel oldu sanırdık ama hiç matah değilmiş sonradan farkettim.

Peanut Butter and Black Coffee dedi ki...

ya derya...o french manikür kalemi vardı ya, beyaz...
ondan bana da doğumgünü hediyesi olarak almıştın :D
tey tey tey.

daphnevega dedi ki...

2007 yılında nereden buldun Deryik o çubuğu, yıllardır görmemiştim! :)

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker